Ayhan Demir

Ayhan Demir

Anlaşma yapılmış, neyime?

Anlaşma yapılmış, neyime?

Makedonya Cumhuriyeti, 8 Eylül 1991’de yapılan referandum neticesinde, 21 Kasım 1991’de bağımsızlığını ilan ederek, Yugoslavya Federasyonu’ndan ayrıldı. Ancak bağımsızlık sonrası hazırlanan yeni anayasada, Makedonların tek kurucu millet olarak tanımlanması, ülkedeki diğer etnik unsurlar arasında huzursuzluğa sebep oldu.


On yıl boyunca devam eden iç huzursuzluk, Ocak 2001’de silahlı çatışmaya dönüştü. Aylarca süren çatışmaların ardından iktidar ve muhalefetteki Makedon ve Arnavut partileri, AB ve ABD’nin baskılarıyla, Ohri şehrinde müzakere masasına oturdular. Ardından, 13 Ağustos 2001’de, çatışmaları sonlandıran Ohri Çerçeve Antlaşması’nı imzaladılar.

OÇA, kâğıt üzerinde, azınlık haklarını güvence altına alan çok uluslu ve çok etnik temelli bir devlet düzeninin oluşmasına zemin hazırladı. 2002 yılında, karşılıklı ilişkilerin düzeltilmesi ile ilgili tedbirleri içeren, OÇA’nın C Ekine göre nüfus sayımı yapıldı. Evlerini terk edenlerin çoğu evlerine döndü. Çatışmalarda hasar gören yerleşim yerlerinin kısmî onarımı yapıldı.

OÇA, yerel yönetimlerin ve belediyelerin yönetim, finansman ve yapısal anlamda gelişmesini sağladı. Azınlıklara emniyet teşkilatı, savunma bakanlığı, devlet idaresi, kamu yönetimi ve kamu hizmetleri gibi alanlarda daha adil temsil hakkı sağlandı.

Yasa değişiklikleri ile gündeme gelen ‘Badinter çoğunluğu’ prensibi, kanunların kabul edilmesi için, azınlık konumundaki milletleri temsil eden milletvekillerinin üçte ikisinin evet oyunu zorunluluk haline getirdi.

Ne var ki, geçen on bir yıla rağmen, Makedonya Cumhuriyeti bugün hâlâ milliyetçi siyasal yapılanmadan eşitlikçi hukuk sistemine tam olarak geçebilmiş değil. Bu durumun en önemli sebebi, OÇA azınlıkların gerçekten korunduğu çok uluslu bir devlet yapısını öngörse de, uygulamanın istenen istikamette olmaması.

Makedonya’daki tüm etnik unsurlar, anlaşmanın ülkeyi olumlu bir yöne sevk ettiğini, ancak değişen koşullar dikkate alınarak içeriğinin gözden geçirilmesi gerektiği görüşünde birleşiyor.

Arnavutlar, OÇA’dan yeterince istifade edemediklerini iddia ederken, Makedonlar başta olmak üzere diğer etnik unsurlar, anlaşmanın sadece Arnavutları daha imtiyazlı bir konuma getirdiği kanaatindeler.

Aslına bakarsanız, her iki cephenin de haklı olduğu taraflar var. Her iki tarafın da belirli kazanım ve kayıpları var. Fakat Makedonya’daki mevcut durum, Makedonlar ve Arnavutlardan oluşan iki uluslu bir devlet yapılanmasının oluştuğunu ve diğer azınlıkların göz ardı edildiğini işaret ediyor.

Bu sebeple, OÇA’nın en çok kaybedenlerinin, ülkenin ikinci en büyük azınlık topluluğu olan Türkler başta olmak üzere, diğer etnik topluluklar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Makedonya’daki Türklerin anlaşmaya ilişkin itirazlarının temelinde, anlaşmaya imza koyan taraflardan biri olarak masaya davet edilmemeleri, hatta görüşlerinin dahi alınmaması ve anlaşmadan kaynaklanan ‘devlet kademelerinde nüfus oranında temsil’ hakkından hak ettikleri ölçüde yararlanamamaları gibi sebepler bulunuyor.

OÇA, Makedonya genelinde yüzde 20’den fazla kişinin konuştuğu dil veya dillerin Makedonca ile birlikte resmî dil özelliği kazanmasını sağladı. Ancak bu kural sadece Arnavutça için bir anlam ifade ediyor. Türkler, bu kuraldan yararlanamıyor.

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan 2010 yılı ilerleme raporu, Türkler ve Romanların kamu yönetiminde gerektiği gibi temsil edilmediğini açıkça ortaya koydu. Bu rapora göre, Makedonya nüfusunun yüzde 3,85’ini oluşturan Türkler, merkezi yönetimde yüzde 1,2 ve yerel yönetimlerde yüzde 2,1 oranında temsil ediliyor. Devlet memurlarının sadece yüzde 1,11’i Türklerden oluşuyor.

Rapora yansıyan rakamlar, Makedonya Türklerinin ayrımcılığa tabi tutulduğunu açıkça gösteriyor. Aslında bu gerçeği görmek için ciddi araştırmalara gerek yok. Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde herhangi bir evin kapısını çaldığınızda, üniversite mezunu ama işsiz Türk gençleriyle karşılaşabilirsiniz.

OÇA’nın uygulanmasına dair sorunları sıralarken, tüm suçu Arnavut ve Makedonlara atmak kolaylığına da düşmek istemem. Eğer bir suçlu aranacaksa, öncelikle kendimize bakmalıyız. Çünkü OÇA’nın uygulandığı günden beri, Türk siyasiler de iktidar ortağı olarak görev yapıyorlar.

İktidardaki Türk siyasetçiler, koalisyonun en büyük ortağı olan Makedon milliyetçiliğinin temsilcileriyle hareket ederken, Ohri Çerçeve Anlaşması’nın Türkler lehine uygulanmasını beklemek sadece hayalden ibaret olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Demir Arşivi