Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

“Arap Baharı” ile siyaset arenasında “İhvan Hareketi”nin rolü

“Arap Baharı” ile siyaset arenasında “İhvan Hareketi”nin rolü

Birileri ‘Arap Baharı’ dese de, Arap halkları tarafından ise “despotçu diktatörler ve onların ilkel rejimlerinden kurtuluş” olarak adlandırdığı Mağrip ülkelerindeki değişim ve yeniden yapılanma sancıları artarak devam ediyor. En güçlü ve eski siyasi akım olan ‘İhvan Hareketi’ni ve mücadelesini bilmeden bu bölgede yaşanan olayları tam olarak anlamak mümkün değildir. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada bu bölgelerde yaşanan siyasi olaylarda en belirleyici olacak olan İhvan Hareketi’dir. Hareketin içinde olmadığı veya desteklemediği hiçbir akım demokratik yoldan iktidar olma şansı yoktur.

İhvan Hareketi, İhvan-ı Müslim ya da diğer adıyla Müslüman Kardeşler Teşkilatı sadece Arap dünyasında değil tüm İslam aleminde kendini hissettiren en güçlü fikir ve düşünce akımlarından biridir. Dünya çapında bir teşkilat ağına sahip olan ‘İhvan Hareketi’nin bilhassa Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde büyük bir etkinliği söz konusudur.


İhvan Hareketi’nin temeli büyük alim Hasan el Benna tarafından 1928 yılında Mısır’da atılmıştır.


İhvan Hareketi’nin mücadele tarihinde çok önemli dönemler ve başarılar vardır. 1924’de işgalci İngiliz güçlerine karşı başlatılan direnişte yer almıştır. 1936 yılında muhalefet ile dayanışma içinde ‘Balfour Deklarasyonu’na (Söz konusu deklarasyon, Ortadoğu’da yani Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulmasına giden sürecin önemli bir kilometre taşıdır) karşı çıkan siyasi bir duruş sergilemiştir.


1952 senesinde gerçekleştirilen Hür Subaylar Darbesi’nden sonra tüm partiler ile beraber Müslüman Kardeşler hareketi de kapatılmıştır. Yeraltına çekilen Müslüman Kardeşler’in 1954’te Cemal Abdülnasır’a yönelik suikast girişiminden sonra, altı lideri vatana ihanet suçundan idam edilmiş ve hareket şiddet yoluyla bastırılmıştır.


Geçmişten günümüze hareket siyasal anlamda yoğun baskılara karşı direnmek zorunda kalmıştır. Hareketin kurucusu Hasan el Benna silahlı saldırı sonucu 43 yaşında şehid olmuştur. 1954 senesinde Seyyid Kutub’un idamı ile hareket çok ağır bir darbe almıştır. 1980’lere gelindiğinde hareket, dünyadaki değişime paralel olarak yeni bir döneme girmiştir. Diktatör Hüsnü Mübarek’in emriyle sert önlemlerle bastırılmak istenmiş ve siyasi olarak yasaklanmış olmasına rağmen bağımsız adaylarla katıldığı 2005 parlamento seçimlerinde 88 sandalye kazanmıştır.


İHVAN HAREKETİ BÖLÜNÜR MÜ?


Yıllardır sürdürülen bir mücadelenin hülasası olarak; tarihi deneyim, tecrübeler ve birikime rağmen son dönemde İhvan Hareketinde beklenmeyen hatalar yapıldığı ve sürecin iyi yönetilmediğine şahit oluyoruz.


Tahrir Meydanını dolduran demokrasi yanlısı grupların tüm uyarılarına rağmen devrim sonuçlanmadan diktatör Mübarek’in çekilmesi ile direnişten çekilmesi İhvan Hareketinin en büyük hatasıydı. Zira diktatörün 29 yıllık saltanatının son bulması, onu ayakta tutan ordu, bürokrasi ve yargı üçlüsünden oluşan vesayetçi gücün bittiği anlamına gelmiyordu.


Halbuki İhvan Hareketi aynı yanlışı 1952-54 yılları arasında yapmıştı ve çok ciddi tecrübe edinmişti. Desteği ile Cemal Abdunnasır’ı iktidara taşıyan İhvan Hareketi ilk darbeyi yine Abdunnasır’dan almıştı.


Devlet dairelerinden tasfiye edilen İhvancılar siyasi ve sosyal alanlarda inanılmaz baskılar ve dışlanmalara maruz kalmışlardı. Şimdi ise devrim hedefine ulaşmadan Tahririn boşaltılması aynı derecede yanlıştır.


İhvanın Tahrirden çekilmesiyle Tahrir meydanındaki katılım ve heyecan da düşmüş oldu. Heyecanlı büyük protestolarla korkulu rüyalar gören Askeri Konsey İhvanın hatalı çekilme kararından sonra kısa zamanda toparlandı ve yeni tavizler yerine statükoyu koruyan yeni kararlar almaya başladı. ‘Geçici Askeri Konsey’ önce Cumhurbaşkanlığı için adaylar arasında yer alan İhvan’dan mürşit yardımcısı Hayrat Şatır, İhvan’dan ayrılan bağımsız İslamcı aday Abdulmümin Ebu’l Fütuh ve selefilerin adayı Ebu İsmail gibi önemli şahsiyetleri bir yılı aşkın hapis cezaları bulunduğu gerekçesiyle veto etti. Bu kişiler diktatör Mübarek döneminin mağdurları siyasilerdi.


Mübarek denen firavun devrildiği halde onun güdümlü mahkemelerinin verdiği kararlar geçerli kabul edilerek rejimin ayakta kaldığı iması yapıldı. İhvan ve Selafilerin bu vetoları kabul etmeleri ve yerlerine yeniden adaylar göstermeleri bir başka hataydı ve geçmiş rejimin meşruiyetini kabullenme anlamına geliyordu.


Ayrıca ‘Geçici Askeri Konsey’ bir yıl önce seçimle oluşan parlamentoyu fesh etti. Daha sonra Hüsnü Mübarek’in “üçüncü oğlum” dediği eski başbakanlardan Ahmet Şefik’in seçimlere katılmasına müsaade edildi. Son olarak da Cumhurbaşkanlığı seçimlerine iki gün kala Cumhurbaşkanlığı yetkileri alındı.


Eğer İhvan Hareketi hatalı çekilme ve sonrasındaki kararları almak yerine demokrasi isteyen devrimci gruplarla işbirliği yapsaydı bugün diktatör Mübarekten sonra ‘Geçici Askeri Konsey’ eski statükoyu koruma adına kararlar alamazdı. Hatta bu konsey yetkilerini sivillerden oluşan bir konseye devrederdi. Ancak ne yazık ki İhvan Hareketi’nin yanlışları yüzünden devrim hedefine ulaşmadı ve bugün Mısır da Mübarek’in düşmesine rağmen hâlâ rejim kavgası devam etmektedir.


İhvan hareketi içinde bu hataların sebep olduğu yeni arayış ve seçenekler tartışılıyor. Kısacası İhvan hareketi bir bölünme safhasına doğru ilerliyor. Dileriz benzer hatalar tekrarlanmasın ve devrim hedefine ulaşana kadar mücadele sürdürülsün...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Koçak Arşivi