Yener Dönmez

Yener Dönmez

Hem DHKP-C’li hem de Ulusalcı nasıl olunur?

Hem DHKP-C’li hem de Ulusalcı nasıl olunur?

Yeni yıla iyi başladık diyebilmek için önemli işaretler var.
 

2013’ün ilk ayında Danıştay’ın verdiği son başörtüsü kararı, belki de yılın olayı olarak Türk Hukuk Tarihi’ne geçecektir.
 
Memur-Sen’in kamuda kılık kıyafet serbestliği için başlattığı, “Özgürlük İçin 10 Milyon İmza Kampanyası” bu minval üzere dominant etkisi yaptı.
 
Önceki gün görüştüğümüz Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, kampanyaya gösterilen ilgiden hayli memnun vaziyette; “Bu gidişle 10 milyonu aşarız” dedi.
Kampanyaya büyük emeği geçen Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Ahmet Özer ise Haber Müdürümüz Fatih Akkaya’ya katılımın rekor düzeyde olduğunu ve sendika genel merkezinde klasörlerde toplanacak imza formlarının Başbakanlığa ancak kamyonlarla taşınabileceğini söylemiş…
 
Başbakan Erdoğan’ın da geçen hafta Gaziantep’te bu konuya ilişkin yaptığı şu açıklama çok önemli:
 
“Kimse benim bu ülkede başörtülü kardeşimin başörtüsüyle uğraşmasın. Bu iş bu ülkenin gündeminden düşsün, yazıp çizene de söylüyorum, siyasetçisine de söylüyorum. Benim başörtülü kardeşlerimle konuştuğu zaman ana muhalefet partisi bakıyorsun diyor ki; ‘ne demek, bizim sizin inancınıza saygımız var, ne demek üniversiteye girememek’ falan. Ondan sonra Anayasa Mahkemesi’ne alıp götürüyorsun. Bu ne biçim samimiyet, dürüstlük, bunlar akşam başka, sabah başka. Ama bu oyunlar da bozuluyor, az kaldı, işte görüyorsunuz artık yavaş yavaş adımlar atılıyor. Sabır!.. Kim sabrederse zafer onundur. Sabırla beraber de bu zafere ulaştık, ulaşıyoruz.”
 
Evet Erdoğan, CHP’nin samimiyetsizliğine bu şekilde dikkat çekip sabırla zafere ulaşılacağını belirtiyor.
 
***
 
CHP ve başörtüsü demişken, önceki gün Ankara Büromuzda BBP lideri Mustafa Destici’yi ağırladık.
 
Destici ile beraberindeki Genel Sekreter Üzeyir Tunç, Genel Başkan Yardımcısı İlker Kayalıoğlu ve MKYK Üyesi Ünsal Karabulut’la ayrıntılarını haber sütunlarımızda yansıttığımız keyifli bir birlikteliğimiz oldu.
 
Destici’nin de gündeminde DHKP-C operasyonlarına karşı çıkan Kılıçdaroğlu’nun terör konusundaki çelişkileri vardı.
 
CHP Genel Başkanı’nın DHKP-C çıkışına tepki gösteren Destici, bu durumu şöyle özetledi:
 
“CHP’nin içinde çok farklı gruplar var. Mesela bir Sezgin Tanrıkulu da var, Birgül Ayman Güler de var, Emine Ülker Tarhan da var, Hüseyin Aygün de var. Kılıçdaroğlu, bütün bu grupları CHP içerisinde tutmaya, onların savunucusu olmaya gayret ediyor. İnsan hem ulusalcı, DHKP-C’li, hem demokrat nasıl olacak? DHKP-C’nin bir terör örgütü olduğu net. Gerçekleştirdiği eylemler var. Onlarca eylem yapıp güvenlik görevlilerini şehit etmişler. Şimdi bütün bunları bilebile bir ana muhalefet partisi liderinin bunlara sahip çıkması anlaşılır bir durum değil.”
 
Sohbetimizde medya içerisinde birbirine karşıtmış gibi gözüken yapıların dindar kesime karşı güç birliği yaptığına da işaret eden Destici, şunları söyledi: “Bir yayın organı ulusalcı görüntüyle Ergenekon’a, Balyoz’a sahip çıkıp laiklik vurgusu yaparken, diğeri KCK operasyonlarına karşı çıkıyor. Ergenekon davasına baktığımız zaman orada da aynı çelişkiyi görürüz. İçerisinde ulusalcısı da var, daha önce laiklik vurgusu yapmış isimler de var, PKK’yla ilişki içerisinde olmuş kimseler de var. Çok farklı grupları bunların içerisinde bulabilirsiniz. Kendi iktidarlarını devam ettirmek için bu birlikteliği kurmuşlar. Karşı oldukları ortak bir düşman var. O da Türkiye’nin milliyetçi-maneviyatçı insanlarıdır. Yıllardır mütedeyyin kesime uyguladıkları baskıyı devam ettirmek istiyorlar. Anadolu’da şu anda büyük bir uyanış var. Bunu bir türlü hazmedemiyorlar.”
 
Belki de bu hazmedemeyişe en güzel örnek şu açıklamadır:
 
“Avukatların dini sembollerle duruşmalara girip yargısal faaliyetlere katılmaları yargının diğer kurucu unsuru olan hakim ve savcıların dini semboller kullanarak yargılama yapmalarının önünün açılması anlamına gelir. Bu şekil sorunu değil apaçık rejim sorunudur. Dini sembollerle yargılama yapan hakimlerin kürsülere yerleştiği bir devlette tek hukukluluktan söz edilemez, tarikat hukukları egemen olur.”
Meşhur bir CHP’linin oğlu olan Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, Danıştay’ın kararını böyle değerlendiriyor.
 
Ne diyelim Üstad Kısakürek’in ifadesiyle, “Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.”
 
¥
 
Gelelim revizyona…
 
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir görüşmemizde AK Parti kadrolarının zenginliğine işaret ederek, “Bu kadrolardan bir değil birkaç kabine çıkar” demişti.
Doğru söylüyor.
 
Bu bir bayrak yarışı…
 
Önümüzdeki yıl Türkiye çok kritik iki seçim yaşayacak.
 
Erdoğan bir taraftan en ince siyasi ölçümleri hesap ediyor, diğer taraftan ise öne çıkan vefalı yaklaşımını sürdürüyor.
 
Eski bakanlara halkımıza verdikleri hizmetten dolayı teşekkür etmek gerek.
Yeni göreve getirilen çiçeği burnundaki Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’e, Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı’ya, İçişleri Bakanı Muammer Güler’e ve Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’na ise başarılar diliyoruz.
 
Allah utandırmasın…
 
2013’e güzel başladık, güzel devam eder inşallah…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Yener Dönmez Arşivi