Hasan Aksay

Hasan Aksay

Özgürlük ve güvende adaletin rolü ve sorumluluğu

Özgürlük ve güvende adaletin rolü ve sorumluluğu

 

Adaletin kendine dönüşünde gelinen önemli merhale dolayısıyla Allah’a hamd, hizmeti geçen yargı mensupları, siyaset ve millete teşekkür borcumu ifa etmek ve bu başarının devamı için sorumluluğumuza bakmak istiyorum. Hadiseyi netleştirmek için, somut bir örnekle bakalım:
 
Milyonlarca Müslüman kıza, inancını yaşayarak okuma hakkı tanımayan başörtüsü yasağının, birçok ülkede vahşet haline gelen dayatmaları gösteriyor ki bu zulüm, milli sınırları aşan bir program ve örgüt işidir. Evrensel ve gizli bir yapıdır. Bunun anlamı, fikren ve maddeten İslam karşısında aciz kalanlar, insanlığın kurtuluşu olan bu iman kalesini fitneyle yıkmak istiyorlar. Kadını, güç yarışına sokup, yüce makamından indirerek İslam dışı hayata atmak, ailenin temeli olma makamından düşürüp, kadını korunmaya muhtaç hale getirmek istiyorlar. Kadın çökünce aile; aile çökünce toplum çöker. Böylece Müslüman’ın sosyal hayatı, ateistle bir olacak, değerlerini, yenilmezliğini kaybedecektir. Planın anlamı bu.
 
Silah teknolojisi, sermaye, medya ve evrensel örgütleri, geçen asırlarda inhisarına alan Batı, İslamofobiasını, dayatma, medya, örgüt ve çıkarına bağımlı kadrolarla yürütmektedir. Bu gücün rüzgarında yelkenlerini şişirip, az emekle çok yol almak, imkan ve makamlar elde etmek isteyenler için, Müslüman’a saldırı, fişleme gibi her türlü zulmün, İslam düşmanı merkezlere en önemli tavsiye mektubu olduğu tatbikatıyla ortadadır. Basit bir provokatör olan Selman Rüştü, Kraliçe tarafından Gladyatörlük kuşanmış; Sakine Cansız Fransa sarayının, doğrudan Başkanla müzakereye oturan üst düzey elemanı olmuştur. Bu tür ödüllerle, ucuz adamlar, İslam’a saldırarak imkan, makam ve yetki yağmalamakta sıraya giriyorlardı.
 
Bu tür yağmacılardan kurtulabilmenin en önemli imkanı adalettir. Vahşet kolay. Her canavar, avını parçalar. İyilik zor. İnsan olmak, insanlığı yaşatmak, hepsinden zor. Adalet, insanlığı yaşatan temel değerlerden biridir. Bir nimet ne kadar büyükse, bedeli de o kadar fazladır. Adaletin, adalet olabilmesi için çok şart gerekir. “Milletler layık oldukları idareye kavuşurlar.” Millet, liyakat seviyesini yükseltecek. Sosyal hayatına, siyasetine, ekonomisine, adaletine, medyasına sahip olacak. Bunun için ehil, çalışkan, ahlakı mücessem evlatlar yetiştirecek.
 
Allah’a hamd olsun, yönümüz o günlere döndü. Şartlar oluştu, oluşuyor. Geçen asırda, Müslüman’a zulümle, makam, imkan ve servet kazananlar, bu ucuzculuk yolunda birçok gafili peşlerinden sürüklediler. Bu kirli akıntıya set olması gereken adalet, siyaset, sermaye ve medya da bu sele kapıldı. Adalet, zulmü ayakta alkışladı. Sonra, okul birincisi kızlara okuma hakkı tanınmadı. Kalkınma zorundaki ülkede, meslek okullarının önü, “Kat sayı” safsatasıyla tıkandı. Yüksek Yargı Danıştay, “Kat sayı adaletsizliği kalkarsa benim kızım imtihan kazanamaz” diyen, adaletten, “Adaletsizlik” talep edilir hale getirildi.
 
 Şimdi yargının, “Ben var oldukça adaletsizliğe geçit vermem” diyen tabii sesini duymak bahtiyarlıktır. Umarız adaletin bu sesi çok daha gürleşir, duymayan kimse kalmaz. Böylece, “Benim oyum çobanınki ile bir mi olacak?” türü hastalıklar da adaletle şifa bulur.
 
Güzel şeyler oluyor. Öğretmen koltuğuna oturmuş, irfan yoksulu kendini bilmez, öğrenci kızların fotoğrafını çekip tehdit ediyordu. Adalet, haddini öğretti. Avukata, avukatlık belgesini vermeyen İstanbul Barosu, bu zulümleriyle kendini Fransa Mason Locası kadar etkin ve güçlü görmeye, efelenmeye başlamıştı. Bu pervasızlık onu, yargıya da meydan okumaya götürdü. “Balyoz Planı” davasına bakan Ağır Ceza Mahkemesi duruşmasına on avukatla giren Baro Başkanı, izinsiz açıklamalarla mahkemeyi protesto etmeye kalkıştı. Silivri Başsavcılığı görüntü kayıtlarını da inceleyerek iddianame hazırladı. Yani, gücü yeten yetene faslı bitiyor. Dikkat Millet var! Devlet var! Adalet var!..
 
Kendini kanunlar üstü görenler hakkında dava açılması, taklitçilerini kurtarmanın en önemli imkanıdır. Ümit ederiz, başörtülü avukat için tutanak tutarak, “Bu tutanağı Baro’na göndereceğim” diye tehdit eden Üsküdar yargıcına da, “Baro, hakimin, zabıtla şikayette bulunacağı bir makam” olmadığı, adaletle anlatılır. Herkesin, adaletle yerini bilmesinde sorumluluk millet ve adalettedir. Adaletin en etkin öğretimi, kendini adalet üstü zannedenlerin tehdidini önleyerek doğurduğu ibretlerle sağlanır.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi