Necmettin Türünay

Necmettin Türünay

Takvime bağlı gelişmeler

Takvime bağlı gelişmeler

Ahmet Türk ile Ayla Akat’ın İmralı ziyaretinin ardından doğan havanın dikkatinizi çekiyor olması lazım. Doğuda ve batıda bütün Türkiye halkı ihtiyatlı, fakat olumlu bir bekleyişin içine girmiş vaziyette. Sözcü ve Aydınlık gibi aynı merkezlerle ilişkilendirilebilecek, şiddet yanlısı üç-beş gazete bundan hariç tabii ki. İşte bu tür yayınlarla depreştirilmek istenenle, yabancı gazetelerin vurguları hep aynı noktada birleşiyor. Mevcut iktidara muhalefetini kin seviyesine yükselten, buradan da kademe kademe kendi ülkeleri ile savaşır duruma düşen bir yayıncılığın işte akıbeti!..

Aynı ayardan veya frekanstan konuşan BDP’liler de eksik değil. BDP’liler veya PKK’lılar!.. İnşallah, her iki tarafta varlığı ortada olan bu tür manipülatif unsurları, önümüzdeki aylarda daha bir fark etme imkânı bulacağız. Çatışma ortamının devamını en çok kimin veya kimlerin istediği böylece ortaya çıkacak. Çıkacak ve bakacağız, bu unsurların her iki yanı, yabancı ülkelerin ve istihbaratların uzantıları değil miymiş?
Onun için süreci sükûnetle takip, olduğu gibi yansıtmak ve ayran kabartmayı matuf davranış ve açıklamalardan da özenle kaçınmak gerekiyor. Eğer hadiseye böyle yaklaşılmazsa, fazla uzun olmayan aralarla hem siyasi aktörlerin, hem de fikir/görüş açıklayan çevrelerin sık sık yanılgıya düşmeleri, kendi kendilerini tekzip durumunda kalmaları kaçınılmaz bir hal alır.

Nitekim önümüzdeki tablo bu sevide kalmayacağa benzemektedir. Bir hafta içinde İmralı’ya yeni heyetler gideceği gibi, BDP cenahından da Avrupa’ya sık sık gidip gelmeler vuku bulmaktadır. İşte bu temaslar süresinde hem BDP, hem örgütün Avrupa kanadı alışık olmadığı muzayakalı istişareler arasında bulacak kendini.
Kandil cenahında yaşananları ise, henüz daha tam olarak bilemiyoruz. Orada da bu istişareler yaşanıyor olmalıdır. Şimdiki zamanda lâzım olan gazetecilik, işte bu arka plan gelişmelerini takip ve izleyebilmek!.. Yoksa Ahmet ne demiş, Mehmet ne demiş? Onlara karşı kim sert bir cevap vermiş? Bu tür suya tirit bir yayıncılığın ne ülkeye, ne de içinden geçtiğimiz sürece en ufak bir katkısı bulunmamaktadır.

Bundan ayrı olarak MİT teşkilâtının da, yaptığı ilk hamlenin ardından dinlenmeye çekilmediği görülüyor. Onların da bu arada veya aynı anda, çok farklı cephelerle temasa geçtiği ortaya çıkıyor. Gazetelerin satır aralarından çıkarabildiğimize göre, aynı kurumdan bir heyetin Kuzey Irak’ta PKK liderleri ile, diğer bir heyetin de Avrupa başkentlerindeki farklı farklı unsurlarla temasa geçtikleri anlaşılabiliyor.

Aynı temasların bazı batılı ülkelerle, okyanus ötesi, unsurlarla da sürdürüldüğü ortada. Nitekim bu tür temaslardan bazılarının şimdiden sonuç verdiği meydandadır.
Kuşkusuz bütün bu açık veya örtük dalgalar, bundan sonra vuku bulacak gelişmelerin sırf ön habercileri!.. Dolayısıyla kiminin karnı şişecek, kiminin burnunun direği sızlayacak!.. Kiminin de kendini kaptırdığı tek makamlı şarkılar bozuk bir kakofoniye dönüşecek. Yani iki arada-bir derede, lâf olsun-heybe dolsun kabilinden, içi boş bir jargonla konuşup duracaklar!..

İşte bu minval üzere günler geçip dururken, bir de bakmışız, ciddi sorumluluklar üstlenmenin vakti/saati gelip çatıvermiş. Meselâ savunma veya ifade alanında Kürtçe dil kullanma hakkının tanınması gibi!.. Ya da ne bilelim, silâhlı mücadele isnadı ile ilişkilendirilemeyen KCK’lıların serbest bırakılması gibi!..

Buna benzer üç-beş iş daha gerçekleştirilirken, bakmışsınız ki Mayıs ayına varıp dayanmışız. O zamana kadar, Kandil’deki ileri gelenlerin, Kandil’de değil Erbil’de bir kongre tertip etmeleri gerekecek. Öyle tahmin olunur ki, tarihi bir kongre olur bu!.. PKK’nın şimdiye kadar yaptığı en görkemli kongre!.. Fakat son kongre olması ihtimali de o kadar yüksek. İşte o kongrede, Türkiye’deki silâhlı unsurların, Kuzey Irak’a topluca geçişlerinin kararının verilmesi bekleniyor.

Belki bu tarih Mayıs, belki biraz daha ileri bir tarih de olabilir. Ama o süreçte PKK’nın yaşayacağı ihtilâf ve çatışmaları da hesap etmek gerekiyor. Çünkü mevcut PKK’nın yüzde 30’unun Suriyeli, İsrailli, Ermenistanlı, İranlı vs. olduğu ifade ediliyor. Bu kısım PKK’lıların, Apo’yu dinlemeyebileceği ihtimali de yüksek bulunuyor.

Zaten uzun zamandır tedâvülde tutulan Derin PKK, bu unsurlardan meydana gelmektedir deniliyor. İsrail, İngiltere veya İran’la dayanışma içinde bulunan unsurlar!..
Nitekim dün Paris’te, susturucu takılmış silâhlarla önemli bir cinayet işlendi. Bu unsurlarla Türkiyeli unsurların arasında cereyan edecek çatışmaların ilk haberleri belki de bunlar. Dolayısıyla içeride veya dışarıda bu tür cinayetlere, yerli yersiz sabotajlara hazırlıklı olmak icabediyor.

Netice olarak devreye sokulan Türkiye stratejisinin ilk ayağı örgütün sınırdışına nakli ise, ikinci ayağı da silâh bırakması meselesidir. Aynı takvim ve aşamaların, bir de Türkiye ayağının bulunduğunu unutmamak lâzım geliyor.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Necmettin Türünay Arşivi