Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Makedonya topraklarında

Makedonya topraklarında

Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum; Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum. Kalbimde vardı ‘Byron’u bedbaht eden melâl Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl... Yahya Kemal


........

Duygunun incisi, insanın incesi, edebin ve edebiyatın ustası Yahya Kemal’i rahmetle anarak yol verelim söze ve bakalım mizan nerede, menzil nerede?

İnsanoğlu’nun iki mizanı vardır. Birinci mizan; “Hayatının muhasebesini yapıp, yanlışlarını ve doğrularını bilmesidir.”

İkinci mizan ise; “Bu yanlış ve doğruların tartıldığı, her ayrıntının hesap edildiği, hiç bir hataya meydan verilmeyen, adaletin zerresine kadar işlediği ahirettedir.”

Bu dünyadaki mizanını iyi tutanlar, ahiretteki mizandan ellerinin yüzlerinin akıyla geçip gideceklerdir.

Menzil de iki türlüdür. Birincisi; “Bu dünyadaki son nefesin tükendiği son nokta, son menzildir.” İkinci menzil de; “Ebedi olan ahiret hayatıdır.”

İnsanların buradaki menzilden, ahiretteki mizana çıkıp tartıldıktan sonra hangi menzile gidecekleri belli olacaktır.

Yani kim yanında nasıl ve ne kadar azık götürmüşse, öbür taraftaki mizanda tartılıp menziline gidecek ve ebedi o azığıyla yaşayacaktır.

Söze yol verelim dedik ama uzattık.

Esas uğrak noktam ve lafımı hitama erdireceğim yer; yüz yıl önce kaybettiğimiz ya da kaybettirilen topraklarımız Makedonya üzerine olacaktı.

........

Kaybettiğiniz bir şeyi bulamazsanız, umudunuz olmaz, razı olursunuz. Ama kaybettiğiniz şey; gözünüzün önünde, elinizin altında, bir nefeslik ötenizde ve size ait değilse, işte o zaman gerçekten acı çekersiniz.

Balkan toprakları başta olmak üzere Osmanlı coğrafyasının her metrekaresi; İstanbul, Diyarbakır, Kastamonu, Konya, Kars ve Gaziantep’ten bir parçanızdır ve evinizi, damınızı, sokağınızı nasıl sahiplenirseniz, oraları da öyle sahiplenirsiniz.

Lakin gelin görün ki, 540 yıl atalarımızın at sürdüğü; “adalet, barış, sevgi ve kardeşlik” götürdüğü, birbirleriyle taban tabana zıt kavimleri, toplulukları, din ve dilleri ayrı olan insanları idare ettiği topraklarda, bir gurbetçi gibi dolaşmak cidden acıtıcıydı.

........

Yahya Kemal doğum yeri olan ve çocukluğu Üsküp’te geçen şehri için der ki;

“Bağdat’ın evliyaları, Üsküp’ün evliyalarından ya bir fazla ya bir eksik.”

Üsküp başta olmak üzere Rumeli toprakları evliyaları ile ünlüdür hakikaten.

Balkanlar’ın bu özelliği; bizi oralardan kopartan yerli ve yabancı mihraklarca tarihe yazdırılmadığı gibi unutturulmaya çalışılmıştır.

Oysa bugün bile bazı şehirlerde ezanlar okunabiliyor, camilere namaza gidilebiliyor, çarşılarında Türkçe konuşulabiliyor, dinî ve millî tedrisat öyle veya böyle hayat bulabiliyorsa, bu o topraklara “İlahi Kelimetullah”ı yaymak için gelenlerin sayesindedir ve hatta 540 yıl bunların insan merkezli yönetimleri sebebiyledir.

Geçtiğimiz hafta Üsküp merkez olmak kaydıyla, Makedonya’daydım. Araştırmalarda ve gözlemlerde bulundum.

Yaşadıklarımı paylaşacaktım, ama yarına inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi