Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

“Mutluluğun 8 kuralı”

“Mutluluğun 8 kuralı”

Hepimizin peşinde olduğu şey, acılardan kurtulup huzurlu ve mutlu bir hayat sürmektir. Ne var ki, bunun sırrı kimine göre para-pul, mal-mülk, çoluk-çocuk sahibi olmaktan, kimine göre bekâr kalmaktan, kimine göre ise güzel bir eş seçmekten, kimine göre de şan ve şöhretten geçer.

İlim adamları ise, mutlu olmanın anahtarını 8 başlıkta topladı. İngiliz Daily Mail gazetesi Amerika’daki Virginia, Yale ve Harvard Üniversitesi psikologlarına yeni yılda mutlu olmanın sırrını sordu. Meşhur uzman psikologlara göre, mutluluğun sırrını bol para ya da yüksek kariyerde aramak büyük hata.
Onlara göre mutluluk şu sekiz maddede:
* Kendinizi çıkmazda mı hissediyorsunuz? İşi gücü bırakın, 10 dakikayı kendinize ayırın. Sahip olduklarınıza şükredin.
* Basit yaşayın. Gözünüz yükseklerde olmasın. Günde en az 1 saat hiçbir şey almayın, cebinizi kapatın.
* Çok alış veriş yapmayın. Kendinize “Buna gerçekten ihtiyacım var mı?” diye sorun.
* Spor yapın. Yürüyüşe çıkın. Terleyin. Bulmaca çözün, bir hobi bulun ya da yeni bir dil öğrenin.
* Kendinize gerçekçi hedefler koyun; meselâ, gelecek ay 4 kilo vereceğim, bir dil öğreneceğim gibi...
* Ya evinizi işinizin yakınına taşıyın ya da evinizin yakınında bir iş bulun.
* Bayramlarda ya da özel günlerde ailenizin ve arkadaşlarınızın yanında olun. Bu mümkün değilse mutlaka arayın. (İngiliz Daily Mail / 6 Ocak 2008.)
Ne dersiniz, bu maddelere pek yabancı değil inandığı gibi yaşamaya çalışan mü’min.
Şimdi bu maddeleri bir daha gözünüzün önüne getirin ve kıyaslayın:
- Günlük işler, problemler içinde boğulma derecesine gelen insan; abdest alıp; bedenini rahatlatıp; Allahüekber, diyerek dünya işlerini arkaya atıp, en az 10 dakika “ruh, akıl ve kalbini” dinlendirmez mi? Namaz en büyük şükür, en kapsamlı teşekkür değil mi? Ve tesbihatla birlikte duâya açılmaz mı elleri, duyguları…
-Mü’min israf, gösteriş, şatafat ve riyadan uzak bir hayat yaşamaz mı? Alabildiğine sade bir hayat!
-İnanan insan boş duramaz. Ya çalışır, ya tefekkür eder, ya birisinin imdadına, yardımına, ziyaretine gider. Hareketin bereket olduğuna inanır çünkü…
-Sıla-i rahim, akrabalarını ziyaret, onların duâlarını almak, enerji alış verişini sağlamak vs.
Ama gerçek mutluluk ve huzur, yani, bütün bunların özeti, yaratılış gayesine göre yaşamaktır. “İnsanları ve cinleri, Bana imân ve ibâdet etsinler diye yarattım.” (İsra, 44.)
Her uzvun ve duygunun bir gıdası vardır. Kalbin gıdası: “Haberiniz olsun ki, kalbler ancak Allah’ın zikriyle huzura kavuşur” (Kur’ân, Ra’d, 28)
Taklidî imana sahip olan, en basit olaylar karşısında titrer; kimi zaman yeryüzü ona dar gelir. O takdirde de hiç şüphesiz, peşinde koşulan huzur ve mutluluk, gerçek zevk/lezzet bulunamaz.
Aile saadeti de, iman esaslarını ve İslâm şartlarını özümseyip uygulamakla mümkündür.
Taklidî imanla yetinen, şüphe ve vesveselerin anaforunda yuvarlanır. Her meselede ikilem içine girer. Akıl, kalp, vicdan gibi duygular tatmin olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Ali Ferşadoğlu Arşivi