Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Suriye muhalefetinden onurlu tavır

Suriye muhalefetinden onurlu tavır

Diktatör Esed’in hamiliğini yaparak Suriye’de çözümü engelleyen Rusya, despotçu Beşşar Esed’in gidici olduğunu anlayınca, kaybeden tarafta kalmamak ve Esed sonrasındaki Suriye’de söz hakkına sahip olma adına, muhaliflere zeytin dalı da denilebilecek tarzda bir davetiye çıkarttı.

Ancak; Rusya, hiç beklemediği ve tahmin etmediği bir restle karşılaştı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un “Suriyeli muhalif liderlerle görüşmeye hazırız” açıklamasına muhalefet kanadı red cevabı verdi.

Muhaliflerin Rusya ile görüşmeyi reddedilmesi gerçekten onurlu ve takdire şayan bir tavır olmuştur.

Halbuki; Rusya’nın hayali ve beklentisi ile planı çok farklıydı.
Rusya’nın hedefi, on bir hamleyle Esed ile Muhalefeti aynı masaya bir geciş dönemi için getirmek ve bu girişimle prestij kazanmaktı. İkinci hamle olarak Esed sonrası Muhalefetle hareket etme yolunda yeni ilişkiler kurmaktı.

Gelinen safhada Rusya, “bölgede bende varım ve Esed sonrasında da var olmaya devam edeceğim” mesajını taşıyan muhalefete davetinin kabul bulmaması karşısında, Moskova dünya milletler camiasında gülünç bir duruma düşerken, Esed sonrası Suriye’de de olmayacağının ilk sinyalini almış oldu.
Muhalefet cephesi, Moskova’nın görüşme teklifini reddetmesinin yanında; “Moskova, Suriye halkına ihanetini kabul ederek özür dilemeli. Ayrıca Muhalefet cephesini resmen tanıdığını ilan etmeli” şartlarını ileri sürdü.
Moskova; muhalefete gönderdiği davetinin reddedileceğini ve “özür dileyerek muhalefeti tanıma” şartları ile karşılaşacağını hiç hesaba katmamıştı. Bu gelişmeler gerçekten Moskova’da şok etkisi oldu.

Muhalefetin Moskova’ya bu düzeyde sert olmasının en önemli sebebi; Rusya’nın BM nezdinde ki veto hakkını kullanarak Suriye’de aranan çözümü engellemesinin yanında Rusya’nın, Beşşar Esed’e iktidarı bırakması yönündeki yapılan uluslararası çağrılara destek vermeyi halen reddetmesidir.

Yaşanan süreç nazarı dikkate alınacak olunursa Suriye muhalefeti Moskova’ya takındığı tavırda haklı olduğu anlaşılmaktadır.
Unutulmasın ki: Evrensel Hukukun temel ilkelerine göre “Suçlu kadar, suçun işlenmesini teşvik eden, destek olanlarda, aynı derecede suçludur”
Diktatör Beşşar Esed’e destek vererek Suriye’de yaşanan insanlık faciasına ve büyük yıkıma sebep olan ülkeler beynelmilel hukuka göre olduğu kadar hem tarih önünde hem de insanlığın vicdanında o suçun ortaklarıdır.

Bu ülkelerin başında İran, Rusya ve Çin gelmektedir.
22 aydır ölüm kalım mücadelesi veren Suriye halkının temsilcisi muhalefet cephesi Moskova’ya karşı takındığı bu tavrıyla sadece Rusya’ya değil, aynı zamanda Rusya örneğinden hareketle Çin ve İran’a da anlamlı bir mesaj göndermiş oldu. (Bilindiği gibi, Rusya ve Çin, Suriye rejiminin şiddet kullanmasını kınayan iki BM Güvenlik Konseyi kararını ve müdahale girişimini veto etmişti.)

 TÜRKİYE’NİN POLİTİKASI DEĞİŞMEYECEK

Suriye’de İç savaş ve diplomatik planda bu gelişmeler yaşanırken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Ulusal Koalisyon’unun lideri Muaz el Hatip’le birlikte Suriye sınırındaki Akçakale’ye giderek Süleymanşah Çadırkenti’nde kalan sığınmacıları ziyaret ederek mültecileri birlikte selamlamaları çok anlamlı olmuştur. Sahiplenmenin en güzel örneği olan bu ziyaret vesilesiyle yapılan konuşmalarda önemli mesajlar verdi.
Diktatör Beşşar Esed’in yer alacağı hiçbir formüle ve geçiş dönemi önerisine açık olmayacaklarını belirten Suriye Ulusal Koalisyon lideri Muaz el Hatip; konuşmasında “Bizim yolumuz ve hedefimiz belli. O hedefe ulaşana kadar mücadelemiz sürecektir” ifadeleri ile kararlılıklarını bir kere daha ortaya koydu.

Başbakan Erdoğan ise; “Biz eli kanlı rejim ve diktatörü ile değil Suriye halkıyla beraberiz. Suriye konusunda ki politikalarımızda asla bir değişiklik yok” şeklindeki açıklamalarıyla Türkiye’nin Suriye politikasında hiçbir değişiklik olmadığını açık bir dille ifade etmiş oldu.
Yazımın bu son kısmında şu gerçekleri de hatırlatmak isterim.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Muhalefet cephesini temsilen gelen heyeti karşılamaması bir siyasi nezaketsizlik olduğu kadar geleceği anlayamama, zamanın ruhunu okuyamama zaaflığıdır.

Hâlbuki Suriye, milli çıkarlarımız ve bölgedeki etkinliğimiz acısından milli bir politikamızdır. Suriye konusunda hükümetin yanında, muhalefetin de, milli bir duruş sergilenmesi, ülke içinde; milli birlik ve beraberliğimiz acısından olduğu kadar, dış dünyaya mesaj verilmesi bakımından da bir gerekliliktir.

Çünkü: demokrasilerde, milli politikalar hususunda iktidarlar kadar muhalefet cepheside sorumludur. Maalesef Ana muhalefet partisi CHP bu konuda Türkiye’nin ufkunu daraltan büyük bir yanlışın içindedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Mehmet Koçak Arşivi