Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Sizlere de Helal Olsun

Sizlere de Helal Olsun

Değerli okurlarımız;
Çandarlar seferber olmuş, Habervaktim’i, Akit’i karalamaya çalışıyor.
Ali Bayramoğlu gazete gazete, televizyon televizyon dolaşıyor.
Anlatıyor da anlatıyor…
Cengiz Çandar, gazetesi Radikal’den yazı ve haberlerle saldırıyor.
Bu açıklamaların, yazı ve saldırıların Habervaktim’i, Akit’i değil, kendilerini daha da küçülttüğünü göremiyorlar.
(Çırpındıkça batmak da bu olsa gerek.)

Bayramoğlu son olarak Sabah Grubu’na musallat olmuş.
“Aracılar” sokarak, önce ATV’nin haber kanalına çıkmayı başarmış, ardından Sabah’ın internet sitesinde haber olmayı.
Sabah’ın internet sitesinde evet.
Bu gazete, Bayramoğlu’nun açıklamalarına sayfalarında yer vermedi.
Sitesinde yayınlayarak geçiştirdi.
Hatırın da bir sınırı var anlaşılan.
Sabah.com.tr’deki röportajın başlığı şöyleydi:
“Ali Bayramoğlu her şeyi büyük bir berraklıkla yanıtladı”, “Gizli Ermeni iddiaları ve Hrant sonrası yaşananlar…”

Bunu görünce, “aylardır cevabını aradığımız soruya nihayet açıklık getirmiş Bayramoğlu” diye düşündüm.

Ama bir tık sonrası yine hayal kırıklığı.

Bayramoğlu, hakkındaki iddiaları "Benim üzerimden kimi kimliklere nefret dile getirildi" diyerek, geçiştiriyor yine.

Dahası var:

Yine “1915-Gayrimüslimler meselesi”nden söz ediyor…

Yine “PKK/KCK bir terör örgütüdür”, “Ermeni soykırımı yoktur” dediğimiz haberleri, kendisine karşı yürütülen “psikolojik harekat” olarak sunuyor…

Cazgırlığa bakar mısınız?

Bizim elimiz armut toplamıyor, haliyle soruyoruz:

Yazı ve açıklamalarında sürekli Ermenicilik ve Kürtçülük yaptığını iddia ettiğimiz Ali Bayramoğlu'nun, bu cevapları ne anlama geliyor?

Herkesin merak ettiği “Ermenicilik yaptığı” ve “Gizli Ermeni” iddialarına niçin net bir cevap ver(e)miyor?

Şimdi Habervaktim, bunları sorgulamakla yine Ali Bayramoğlu'nu ve o bahsettiği “bazı kimlikleri” hedef mi göstermiş oluyor?


Değerli okurlarımız yinelemek istiyorum:

Habervaktim.com, gerçeklerin peşindedir. Bu gerçeklerin tüm okuyucular tarafından bilinmesini sağlamanın peşindedir. Hiçbir kişi veya “bazı kimlikleri” karalama, hedef gösterme gayretinde olmamıştır, olmayacaktır.

Gelelim Cengiz Çandar’a, o “büyük entelektüel”e.

Kimi meslek kuruluşlarını yardıma çağırmış.
Gazetesi bunları, Akit’e, Habervaktim’e sövdürüyor.
Kimi neyin ne olduğunun farkında bile değil; kimi bizlere olan kinleriyle, “fırsat bu fırsat” deyip, “dogma”ları ne verdi ise, atıp tutuyor.
Hiç umurumuzda değil.
Aynen devam etsinler.
Biz habercilik yapmaya devam ediyoruz.
İşte Çandar’la ilgili ulaştığımız son belge ortada…
Verebiliyorlarsa buna; teröristbaşı Öcalan’ın Cengiz Çandar gibi isimlerle olan ilişkisinin resmi belgesine cevap versinler.
Malum önceki gün, İmralı canisi Öcalan’ın 14.10.2009 tarihinde “avukatları” ile yaptığı görüşmenin resmi tutanaklarını yayınladık.

Bu “avukat”lardan biri Cengiz Çiçek.
Bu isim bugün “terör örgütüne kuryelik yapmak” suçundan yargılanıyor.
Resmi tutanağa göre, Cengiz Çiçek, beraberinde 3 avukat daha getirmiş.
Bu isimler şöyle: Bedri Kuran, Süleyman Kaya, Serhat Ölmez.
Görüşme Öcalan ile bu 4 avukat arasında geçiyor.

İlk defa görüşmeye gelen avukatlar önce Öcalan'a kendilerini tanıtıyor, doğum yerlerini söylüyor.
Tanıtma Öcalan'ın "Hemen tanıtın kendinizi" emri ile başlıyor. İlk sözü Serhat Ölmez alıyor ve "Diyarbakırlıyım, Mersin'deyim Mersin İl Başkanıyım" diyor.

Görüşmeyi ilginç kılan, bugün "terör örgütüne kuryelik yapmak"tan yargılanan Avukat Cengiz Çiçek'in, bebek katiline, kimi yazarlardan “çok özel selamlar” getiriyor oluşu.

Tutanaklardan aynen aktarıyorum:

Cengiz ÇİÇEK: Biz CENGİZ ÇANDAR ile görüştük

ÖCALAN: He.

Cengiz ÇİÇEK: CENGİZ ÇANDAR’ın size çok özel selamları vardı.

ÖCALAN: Evet.

Cengiz ÇİÇEK: Kendisi (CENGİZ ÇANDAR'ı kastediyor) yani Kürt sorununun çözümünün artık bir yola girdiğini hiçbir gücün yani…

ÖCALAN: He. Önleyemeyeceğini

Cengiz ÇİÇEK: Bu hani bu gidişatı önleyemeyeceğini söyledi.
ÖCALAN: Tamam.

Cengiz ÇİÇEK: Onun dışında yani gerek sizin yani PKK’ya çağrı yapmanız durumunda gerek PKK’nın kendi iradesiyle sınır dışına çekilmesi durumunda bile bu sorunun gerçek anlamda çözülemeyeceğini. Çünkü PKK’nın karakteri gereği artık bir bölge örgütü olduğunu. İşte bu Suriyelileri, İranlıları ne yapacaklar?

ÖCALAN: Tabi tabi

Cengiz ÇİÇEK: Bu konuda hani bölgesel bir mutabakat gerektiğini söyledi. Yani soruna da bu temelde yaklaştığını söyledi.

ÖCALAN: FKÖ gibidir. FKÖ’yü de geçti PKK tabi yani o anladım. Bu hususu anladım başka ne dedi?

Cengiz ÇİÇEK: Onun dışında HASAN CEMAL’le hani bölge gezisini değerlendirdi.

ÖCALAN: Bölge genelini

Cengiz ÇİÇEK: Bölgeyi gezmişlerdi

ÖCALAN: He.

Cengiz ÇİÇEK: Oradaki izlenimlerini şu dedi yani biz Milliyet’te görüşmüştük kendisi ile yani buradaki plazalarda yaşayanlar ve bu ülkenin siyasetini belirleyenler maalesef bölgenin nabzını iyi göremiyor.

ÖCALAN: Bilmiyor evet.

Cengiz ÇİÇEK: Aslında bu da aslında sorunun temel şeylerinden biri.

ÖCALAN: Yani

Cengiz ÇİÇEK: Algılama sorunu var yani.

ÖCALAN: Elit siyasi elit sorunun farkında değil.


Hadi bakalım…
Çandarlar buyursunlar buna cevap versinler.
Daha geçen hafta, bayramda, aralarında 1 yaşındaki Almina’nın da bulunduğu 9 vatandaşımızı katleden terör örgütünün elebaşısı Öcalan’a “çok özel selam” göndermek; akıl danışmak ne anlama geliyor, açıklasınlar.

Bir yazıp çizdiklerine bakıp, bir bu tutanaklara bakıp “terör örgütünün propagandası yapılıyor” dememek mi, gazetecilik?

Hadi ordan, hadi ordan.

Birileri öyle yapıyor diye mi, böyle oldu gazetecilik?

Ülkenin Başbakanı düzeyinde de eleştirildiği üzere, bu aptallık değilse ihanettir.

Habervaktim.com olarak bu dili reddediyor, olayları milletin diliyle ortaya koymaya çalışıyoruz.

Değerli okurlarımız;
Çandarlarla ilgili yayınlarımızda, DPI ile ilgili yayınlarımızda o kadar haklıyız ki, yeni yeni belgeler çıkıyor ortaya.
İşte onlardan biri.
“Çandarların gizli toplantılarına katıldıkları bu DPI tekin bir örgüt değil. PKK paravanı bu örgüt” diye yazdığımızda, ciyak ciyak bağırarak, bizi “çözüm karşıtı odakların kalemleri” gibi sunmaya çalışmışlardı.

Bayramoğlu örneğin, aynen şöyle anlatıyordu, DPI’ı:

“DPI sivil bir kuruluş…Kurucuları arasında eski diplomatlar, gazeteciler, siyasetçiler ve akademisyenler var. Sivil ve insancıl çalışmalara önemli fonlar ayıran kaynaklarını proje bazında açık ve şeffaf bir şekilde elde ediyor. Kaynak için başvurdukları arasında İsveç, Norveç gibi ülkeler, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Açık Toplum Enstitüsü var… Halihazırda Türkiye, Ortadoğu ve Afrika üzerine bir dizi proje yürütüyor.”

Öyle mi Bayramoğlu?

Peki bu DPI’ın kurucusu ve organize ettiği gizli toplantılara katıldığınız Kerim Yıldız’dan neden söz etmiyorsun?

Kitaplarında, açıklamalarında “Kürdistan kurulsun. Türkiye’ye uluslar arası müdahale yapılsın” görüşünü savunuyor oluşunu neyle açıklıyorsun?

Hadi bunları da geçtik:

Bu DPI’ın 2 numarası; Kerim Yıldız’ın yardımcısı Catriona Mary Vine’nin Öcalan’a avukatlık yapıyor olması da bir tesadüf mü?

Geçelim mi bunu da, geçelim!!!

Bu Vine’nin İmralı’da Öcalan ile yaptığı görüşmenin dökümlerine ne demeli?

Ey Çandarlar bakın, Öcalan, DPI ve Direktörü Kerim Yıldız’dan nasıl söz ediyor…

Resmi tutanaklara göre, Vine, konuşmasının başında, Londra’daki “Kürt İnsan Hakları Projesi”nden söz ediyor.

Öcalan’ın ilk cevabı şu: “Ha, tamam, Kerim’in şeyi…”

Bak Öcalan, “adamı”nı nasıl da biliyor.

Vine ardından “Bay Kerim Yıldız selamlarını söylediler size” diyor.

Sonra da sadede geliyor:

“Gelecekte de Kerim Yıldız sizin davalarınız üzerinde çalışmaya devam edecekler… İstanbul’daki avukatlarınızla birlikte buradaki gözaltında bulunma şartlarınıza ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yeni başvurularda bulunmak istiyoruz.”

İmralı’ya bunu bildirmeye, bu konuda akıl almaya gelmiş hanımefendi.

Tutanakların tamamını haberimizden okuyacaksınız.

İşte Çandarlar, Ali'ler bu DPI'ın, bu Kerim Yıldız'ın gizli toplantılarında "barış" arıyorlar. 

Değerli okurlarımız,
Her şey net bir şekilde ortada.
Buna rağmen,
PKK paravanı DPI'ın gizli toplantılarına katılan ve yazılarında sürekli teröristbaşı Öcalan özgürlüğüne kavuşmadan Kürt sorununun çözülmeyeceğini savunup, PKK'lı teröristlere genel af isteyen, ‘Yerli DPI’cıların’ bu yeni bilgi ve belgelere de cevap veremezken, bildik argümanlarla Habervaktim’e saldıracaklarını biliyoruz.
Olsun saldırsınlar.
İstediklerini söylesinler.
Biz belgelerle konuşuyoruz, milletin hissiyatına tercüman olmaya çalışıyoruz.
En başta dedik ya, “en süslü laflar lağımı” patladı artık.
Çırpındıkça batacaklar.
Millet neyin ne olduğu görüyor çok şükür.
Gönderdiğiniz mesajlarda ağırlıklı olarak “Helal Habervaktim” diyorsunuz.
Sizlerden de Allah razı olsun.
Size de “helal”.
Bu mücadelede biz üzerimize düşeni yapıyoruz.
El birliği ile medyadaki terör yandaşlığını bertaraf edeceğiz inşallah.
Durmak yok, yola devam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi