Ersoy Dede

Ersoy Dede

Kılıçdaroğlu’nun torpil ile imtihanı

Kılıçdaroğlu’nun torpil ile imtihanı

 

İletişim uzmanı Doç.Dr.Nuran Yıldız’ın; “Kılıçdaroğlu’nun Bekçi kardeşi” analizini dünkü gazetenizde okudunuz.. Kötü bir iletişim çalışması olarak görüyor onu Nuran Hanım. Ve tereddüte mahal bırakmaksızın da, haberin “imalat” olduğunu iddia ediyor. Bu haber imalatlarıyla ilgili olarak aklınıza sakın, olmayan bir kişinin varmış gibi gösterilmesi ya da olmayan bir durumun olmuşcasına işlenmesi gelmesin. Sadece olan bazı hadiselerin, duruma göre eğilip bükülmesi diyelim.. Bazen elbette ortada hiçbir şey yokken de bazı  imalatlar yapılabilir. Ama örneğin “Kılıçdaroğlu’nun Bekçi Kardeşi” meselesinde eğer böyle olsaydı, o fena dert açardı başına..
 
 
TORPİL YOK
 
Haber biliyorsunuz, Kılıçdaroğlu’nun kardeşi olduğu halde inşaatta bekçilik yapan adamın hikayesiydi.. Hasan Karakaya o hikayeyi, daha yazıldığı gün meraklılarının yüzüne şu satırlarla vurmuştu; “…..Kılıçdaroğlu, SSK’ya; kendisinin eski soyadı olan Karabulut ailesinden onlarca kişiyi yerleştirdi... Cemal Karabulut, Düzgün Karabulut, Ramazan Karabulut ve diğer 31 Karabulut!.. Kılıçdaroğlu, annesinin kızlık soyadı olan Gündüz’lerden de 26’sını SSK’ya yerleştirmiş. Bir de Düzgün’ler var... Eşinin kızlık soyadı olan Düzgün’lerden de 13 kişiyi SSK’nın çeşitli kadrolarına almış... 
Karabulut, Gündüz ve Düzgün soyadlı 100’den fazla akrabasını SSK’ya yerleştiren Kılıçdaroğlu; henüz ilköğretimde okuyan 13-14 yaşındaki oğlu Kerem’i sigortalı yaptırmış, kızı Zeynep de Vakıfbank’ta sınavsız işe başlamıştı... Aynı Kılıçdaroğlu’nun 2 aylık torunu da “1 günlük çalışma” ile sigortalı yapılmıştı…” Şimdi Kılıçdaroğlu’nun bu sicili masada.. Daha SSK’daki etnik ya da dini kadrolaşmalara falan hiç girmiyorum. Bilmiyorum çünkü. Veri yok elimde. İddialar ise muhtelif.. Böyle bir ortamda, “abisi bile bekçilik yapıyor” falan türü halkla ilişkiler çalışmalarının işe yaramasını beklemiyorlardı herhalde.. Bu bir halkla ilişkiler çalışmasıydı.. Kötü bir halkla ilişkiler çalışmasıydı.. Nitekim de tutmadı.. Çünkü bir parça bu reklam ve halkla ilişkiler, marka yönetimi, imaj meselelerine çalışanlar bilirler ki, üzerine çalışacağınız markanın altındaki üründe bir numara yoksa, ne yaparsanız yapın nafile.. Kafanıza sürdüğünüzde saçlarınızı dökeceğini bildiğiniz bir şampuanın markasını istediğiniz kadar parlatın.. O şampuan kafaya döküldüğünde görürsünüz ne olacağını..
 
TORPİL OLMALI MI, OLMAMALI MI?
 
Dün Nuran Yıldız’ın, “Bekçi Celal haberi imalat haberdir” analizini okurken, aklıma işte bu tutarsızlıklar geldi.. Bir yanda “Kardeşim bekçidir, hiç torpil yapmam” derken bir yandan SSK döneminde torpille işe alınmış adamlar, sigortalı yapılmış çocuklar-torunlar falan derken, en büyük tutarsızlığın, fikren Bekçi Kardeş’e sahip çıkmamakta olduğunu fark ettim.. Zira Kılıçdaroğlu, kategorik olarak, büyük adamların ailelerine sahip çıkmaları gerektiği fikrini savunuyordu.. Bunu da Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ablası Miyase Demirtaş’a destek olmayışını öne sürerek göstermişti.. Hatırlar mısınız bilmem..  Sn.Şimşek’in gözleri görmeyen ve eşi yıllarca yatalak olarak yaşayan ablası Miyase Demirtaş’ın devletten aldığı 200 lirayla geçinmeye çalışan ve yeşil kartlı olduğu belirlenmişti. O dönem CHP Grupbaşkanvekili olan Kılıçdaroğlu’nun, bu durum çok zoruna gitmişti.. “…2005’te Bakan’ın kardeşi yeşil kart almış. Bunu yakıştıramadım. Ablası yoksul olabilir. Ama bu yoksulluğu gidermek, Maliye Bakanı’nın kendi elinde olmalıydı, kendisi destek vermeliydi ve yeşil kart kullanmasının önüne geçmeliydi. O yeşil kartı Maliye Bakanının ablası değil de bir başka kimsesiz yurttaşımız kullanabilirdi….” Şimdi acaba, Sayın Maliye Bakanı’ndan torpil yapması mı isteniyordu Kılıçdaroğlu tarafından yoksa kardeşi Bekçi Celal’e destek mi olmuyordu CHP Genel Başkanı?!. Yazının sonunda, yine Hasan Karakaya’nın aynı yazıda verdiği İspanyol atasözünü hatırlatma yarar var; “Kötü kumaştan, hiçbir zaman iyi bir palto çıkmaz” Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi