Hasan Aksay

Hasan Aksay

Etik, bizim anladığımız ahlâk değil

Etik, bizim anladığımız ahlâk değil

Kavram karışıklığı, düşünceyi tahrip eden bir virüstür.

Etik, ahlâk değildir. Özellikle halkın siyasi sisteme dahil olmasının bir zaruret halini aldığı çağımızda, özgürlük sistemlerinin yaşayabilmesi ahlâk ile mümkün olduğundan, bu ayrım bir kere daha önem kazanır. Çünkü ahlâksız sistem, neticede diktatörlüğe varır. BAAS banisi Mişel, “Demokrasi” der; Stalin, Lenin, Hitler, Mussolini, “Post moderni”ni ister; neticede hepsi, George Bush gibi, “Benden değilsen düşmanımsın” diktasında buluşur.
Devletsiz huzur da, kalkınma da olmaz. İnsanın hadiseleri ölçmedeki mihenk taşı ahlâktır. Şoföre, arabasında unutulan paranın sahibini aratan ahlâkıdır. Ahlâk lafla olmuyor. Kur’an ve iman gerek. Ahlâk olmayınca çıkardan başka ölçü kalmaz. Ahlâk, İslâm’ın davranış ölçüleridir. Din dışı, seküler insanın, hadiseleri değerlendirecek tek mihenk taşı çıkarıdır. Rüşveti, tetikçiliği kârlı görüyorsa yapmaması için ne sebep bulabilir? Yoksa politikacı, gerekince darbeci, gerekince terörist yandaşı nasıl olur? Ayıplamanın da faydası yok. İnandığı tek ölçü, dünya çıkarı. İnanmadığı Kur’an yoluna nasıl gitsin? Esat vahşeti ve yandaş desteğine çıkardan başka bir ölçü düşünülebilir mi? İslâm olmazsa, “Hayat artık behimîdir (hayvanîdir). Hayır, ondan da alçaktır”.
Etik kavramı ahlâk yerine kullanılıyorsa post modern aldatmacadır. İnançsız ahlâk, lafta kalmış içi boş bir kabuktur. Etik laik, seküler bir kavramdır. Ahlâk, dinden, İslâm’dan kaynaklanır, inanç ister, değişmez değerlerdir. Manevi müeyyidesi, iki dünyayı da içine alır. İkisini birden harap edecek kadar ağırdır. Seküler, laik düşüncede manevi değer yok ki, müeyyidesi olsun. Kalıcı değil fanidir. “Dün dündü, bugün bugündür” der. Özgürlüğü dahi çıkarıyla ölçer, “Bölücü fikir de ifade özgürlüğünün koruması altındadır” derken, bölücü fikre, “Bölücü fikir” denmesine dahi dayanamaz, saldırıya geçer.
Ahlâk, insanın, “ekmel-i mahluk ve eşref-i mahluk” olan yüce yaratılışını, karakterini muhafaza edebilmesinin, Yaratan’ın gösterdiği, Peygamberimizin yaşadığı hayat yolu, insanî yüceliğin ve muhafazasının olmazsa olmazıdır. Edeptir, hayadır, dürüstlüktür. Dinden kaynaklanır, manevi sorumluluktur. İslâm ahlâkı, hayattan da üstün, solmayan, pörsümeyen, değişmeyen değerlerdir. Güven veren, dostluk, kardeşlik ve dayanışma doğuran bir hayattır. Etik, çıkar kavgasını piyasaya süren cazip ambalaj kutusudur.
Ahlâksız huzur olmaz. Kimseye yarar sağlamaz. “Bu vücut benim, ne istersem yaparım” seküler düşüncenin bu tavrı, kendi değerini inkârdır. Ahlâk, insanın kendi değerini bilmesiyle başlar. Kendi değerini bilmeden, insan olunmaz. Hürriyet, manevi yüceliği koruyan zırhtır. Kendine kötülükten sorumluluk duymamak ciddi tehlikedir. Özgürlük, sorumlulukla doğar. Sorumluluk olmazsa özgürlük de yoktur. Özgürlük de, sorumluluk da sınırlıdır. Alexi Carrel, “L’homme C’est Ume Connue” kitabında sınırsız özgürlüğü, “Köpeğin tasmasını çıkarır, otobana salarsan, biraz sonra bir araba altında can verecektir” örneğiyle anlatır.
Kanunlar, birey ve toplumu güçlü kılmaya yetmez. İnsanın gücü, ahlâkından doğar. Rüşvetten, fitneden, kötülükten korunma ahlâkla olur. İnsan, ebediyet ister. Çıkar hesabının ufku dardır. Hayatın bütününü kavramaz. Sadece Esat’ın değil, Bush’un da çıkar hesabı zamanla ters döndü. Çıkarcılık, ebedi hayatı yıkmakla kalmaz, dünya hayatını da kaybettirir. Firavunlardan beri nice zalimin lanetlenen hayatı bunu anlatır. İman ve ahlâk cephesinde ise, “Ballar balını buldum” diye coşan Yunus’lar yaşar.
İslâm ahlâkı, birey ve toplumun sağlıklı ve özgür olması için bütün şartlara haizdir. Bireysel sağlık ve sorumluluktan, toplumsal sağlık ve sorumluluk, daha az önemli değildir. Hatta bireysel sağlık ve sorumluluk cehdinde, şehadet mertebesi yoktur. Toplum sağlığını sağlamak için bireyin sorumluluğu gazilik ve şehadete kadar uzanır. Netice-i kelâm, hiçbir dış gereklilik insanı şehadete götürme gücüne sahip değilken, İslâm ahlâkının imanî gücü milyonları, gönüllü şehadete götürmüş ve götürmektedir. Bunun anlamı, İslâm ahlâkı, insanı hayattan da üstün değerlere, insanî yüceliğe, ölümsüzlüğe eriştiren sonsuzluğa uzanan zirve yolculuğun adıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi