Necmettin Türünay

Necmettin Türünay

Davutoğlu okuması!

Davutoğlu okuması!

Suriye veya Kuzey Suriye etrafında kopartılan fırtına uzun sürmedi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun gazetelerin Ankara temsilcileri ile yaptığı toplantı, basında üretilen endişe ve kafa karışıklığı amaçlı haber ve yorumları bir anda boşa çıkarttı.


O günlerde bir harita servis edildi gazete ve televizyonlara biliyorsunuz. Suriye’nin kuzeyi baştan sona kırmızıya boyanmış!.. İşte o haritaya göre bu bölgeler, Kuzey Irak Kürt yönetimi ile hemen birleştiriliyor, ardından da Kerkük petrolleri Türkiye yerine, Suriye üzerinden Akdeniz’e ulaştırılıyor. Yani Suriye üzerinde doğan bir boşluğu Barzani veya Suriyeli Kürtler anında değerlendiriyor, ardından da Kuzey Irak Kürt lideri Barzani Türkiye’yi sollayarak yeni bir takım oyunlar devreye sokmaya kalkışıyor.

Bu haberleri bin bir vâveylâ ile gazete ve televizyonlara servis eden merkez neresidir öyleyse? Hem de ulusal hislerimizi yerine göre rencide etmek, yerine göre de Türkiye’yi elsiz ayaksız Suriye üzerine sevketmek isteyen bu merkez neresidir?

Nitekim Davutoğlu yaptığı akşam toplantısında, aynı haritaya işaret ediyor: “Kim getiriyor/servis ediyor o haritaları anlamak mümkün değil.” Davutoğlu “Mümkün değil” dese de, onun veya istihbaratın bu konuda bir öngörüsünün bulunmadığı düşünülebilir mi? Zaten konuşmasının bir yerinde geçiyor ki, o harita malûm BOP haritası imiş!.. Daha da ileri gidiyor Davutoğlu ve şöyle diyor: “Basında çıkan haritalar bütünüyle yanlış. Önce harita, sonra tehdit üretiyorlar vs.”
Peki bütün bunların, bütün bu gayretkeşliklerin amacı ne? Kuşkusuz Türkiye’yi Suriye’ye doğru salmak, tahrik etmek!.. Hem de Esed’i bertaraf etmekten de ziyade, Kürtlerin üzerine salmak Türkiye’yi.. Güya bölünüyoruz, güneyimizde ikinci bir Kuzey Irak daha oluşuyor. Öyleyse ne duruyorsunuz cinsinden bir tahrik!..

Dikkat ederseniz devamlı ulusal hislerimizle oynanmak isteniyor. Esed’den ziyade Kürtleri tehdit olarak algılamamızı isteyen bir tazyik bu!.. İşte Davutoğlu’nun gazetelerin Ankara temsilcileri ile yaptığı toplantı, bu karşı stratejiyi tamamen boşa çıkartmış bulunuyor.

Hadiseyi biraz daha derinleştirelim isterseniz:

Daha önce iki kere yazdım sanıyorum. Eğer bir terslik olmazsa, Türkiye ile Kuzey Irak arasında çok önemli anlaşmalar imzalanacak petrol ve doğalgaz konusunda!.. İşte bu anlaşmaları sabote etmek isteyen bazı merkezler var. En başta da İsrail ve önemli bazı Musevi lobileri!.. İşte o çevreler, Türkiye ile Barzani arasındaki o anlaşmaları boşa çıkartmak istiyor. Bunun için de Türkiye’nin ulusal hislerini Kürtlere veya Barzani’ye karşı devamlı tahrik ediyorlar. PKK veya PYD meselesini olsun, Suriye meselesini olsun, sırf bu tür bir sabotaj için kullanıyorlar.

Aynı şekilde bu çevrelerin, Barzani üzerinde çalıştıklarından da şüphe yok. Ona denilen de kuşkusuz acele etme!.. Suriye’nin ne olacağı belli değil!.. Suriye’nin kuzey coğrafyaları tamamen bir Kürt koridoru mesabesinde!.. Yerine göre bu koridoru da kullanabilirsiniz. Ayrıca niçin Türklere tek yanlı olarak teslim mecburiyetinde kalasın? Önüne çıkan bu tarihi fırsatı sakın ha, heba etme!..

İşte bu merkez neresi ise; Türkiyeli liberallerin ve ulusalcıların, üzerine atladıkları haritayı, anında servise sokanlar da gene aynı merkez!

Gelişmeleri böyle izah ediyoruz da, ortada hiçbir problem bulunmadığını mı söylemek istiyoruz? Hayır, ortada ne böyle bir durum var, ne de her şey bütünüyle sütliman. Tam tersine çoğu şeyler, tam bir Arap saçı manzarası arzediyor. Meselâ PKK’nın bazı kolları (PYD) Suriye’ye tamamen sızmış vaziyette.

Hemen herkes PYD’yi Suriye ve Esed’le izah etse bile biz o kanaatte değiliz. Çünkü PYD, Esed’e muhalefet etmemekle birlikte, ona değil bilâkis İsrail’e angaje bir politika izlemektedir. İkincisi de PKK ile yapılan müzakerelerde barıştan yana olmayan, Türkiye ile Kürtlerin arasını bozmaya çalışan asıl fraksiyonun burası olduğu da malûm!.. Dolayısıyla PYD liderinin Suriye asıllı bir Kürt olması, onun Esed adına çalıştığına yeterli bir delil teşkil etmez. İşte bu grup şimdi Türkiye’yi, Suriye’ye ve Kürtlerin üzerine çekmek için elden gelen gayreti arkasına koymuyor. Fakat tutunduğu alanın mevzi olduğunu kaydetmeden de geçmeyelim.

Peki Kuzey Irak’tan Suriye’ye vuku bulan bu geçişte, hiç mi Barzani’nin suçu yok? İşte Türkiye bu konuda Barzani’yi yeni baştan test etmek ihtiyacını duyuyor. Ancak Barzani’nin bu konularda tek başına karar veremeyeceğini iyi bilen Türkiye, gelişmeleri daha başka açılardan da test etmek istiyor. Davutoğlu Kuzey Irak’ta Barzani ile bu mevzuyu konuşurken, o daha Kuzey Irak’a gitmeden önce, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Obama ile bunun için uzun bir telefon görüşmesi yaptığını özellikle kaydedelim.

Dolayısıyla böyle zamanlarda diplomasinin nabzının çok yükseldiğini, aynı anda çoklu temaslar gerçekleştirildiğini belirtelim. ABD Savunma Bakanı Panetta’nın, Kürt açıklamalarının da böyle bir temasın ardından yapıldığını asla unutmayalım.

Dolayısıyla Davutoğlu daha Kuzey Irak’a gitmeden önce her türlü altyapı gözden geçirildi, mutabakatlar teyid edildi ve Türkiye ile Kuzey Irak ondan sonra konuşmaya başladı demektir. Görüşmelerin sonunu ayrıca yazarız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Necmettin Türünay Arşivi