Yener Dönmez

Yener Dönmez

Yapan belli!

Yapan belli!

 

Alternatif bir devletin temelini oluşturan şehir yapılanmasını (KCK) neredeyse tamamen kaybettikten ve kırsal alanda büyük kayıplar verdikten sonra PKK, burnu hayli sürtülmüş olarak görüşme masasına oturmuş durumda.
 
Operasyonlar bütün gücüyle sürerken, görüşme süreciyle konuyu kısa sürede daha az can kaybıyla bitirmek için Hükümet önemli bir riske girdi.
Görüşme süreci hayli iyi gidiyor. Lakin sürecin provokasyonlara açık olduğu herkesin malumuydu. Yeni bir Silvan ya da Habur gibi yanlış hesaplama her şeyi altüst edebilirdi.
 
İşte böyle bir provokasyon girişiminde, Türk Silahlı Kuvvetleri, görüşme sürecini ipten aldı.
 
Karataş Sınır Karakolu’na PKK’nın 100 kişiyle yaptığı saldırıdan söz ediyorum.
Saldırıda 1 şehide karşılık, 14 PKK’lı öldürüldü. Tersini düşünün. 14 şehit verseydik ne olurdu?
 
Görüşme sürecindeki umut filizleri daha tomurcuklanmadan sönüverirdi. Silvan’da her şeyi bitiren 13 şehitti.
 
Son dönemde operasyonlardaki başarısının yanında, TSK’nın saldırılara karşı da direncini geliştirmesinin sonucu bu. 100’ü aşkın PKK’lı, 14 kayıp vererek kaçmak durumunda kaldı.
 
İşte TSK’nın görüşme sürecini ipten aldığı an bu andır. Ordumuzdan beklenen de budur. Yalçın Akdoğan’ın belirttiği üzere, TSK-Jandarma-Emniyet üçlüsü son dönemde çok başarılı operasyonlar yapmaktadır.
 
PKK, bugüne dek sorunun çözümüne yönelik barış süreçlerini hep kırsalda yaptığı bu tip provokasyonlarla yok etti. 33 er olayına ve Silvan’a bakmak yeterli.
Lakin artık pabuç pahalı. Bu kez 100 kişiyle bir karakolu tamamen ele geçirip, içindekilerin tamamını öldürme üzerine kurulu plan bozguna uğradı. Barış sürecini kırsal operasyonla yok edemeyeceklerini anlayan PKK’nın sahipleri taktik değiştirmiş görünüyor.
 
Karataş’ta yapılamayan bu kez Paris’in kalbinde uygulamaya kondu.
Silvan gibi bir hadise, görüşme iplerini Türkiye’nin atmasına neden olurdu. PKK görüşme iplerini kendisi koparmak istemiyor. Çünkü bu, Kürt kamuoyunda büyük darbe alması sonucunu doğurur.
 
Kadınlara yönelik suikast ve sonra bunu Türkiye’nin üzerine atmak iyi bir taktik. Kadın konusunun bölgedeki hassasiyeti malum. Bu tip başka suikastlarla belli bir düşünce altyapısı oluşturup, görüşme sürecini bitirmenin yollarını arayacaktır PKK…
Daha doğrusu PKK’nın lider kadrosu. Çünkü lider kadro için asıl mesele başka bir ülkeye güven içinde gitmek değil. Asıl mesele “statü” sahibi olmak. Mevcut görüşme sürecinin gidişatı ise “statü”yü içermiyor.
 
Lider kadronun arkasındaki güçleri söylememe bile gerek yok zaten.
Bu süreçte tuzak, bu tip provokasyonlardan ibaret değil tabi.
 
İmralı’da Öcalan’la görüşen Ahmet Türk, bir tv’ye verdiği mülakatta, “silahları bırakın” çağrısına karşılık olarak, “İlk atılacak adım sivillerin serbest bırakılmasıdır. KCK tutuklularının 4. Yargı Paketinde serbest bırakılmasını önemsiyoruz. Öcalan da böyle düşünüyor” dedi.  
 
Öcalan’ın sözlerine bakılınca amacın KCK’lıların serbest bırakılması olduğunu açıkça görüyoruz. KCK’lıların bırakılması demek, bölgenin yeniden baskı altına alınması, sokak çatışmaları, şehirlerin alev alev yanması demek.
 
Önümüzdeki seçim süreçlerine dair sonuçlarını düşündüğümüzde, bunun AK Parti’ye kurulmuş büyük bir tuzak olduğunu anlayabiliriz.
 
Karataş ve Paris’te kurulandan daha büyük.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Yener Dönmez Arşivi