Ersoy Dede

Ersoy Dede

Sövdüğün değerlerden beslenmek

Sövdüğün değerlerden beslenmek

Fazıl Say ceza aldı, cezası ertelendi biliyorsunuz.. Duruşunu iyi biliyoruz artık Fazıl Say’ın.. Laflarını, twit’lerini… Bir tek nesini bilmiyoruz bu adamın?.. Ben söyleyeyim.. İşini.. “Piyanist Fazıl Say” deniyor ya.. Çok güzel. Kaçımız için bir karşılığı var bu tanımın? Kaçımız bir piyaniste hayranlık besliyoruz. Dinlemeden duramadığımız piyanistler kimler mesela?.. Daha sıkıcı soruyu sorayım, “hiç hayatınızda Fazıl Say dinlediniz mi?” Cevabı biliyorum.. Dolayısıyla bizim için normal şartlar altında zaten var olmayan bir adam Fazıl Say.. Var olmayan bir adam-“dı”, ama artık hem bizim için var hem de Müslümanların tahammülsüzlüğüne referans olarak var.. Laflarıyla da zararı bize oluyordu lafları yargılandı, yargı kararı eleştirisiyle de yine zararı bize.. Adam durup dururken kahraman oldu anlayacağınız..  

DEDE EFENDİ, ITRİ VE FAZIL

Peki bilmediğimiz o Fazıl Say müziğinde, dünyanın önünde saygıyla eğildiği müzikle ilgili kısa bir not vereyim mi size? Bach, Mozart gibi bestekarların eserlerini yorumlayan binlerce piyanist var.. Onlar kadar güzel piyano çalıyor olmanız, sizi öne çıkarmaz.. Daha güzel de nasıl çalacaksınız?.. Eser belli, notası belli, melodisi belli.. Onlardan daha güzel beste de yapmadığınıza göre, sizi öne çıkaran başka bir özelliğiniz olmalı.. Hemen arz edeyim.. O özelliği de Fazıl Say’ın, mahkeme kararıyla aşağıladığı ortaya çıkmış olan İslam kültürü.. Zira “Bach lezzeti alıyorum” dediği Itri ile çıktı dünyadaki klasik müzik severlerin karşısına.. Dede Efendi ile çıktı.. Anadolu Mevlevihanelerinden çıkmış klasik müziği yorumlayarak söz ettirdi adından.. Sadece klasik müzik değil, Aşık Veysel gibi ozanlardan da beslendi Fazıl Say, ismini altın harflerle yazdırıncaya kadar..  Sövdüğünüz değerler bazen lazım da olabiliyor anlayacağınız..

CİHAN ÜNAL GİTTİ

Fazıl Say’ın gümbürtüsünden fazla duyulmadı.. Bu arada Cihan Ünal da terk-i diyar eyledi.. Üstelik bize söverek gitti.. “Magandalar ülkesi oldu Türkiye. Artık durmayacağım buralarda” diyerek gitti.. Nereye gitti peki? Kıbrıs’a.. Zaten Kıbrıs’ta yaşıyordu aslında. Aramızda kalsın. Kimsenin bilmediğini zannediyor herhalde.. Diksiyon kursları,  tv projeleri için gelip-gidiyordu. Yolu açık olsun.. Çok güzel bir ses tonu vardı. O sesini bize sövmek için kullanmayı tercih etti.. Hem de bizden kazandığı paralarda kurduğu yeni cennetinde.. Kazandığı her kuruş para sonuna kadar helal olsun.. Ama böyle bir yeni hayat kuracak birikimi yaptığınız bir memlekete de toptan sövmeseniz, iyi olacaktı.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi