-Lütfü Bey; Başbakan Erdoğan’ın, Muhteşem Yüzyıl adlı dizide Kanuni Sultan Süleyman’ın Harem’den çıkmayan, vaktini cariyelerle geçiren biri gibi gösterilmesine “Biz öyle bir Sultan Süleyman tanımadık. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Dizide gösterildiği gibi sarayda geçmedi” sözleriyle tepki göstermesi tartışma konusu oldu. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?


-Oldum olası karşı olduğum kapitalist zihniyet öyle bir zihniyettir ki, reyting kazanmak, para kazanmak uğruna her şeyi kullanır. Kapitalizmin gözünde her şey satılacak maldır. Örneğin Che Guevara hayatı boyunca kapitalizme karşı mücadele etmiştir. Bu yüzden de kapitalistlerce kurşunlanıp katledilmiştir. Ama gün gelmiş, kapitalist zihniyet para kazanmak uğruna onu bile kullanmıştır. Onu dünya gençliğine sanki bir pop yıldızıymış, bir top yıldızıymış gibi sunup, onun görüntüsünü taşıyan ürünler vasıtasıyla muazzam paralar kazanmıştır. Bu girişi niye yaptım? Çünkü ben her tarihi kişiliğin olduğu gibi Kanuni Sultan Süleyman’ın da reyting kazanmak, para kazanmak uğruna kullanılmasına karşıyım. Elbette sanatın özgür olmasından yanayım. Şüphesiz ki tarihi kişiliklerin tabulaştırılmamasından, onların insani yanlarının da yansıtılmasından yanayım. Ancak tarihi kişiliklere satılık bir mal muamelesi yapılmasına da karşıyım. Onların içinin boşaltılıp tüketilmesine de karşıyım. Mesela ömrünün önemli bir bölümü cephelerde, savaşlarda geçmiş Atatürk, bir dizide ömrünü yatakta, zevki sefa alemlerinde geçirmiş biri olarak sunulsa, buna tepki gösterilmez mi? Tepkilere karşı “Atatürk’ün cephedeki, savaşlardaki hali ilgi çekmez; onun yatakta, zevki sefa alemlerindeki hali ilgi çeker; onun için böyle bir dizi yaptık” diye bir savunma yapılsa, bu kabul edilebilir mi? Ya da böyle bir dizi yapanların, “Bu dizi kurmacadır; hayalidir; zaten bu da dizinin girişinde belirtiliyor” diye bir savunma yapmaları ikna edici olabilir mi? Siz dizide Atatürk’ün ismini kullanacaksınız, onun yaşadığı tarihi dönemi kullanacaksınız, ondan sonra da “Bu dizi kurmacadır; hayalidir” diye savunma yapacaksınız; bu olacak iş mi? Dizi kurmacaysa, hayaliyse, dizinin kahramanının da hayali bir kişilik olması gerekmez mi? Muhteşem Yüzyıl hayali bir roman kahramanından bahseden dizi olmadığına göre, “Bu dizide geçenler kurmacadır; hayalidir” şeklindeki bir savunma geçerli olabilir mi? Bu diziyi izleyen sanır ki, Kanuni Sultan Süleyman Osmanlı’yı yatakta yönetti! Onun böyle gösterilmesi haksızlık değil mi?

 KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN BAŞ DANIŞMANI DA MAO’CU!

-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişte Doğu Perinçek’in PKK’nın başı Apo’nun önünde diz çökmesini, ona gül vermesini hatırlatarak, “Maocu Perinçek şimdi Atatürkçü oldu; sahibi olduğu yayın organlarıyla CHP’yi dizayn etmeye kalkışıyor” dedi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Doğu Perinçek’e yönelik bu tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Süleyman Demirel Adalet Partisi’nin genel başkanıyken, Doğu Perinçek’in babası Sadık Perinçek de Adalet Partisi’nin genel başkan yardımcısıydı. Sadık Perinçek’le tanışırdık; Doğu Perinçek’le de beni o tanıştırmıştı. Bu bağlamda Doğu Perinçek ve arkadaşları evime bir ziyaret de yapmışlardı. Doğu Perinçek ve arkadaşlarının o dönemdeki adı Mao’culardı. O dönemde, yani 12 Eylül darbesinden önceki dönemde Mao’nun fikirlerini savundukları için kendilerine bu ad takılmıştı. Bugün olduğu gibi o gün de kendilerinden farklı fikirde olanlarla ilişki kurar; hatta Mao’cu olmayanlara da çıkarttıkları Aydınlık gazetesinde yazdırırlardı. Nasıl bugün çıkarttıkları Aydınlık gazetesinde İslamcı Eren Erdem, ülkücü Sabahattin Önkibar’a yazdırıyorlarsa, o dönemde de örneğin tanınmış bir Menderes’ci, Demirel’ci olan Nimet Arzık’a yazı yazdırırlardı. Neyse uzatmayayım. Söylemek istediğim şu ki, Doğu Perinçek’in yakın çalışma arkadaşları olan Mao’cuları tanırım. Şahin Alpay’ından Oral Çalışlar’ına, Gülay Göktürk’ünden Cengiz Çandar’ına kadar birçoklarını tanırım. Ancak anlaşılan Kemal Kılıçdaroğlu Mao’cuları hiç tanımadı. Tanısaydı Doğu Perinçek için, “Mao’cuyken şimdi Atatürkçü oldu da CHP’yi yönetmeye kalkıyor” türünde konuşmazdı. Çünkü bugün CHP’nin ilçe, il, genel merkez yöneticileri içinde de Mao’cular var. Hatta bunların içinde Kemal Kılıçdaroğlu’na şah damarı kadar yakın olanlar da var! Örneğin; bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun en yakın danışmanı Baki Özilhan da Maocu! Hal böyleyken Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Mao’cular şimdi Atatürkçü oldu da CHP’yi yönetmeye kalkışıyor” türündeki sözleri komik olmuyor mu?