Kıvanç Tığlı

Kıvanç Tığlı

Ergenlik zor evre

Ergenlik zor evre

Ergenlik dönemi özlem duyulan bir yaşam dilimi olmadığı gibi, gelişmekte olan çocuk için de yaşanması oldukça zor bir evredir. Bu evre, gence hiçbir şey anlatamadığımız için, anlatma çabasının yoğun olarak sürdürüldüğü bir dönem olarak açıklanabilir. Ergen acaba, bu dönemde neler hisseder, nasıl davranmak ister biraz da bu konuya değinelim; Ergen genç duygularında istikrarsızlık gösterir. Bir gün önce çok mutlu olan, enerjik davranan ergen ertesi gün kabuğuna çekilmiş, bitkin olabilir.
Bu nedenle anne-babalar bunu kabul etmeli ve her defasında "Daha dün iyiydin, şimdi ne oldu?" türünde sorgulamalara ve baskıcı yaklaşıma girmemesi gerekir. Bu dönemde ergenler, daha çok hayal kurarlar ve gerçekten bazı zamanlarda uzaklaşırlar. Bu hayaller, gelecek planlarını kapsayabileceği gibi, genelde karşı cinsle ilgili hayaller olabilmektedir. Yeni şeyler deneme merakı artmıştır. Ergen genç, zaman zaman yalnız kalma isteği içinde olabilir. Odasına çekilen ve yalnız kalmak istediğini söyleyen bir ergenin ciddi bir sorunu olduğunu düşünüp kaygılanılmamalıdır.
Bu dönemde arkadaş çok önemli bir noktadadır. Bu nedenle arkadaş seçimi konusunda, ergenin dikkatli olması ve ailenin hassas davranması gerek. Bu dönemde, ergen duygularını çok dolu ve coşkulu yaşar. Ses tonu ve vurgulamaları, mimikleri önceki döneme göre duygularını daha fazla ifade ediyor niteliktedir.
Değerli okuyucular; ergenlik döneminde depresyonlarda çok fazla artış görülür. Özgüven problemi karşı cinsle ilgili yaşanan problemler, okul ve aile içi problemler buna sebebiyet verebilir.
Merkezimize başvuran, Hanife yedinci sınıfta okuyordu ve bir kız kardeşi vardı. Şimdiye kadar hayatında, iki ölümle karşılaşmıştı. Annesinin kızkardeşi kansere yakalanmış, Hanifelerin evinde kalmıştı. Hanife teyzesinin tüm sıkıntılarını, tedavi sürecini birebir görmüştü. Bir-iki yıl sonra da danışanımın dedesi ölmüştü. Hanife dedesini çok seviyordu.
Danışanım bütün bu olumsuzluklara rağmen, derslerine çalışmaya çalışıyordu. Ta ki eve bilgisayar ve internet girene kadar. Hanife eve bilgisayar alındıktan sonra, derslerine daha az çalışmaya başladı, internette daha çok zamanını geçirmeye başladı. Sanal ortamda yanlış arkadaşlarla chat yapması onun psikolojisini daha da bozdu. Babasıyla sık sık çatışır oldu.
Her geçen gün ders başarısında düşme, mutsuzluk, karamsarlık, aşırı sinirlilik, can sıkıntısı, çok yeme gibi şikâyetler görülmeye başlandı. Hanife’ye geçmişteki kayıpları ile ilgili EMDR travma terapisi uygulandı. Ders başarısı ve verimli çalışma ile ilgili rehberlik yapıldı. Kısa süre içinde danışanımın dersleri düzeldi, hayata daha olumlu ve pozitif bakmaya başladı.
Değerli okuyucular, ergenlik döneminde çocukları olan aileler, bilirler. Bu dönemde duygusal dalgalanmalar oldukça fazladır. Anne-baba, bu durumun onun kontrolünde olduğunu düşünerek gence, çoğu zaman öfkeyle karşılık verir, ya da onları yok sayar.
Oysa; Yazar Ayşe Onursal "Nbr Gnçlk" isimli kitabında şöyle bir araştırmadan bahsediyor; Boston’daki Mclean hastanesinde çalışan doktor grubunun yaptığı araştırmalar, ergen beyninin duygusal ifadeleri anlamada yetişkin beyninden daha fazla çalıştığını gösteriyor. Yaptıkları deneyde katılımcılara insanların değişik yüz ifadelerini tanımaları isteniyor.
Resimdeki kişiler korku, kızgınlık, sevinç gibi duyguları deneyimlerken resimlenmişler. Yapılan beyin görüntüleme çalışmalarında resimlere bakan yetişkinlerin gördükleri ifadeleri doğru olarak tanımladıkları, korku ve şaşkınlık arasındaki farkları belirtebildikleri görülüyor. Ergenler ise korku ve şaşkınlık ifadelerini kızgınlık olarak algılıyorlar. Bu farklı algılayış çok ilginç değil mi? Siz bir şeye kızıyorsunuz veya şaşırıyorsunuz, ergen bunu kızgınlık sanıyor. Bu şekilde algıladığı için de verdiği tepkiler bize uygunsuz geliyor. Ayrıca bu duygusal ifadelere bakarken bir de yetişkinde beynin en gelişmiş kısmı kullanılırken, ergenler daha çok içgüdüsel tepki vererek çoğunlukla yanılıyorlar.
Gençler çeşitli nedenlerle öfke patlamaları yaşayabilir. Bu esnada onunla konuşmak, öğüt vermek anlamsızdır. Sakinleşmesini bekleyip, onu suçlamadan "sen dili" yerine "ben dili" ile konuşmak lazımdır. Örnek olarak; "Sen neden öfkeleniyorsun" yerine veya "Sen neden bağırıp çağırıyorsun yeter sus" yerine " Sen böyle bağırınca ben üzülüyorum, acaba ne oldu canını sıkan bir şey mi var?" demek daha iyi olacaktır. Ergen genç ayrıca; hiçbir zaman başkasının yanında eleştirilmemeli, hakaret edilmemelidir.
Ergen, kültürüne özgü toplumsal değerleri, kendi arkadaş grubu içerisinde öğreneceğinden, anne ve babalar, kendileriyle olan bağların zayıflayacağı endişesiyle arkadaş ilişkilerini engellememelidirler. Ergen gencimize zaman ayırmalıyız.
Özellikle babalar kız çocuklarına, anneler de erkek çocuklarına ilgi göstermeli, sorunlarına eğilmelidir. Onlara sevgimizi sadece sözle değil, beden diliyle de göstermeliyiz.
Gençlerimizi koşulsuz sevebilmeniz duasıyla Allah’a emanet olunuz.
PSİKOTERAPİST KIVANÇ TIĞLI
DNŞ TEL: 0 212 503 79 95-0 506 401 79 91
Not: Gizlilik ilkesi gereği anlattığım vaka örneğinde isim ve diğer bilgiler değiştirilerek aktarılmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kıvanç Tığlı Arşivi