Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Bugünler

Bugünler

Kendi mahşerini kurup vicdan muhasebesi yapmak, nefsini sorgulamak ve bu sorgulamaların ışığında düzelmeye, doğruyla buluşmaya çalışmak için üç aylar büyük fırsatlar sunuyor…
Peygamber-i âlişan Efendimiz’in en çok yaptığı, bizim ise en az yaptığımız şey vicdan muhasebesidir…
“Beni bir an bile nefsime bırakma” diye dua eden bir Peygamber-i âlişan’ın ümmeti, nefsinin heva ve hevesine uymuş gidiyor!..
Cumalar geçiyor…
üç aylar geçiyor…
Ramazanlar geçiyor…
Kutsal geceler geçiyor…
“Ehl-i dünya” olarak tanımladığı “öteki”nin en küçük kusurlarını büyütüp üzerine gidenler, kendi küçük dünyalarının kapısından dahi bakmıyorlar…
Hiçbir vesile ile kendi mahşerlerini kurmuyorlar…
Kendi vicdan muhasebesine oturmuyorlar…
Oysa bunları yapmalıyız!
Bu üç ayların da diğer aylar gibi heba olmaması, önümüzdeki kutsal gecelerin diğer gecelerden farksız hale gelmemesi için kendimize tek soru sorsak yeter…
O soru şu: “Ne kadar insanım?”
çünkü ne kadar insansak, ancak o kadar Müslüman olabiliriz!
Müslümanlığımız, insanlığımızla ölçülür!
Bir başka deyişle, “İnsan olmayandan Müslüman olmaz!”
Bu konuda ve her konuda insan başkalarına yalan söyleyebilir…
Başkalarını kandırabilir, farklı olduğuna inandırabilir…
Ama hiç kimse kendini kandıramaz. Kendi yalanlarına kendini inandıramaz…
Hiç kimse kendine kendi dünyasını farklı göstermeyi başaramaz…
Hakem biziz. Biz kendimizi test etmeliyiz. “Ne kadar insanım?..” sorusuna cevap aramalıyız.
Yoksa üç aylar gelip geçer.
Kandiller gelip geçer.
Cumalar ve bayramlar gelip geçer.
Ama kişiliğimizde bir değişim-dönüşüm meydana gelmez.
Sakın “benim için artık çok geç, çok günahkârım” demeyin, dostlarım!..
Allah’dan umut kesilmez.
Kendisi öyle diyor.
“Rahmetimden umut kesmeyiniz” anlamında, “La taknetu min rahmetillah” buyuruyor:
ölümden önce yapılan hiçbir şeyde geç kalınmış sayılmaz…
İslâm'da bir “Tövbe Müessesesi” vardır ve “Tövbe Kapısı” kıyamete kadar açıktır.
üç aylar ise tövbe için ideal aylardır.
Aynı zamanda üç aylar huzur ve sükûn mevsimidir.
Bu aylarda, Mü’minler daha duyarlı, daha coşkulu olur.
Yürekler Allah’a daha büyük bir samimiyet ve istekle yönelir.
Bu yüzden cinayet, gasp, hırsızlık, dolandırıcılık, vs. gibi polisiye olaylarda azalmalar meydana gelir.
Toplumu “düzeltme”nin yolu, kanunları sertleştirip polisiye tedbirleri artırmaktan değil, toplumu Allah’a yaklaştırmaktan geçiyor!
Bunu söylerken, “üç aylar” duyarlılığını tüm aylara yaymaktan söz ediyorum.
Allah’a daha yakın insanlar…
Allah’ın rızasını kazanmakta daha duyarlı insanlar…
Hesap gününden daha korkan insanlar…
Diğer insanları daha fazla düşünen insanlar…
Ellerindekini diğer insanlarla da bölüşen insanlar…
Daha az bencil, daha az “benci”, dana az çıkarcı insanlar.
Herhalde hayat daha güzel olurdu.
Ama şimdi bu çabaya “irtica” diyorlar.
¥
Bugünlerin kıymetini bilmek lâzım, sevgili dostlarım.
Bugün “son gün”müş gibi değerlendirmek lâzım.
Kim bilir; belki de bugün son günümüzdür!
Belki bu ay son ayımız…
Son üç aylarımız!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi