Sabah bilgisayarımın başına oturup haberlere bakmak için Habervaktim’i açtım. “ Soyguna dur diyen yok mu? Bankazedeler böbreklerini satılığa çıkardılar” haber başlığını görünce “Düzenleme yetkimiz yok” diyen, ancak başında bulunduğu kurumun adı Bankacılık Denetleme ve DÜZENLEME Kurumu olan bir yöneticinin neden böyle söylediğini bir kez daha düşündüm.
Düşündüm ama sebebini tam anlamıyla bulamadım.
Sonra bankalarla pazarlık yapacak olan devletimizin bakanı aklıma geldi…
Daha fazla düşünmemeyi tercih ederek diğer haberlere geçtim.
*****
Dikkatimi çeken ikinci haber “Özal’ın sırrı 2 isimde” başlıklı Yeni Akit’in özel haberi oldu.
Doksanlı yıllara damgasını vuran olayların bir ucu dönüp dolaşıp 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e çıkıyor. Haberde ANAP döneminin Sağlık Bakanı olan Bülent Akarcalı Demirel’i eleştiriyordu.
“Doğmamış çocuğa don biçmek” sözü merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal vefat etmeden kendisine smokin diktirdiği söylenen dönemin Başbakanı Süleyman Demirel için sarf edilebilir mi acaba?

Savcıların 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e “Özal’ın ölümünü önceden biliyor muydunuz? Niçin tedbir almadınız? Niye Özal hayattayken smokin diktirdiniz?” sorularını yöneltebilmelerinin altyapısını Emin Çölaşan’ın 1 Mayıs 2002 tarihli yazısı oluşturuyor: “1993'ün Ocak ayı. Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk'la Özal'dan söz ediyoruz. Kulağıma eğiliyor ve şu sözleri söylüyor: Bu gidici. Yakında ölecek. Ben de ‘Olur mu, o hepimizi gömer' karşılığını veriyorum. Halamın oğlu ise ‘haberin kaynağı babadır. Bu devlet bilgisi... Sadece sen bil ve ağzını sıkı tut. Önümüzdeki yaz aylarını çıkaramayacak. Bunu diyorsa bir bildiği vardır.”

Cumhurbaşkanı olarak Köşke yemeğe davet ettiği Çölaşan’ın “Özal'ın öleceğini gerçekten biliyor muydunuz” sorusuna muhatap olan Demirel’in söylediklerini yine yazarın yazısından öğreniyoruz: “Hükümetler cumhurbaşkanının sağlığından da sorumludur. İki ay önce ABD kaynaklı bir yerden (tedavi gördüğü, ameliyat geçirdiği Houston Hastanesi'nden) sağlığının iyi olmadığı yolunda bize bilgi geldi. Bunu duyunca, kendisine sağlığının nasıl olduğunu sordum. İyi olduğunu söyledi. Ben daha başka bir şey söyleyemezdim. Ancak bizim bilgimiz kalbiyle değil, prostatla ilgiliydi. Durumunun iyi olmadığını biliyordum, ama öleceğini nasıl bilirdim. Kimin ne zaman öleceğini sadece Allah bilir…”

Özal’ın bakanlarından Ekrem Pakdemirli, Özal’ın ölümünden Demirel’i sorumlu tutuyor. Pakdemirli “Yeni Türkiye’nin Mimarı Turgut Özal” belgeselinde dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in, Özal’ın Amerika’daki doktoru Michael DeBakey’i aradığını, sağlığını sorduğunu belirtiyor ve ekliyor ; “ DeBakey de Özal’ı ‘aman strese sokmayın, rahat ettirmek lazım,fazla çalışmaması lazım,dikkatli olun strese girerse durumu kritik” demiş.

Pakdemirli’ye göre bu görüşmeden sonra Demirel’in Özal’a karşı tutumu daha da sertleşmiş, Özal’a “Fino köpeği” bile diyebilmiş.
Merhum Yusuf Bozkurt Özal’ın Pakdemirli’ye anlattığı olay,Demirel’in o dönemdeki tutumunu göstermesi açısından önemli.
Olay, Özal’ın vefatından önceki, Cumayı Cumartesiye bağlayan gece gerçekleşiyor. İki kardeş Köşk’te oturuyorlar.

Başbakan Demirel, Cumhurbaşkanı Özal’ı arıyor. Özal, Demirel’e ekonomik zirve yapmayı teklif ediyor. Demirel’den gelen cevap ise “ Turgut, sen bırak şimdi ekonomik zirveyi, arkadaşlar seni yüce divana gönderiyorlar, paçanı nasıl kurtaracaksın, sen onu düşün” oluyor.
Y.Bozkurt Özal, bu konuşmadan sonra Cumhurbaşkanı’nın “mosmor kesildiğini” çok üzüldüğünü söylemiş Ekrem Pakdemirli’ye.
Bu olayın sabahında da Özal vefat ediyor.

Demirel, Adli Tıp’ın “Özal zehirlendi” raporu çıktığında ne diyecek merak ediyorum doğrusu.