Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Muharrem ayı ve zalim İsrail’in zulmü


Muharrem ayı ve zalim İsrail’in zulmü


Sizlere üç sene önce sunduğum mesajı, tekrarlamak mecburiyetinde kaldım. Zalim İsrail’in, Gazze’yi bombalayarak, mazlum ve masum Müslüman kardeşlerimizi haksız yere öldürmeleri, sıradan bir olay olmasa gerekir.

Her mümin insanın gücü neye yetiyorsa, onu yapması. Gazze’de yaşayan Müslüman kardeşlerimizin üzerimizdeki hakkıdır.

“Şehrullahi’l-Muharrem” olarak meşhur olan, yani “Allah’ın ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.

Allah’ın ayı, günü ve yılı olmaz, hepsi Allah’a aittir. Ancak Allah’ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamber (s.a.v) Efendimiz tarafından bu şekilde ifade edilmiştir. 
Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb ile beraber Kur’an-ı Kerim’de kıymet verilen dört aydan biridir.

“Doğrusu, Allah katında ayların sayısı onikidir. Gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah yazısında (böyle yazılmıştır). Bunlardan dördü haram aylardır. Bu da doğru olan dinin hükmüdür.

Bu sebeple bunlar hakkında nefislerinize haksızlık yapmayınız. Müşrikler size karşı topyekün savaştıkları gibi siz de onlara karşı topyekün savaş açın. Ve iyi bilin ki, Allah muttakilerle beraberdir.” (Tevbe: 9/36) Ayeti kerimeden anlaşılacağı üzere, cahiliye döneminde bile bu ayda savaşılmazdı.

Tarih boyunca hududullah’ı çiğneyenler olduğu gibi Hicretin 61. yılının Muharrem’ine ait 10. gününde Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ’da hunharca şehit edilmiştir. 
Yarım asır öncesinden Peygamber (s.a.v) Efendimizin bizzat haber verdiği bu ciğerleri yakan olay Âşura Gününün maneviliği ve berraklığı üzerinde Hazret-i Hüseyinıi Cennet gençlerinin efendisi olma şanına yüceltmiştir.


Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Âşura Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Âşura Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır.


Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan “On geceye yemin olsun” ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz. Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem’in Âşurasine kadar geçen “Muharrem’in Aşure (onuncu) gününe kadar on’u da sayılı on’lardandır” dediği gece olduğu beyan edilmektedir. (Hak Dini Kur’ân Dili. 8/5793.)


Gerek Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam Âşura Gününe denk getirmemek için, Muharrem’in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir. 
Müslüman kardeşlerimizin başına gelenler ne ilktir, ne de son...

İslâm tarihi boyunca Müslümanlara en büyük düşmanlık, Yahudilerden gelmiştir. Mesela Medine’de doğmuş İslâm devletine karşı bütün grupları, bütün müşrikleri bir araya getiren Yahudi’dir. Hz. Osman (r.a.) dönemindeki ve sonraki fitnelerde önde olanlar da Yahudilerdir.

Fatih Sultan Mehmet’i Yahudiler zehirledi. Abdülhamit’in düşmesinde, Osmanlı Devletinin dağılmasında bunlar en önemli rolleri üstlenmişlerdir. Hatta memleketimizi bölmeye yönelik bütün terör örgütlerinin arkasında bunlar yer almışlardır.


“İnsanlar içinde iman edenlerin en amansız düşmanlarının Yahudiler ve şirk koşanlar olduğunu göreceksin. Yine, onlar arasında iman edenlere sevgi bakımından en yakın olanların da ‘Biz Hıristiyanız’ diyenler olduğunu göreceksin. Çünkü bunların içinde (insaflı) keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.” (Maide: 5/82)


Şimdi de, uzun süredir işgal ettikleri İslâm topraklarındaki Filistinli kardeşlerimize karşı akıl almaz katliam ve zulümler yapmaktadırlar. Hem de, saldırılarını Muharremin, Hicri yılın ilk günlerinde başlattılar. 
Nedense bazı aydınlar, yapılan zulmü görmemek için başlarını ‘kum’a sokuyorlar. Ne var ki, hadiseler ortada...

İsrail, çoluk çocuk demeden Filistinlilere, Gazze’nin masum insanlarına kurşun yağdırmaktan da geri kalmıyor. İsrail’in Filistin’de yaptığı yanlışları, haksızlık ve zulümleri saymakla bitiremeyiz, belki buna ihtiyaç da yok. Çünkü onlar kendilerine yakışanı yapıyor! “Allah’ın kardeş ilan ettiği” (Hucurat:49/10), Peygamberimizin de “Müminlerin dertleriyle dertlenmeyenler onlardan değildir.”

İkazının gereği Müslümanlar olarak, sivil toplum kuruluşları, medya, ilgili yöneticiler ve İslâm Konferansı üyesi ülkeler, Müslüman halklar olarak yapılması gerekenleri yapmaya çalışıyoruz.
Sahabeden Hz. Cabir’den gelen bir rivayette, Peygamberimiz buyurmuşlardır: Allah Teala bir meleğe, “Falan kasabanın altını üstüne çevir” diye vahyetti.

Melek: Ya Rabbi. O kasaba halkının içinde Sana bir defa olsun isyan etmeyen falan zat vardır, dedi. Bunun üzerine Rabbimiz: Onu da, onları da altüst et. Zira o adamın yüzü bir defa olsun benim rızam için onlara ekşimemiştir, buyurdu. 
Bu durum bize büyük bir uyarıdır. Kenarda kalıp, Müslüman kardeşlerimizin derdiyle dertlenmemek neticesi acı olan bir tavırdır. Bu acı sonun en tehlikesi ise, Müslüman ümmetin derdi ile dertlenmeyenlerin, son nefeste iman ile ölmeme tehlikesidir.


Bu duygu ve düşüncelerle, Hicri yeni yılınızı tebrik eder, hayırlı salih ameller yapmamıza vesile olmasını ve Rabbimizin rızasına ermemizi niyaz eder, şehitler için Allah’tan rahmet, tüm Müslümanlar için zafere kavuşmalarını diliyoruz. Hassaten Sayın Başbakanımızın, Mısır’a gittiğinde üniversite salonunda verdiği mesajın tamamına imza atıyor, selam ve saygılarımızla onurlu yürüyüşünün devamını bekliyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi