Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Ekonomiye 28 Şubat darbesi

Ekonomiye 28 Şubat darbesi

28 Şubat soruşturmasında 2. dalga operasyonlar da askerlere yönelik oldu.

Çevik Bir ile Erol Özkasnak, tank yürüttükleri Sincan’da cezaevindeler.

Gözaltılar BÇG ebiki ile başladı, “andıç”çılar ile devam etti.

Hem BÇG’cilerin hem de andıççıların sivil işbirlikçileri var.

Sıra onlara da gelir mi?

Konu medya ile yakından alakalı olduğu için, haliyle en çok bu soru merak ediliyor.

Soruşturmanın ucunun kendilerine dokunabileceği çok iyi bilen anlı şanlı köşe yazarlarımız, dönüp dönüp 28 Şubat’ı yazıyorlar.

Ufak ufak da itiraflarda bulunarak, pişmanlık rolü oynayıp, hedef saptırıyorlar.

Ertuğrul Özkök’ünden, Mehmet Yakup Yılmaz’ına, Emin Çölaşan’ından Fatih Çekirgesi’ne…

Benim en çok da Ergun Babahan dikkatimi çekiyor.

Ondaki pişkinlik bambaşka…

28 Şubat'ta askerden aldıkları emirleri aynen uygulayan ve binlerce mütedeyyin insanın mağdur olmasına neden olan gazetecilerin başında gelen dönemin Sabah Gazetesi Yazıişleri Müdürü Ergun Babahan, birbiri ardına kaleme aldığı 28 Şubat yazılarında kendini olayların dışında tutmaya çalışıyor.

O dönem cuntanın en gözde gazetesini bunlar çıkarıyordu oysa.

Cuntacıların medya raporlarında Sabah’tan özellikle övgüyle söz ediliyordu.

Dönemin Genelkurmay Psikolojik Harekât Dairesi’nin hazırladığı, “medya raporu”nda aynen şöyle deniliyordu:

“Bütün günlük gazeteler ayrıntılı bir biçimde inceleniyor. Üzerlerinde gerekli çalışmalar yapılıyor. Gerekirse tehdit, gerekirse takdir kampanyaları başlatılıyor. Şu anda Genelkurmay’a en yakın gazete olarak Sabah görülüyor. En çok da Akit, Akşam, Emek, Milli Gazete tepki görüyor. Yazarlardan Emin Çölaşan ile Fatih Çekirge’nin yeri bir başka. Hasan Cemal de yakın görülüyor.”

Soruşturma buralara kadar gelir gelmez…

Bunların bugün bu korku içinde olmaları bile önemli bir kazanım bence.


Değerli Habervaktim okuyucuları;

28 Şubat’ın daha da önemli bir ayağını “hortumlar” oluşturuyor.

Burası çok daha önemli diye düşünüyorum.

Başbakan Erdoğan, “28 Şubat soruşturması gidebildiği yere kadar gitmeli. İş dünyası, basın, sivil toplum, rektörler, kimler ne yaptı? Mesele sadece askerle bağlantılı değil. Bunlar ortaya çıksın ” dedi, geçen gün.

Buradan ben, soruşturmanın 28 Şubat hortumcularına da uzanacağını anlıyorum.

28 Şubat sürecinde ülke ekonomisi talan edildi.

Demirel Ailesi, Cavit Çağlar, Halis Toprak, Dinç Bilgin, Zafer Mutlu, Hayyam Garipoğlu, Ali Balkaner gibi isimler eliyle oldu bu…

Resmi rakamlar ortada…

İşte TMSF’nin verileri:

Merhum Erbakan Hükümeti'nin ardından kurulan Anasol-D ve Anasol-M Hükümetleri döneminde hortumlanmasına göz yumulan bankalar, TMSF'nin giderlerini sadece bir yıl içinde yüzde 7992 oranında artırdı.

Kamunun yükü 2000 yılında yalnızca 70 trilyon lira iken, 2001 yılında bu yük 9,7 katrilyon liraya fırladı.

TMSF’nin 2000 yılı faaliyet raporunda, "soygun kronolojisi" tüm detaylarıyla görülüyor.

Bu rapora göre, dönemin siyasi kadrosu, 16 Kasım 1997'de Türkbank'ı fona alarak ilk banka kurtarma operasyonunu gerçekleştirdi.

Ardından 12 Aralık 1998'de Bankekspres'i, 7 Ocak 1999'da İnterbank'ı, 22 Aralık 1999'da Egebank, Yurtbank, Yaşarbank, Sümerbank ve Eskişehir Bankası'nı, 27 Ekim 2000'de Etibank ve Bank Kaptial'i, 6 Aralık 2000'de Demirbank'ı, 28 Şubat 2001'de Ulusal Bank'ı, 15 Mart 2001'de İktisat Bankası'nı, 9 Temmuz 2001'de Milli Aydın Bankası, Sitebank, Bayındırbank, Kentbank ve EGS Bank'ı, 30 Kasım 2001'dede Toprakbank'ı devasa zararlarıyla devraldı.

TMSF, soygunun üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen hala batakçılardan gasp edilen paraları tahsil etmeye çalışıyor.

O ailelerin başlıcalarını bir daha hatırlayalım ki, gördüğümüz yerde yüzlerine tükürelim:

Demirel Ailesi, Cavit Çağlar, Halis Toprak, Dinç Bilgin, Zafer Mutlu, Hayyam Garipoğlu, Ali Balkaner…

Bunlar 28 Şubat sürecinde siyasiler ve namussuz komisyoncular eliyle tüyü bitmemiş yetimin hakkını çaldılar.

Asıl bunlardan hesap sorulmalı.

Öncelikle çaldıkları paralar alınmalı ellerinden.

Ardından hukuki işlem başlatılmalı haklarında.

Bu iş öyle, TMSF’yle falan olmaz.

Görüyoruz, 10 yıldır beş kuruş tahsil edilemedi.

Yalılarını, yatlarını Ahmet’in, Mehmet’in üzerinde gösterip, kaçırıyorlar devletten.

Özel Savcı sürecin bu boyutu ile özellikle ilgilenmeli.

Binmeli tepelerine.

Bunları ancak cezaevi paklar.

O zaman dökülürler paraları, kıymetlidir canları.









Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi