Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

23 Nisan bu sene de Kutlu Doğum’a rastlamadı!

23 Nisan bu sene de Kutlu Doğum’a rastlamadı!

23 Nisan heyecanı bu sene neden bu kadar gecikti?

Oysa 1920’nin 23 Nisan’ı muazzam bir heyecanın başlangıcı idi…
Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya gelir gelmez yayınlatmaya başladığı Hakimiyet-i Milliye gazetesi, 23 Nisan’ın heyecanını bütün ayrıntılarıyla anlatıyor:
“O gün yüce milletvekilleri ile beraber küçük büyük bütün hükümet memurları, memleketin eşrafı, Hacı Bayram Veli Camii Şerifi’nde toplanmaya acele ederek ve cuma namazının büyük bir cemaatle edasından sonra, önde Lihye-i Saadet (Hz. Peygamber’in sakalı) ve Sancak-ı Şerif’i taşıyan âlimler ve şeyhler heyeti tekbir ve tehliller ile müminlere ruhanî feyzler saçtıkları hâlde, alay ile Büyük Millet Meclisi dairesine varılmıştır.”
“Yüce Meclis’in kapısında beliğ bir dua ile kurbanlar kesilmesinden sonra herkes içeriye girmiş ve Lihye-i Saadet ile Sancak-ı Şerif büyük bir saygı gösterisiyle başkanlık kürsüsünün üstüne konularak, zaten Cami Şerif’de başlamış olan Kur’an hatmi ile Buhari-i Şerif okunmasının son kısımları uğur getirmesi için orada tamamlanmış, hâl ve zamanın gereğine uygun bir duadan sonra en yaşlı üye olan Sinop mebusu Şerif Bey’in başkanlık kürsüsüne çıkmasıyla Büyük Millet Mecisi açılmıştır…”
İşte gerçek 23 Nisan!
Fakat bu 23 Nisan gerçeğini içinizde duyan, bilen var mı? 90 yıldır çocuklarımıza anlatılan 23 Nisan’la bu 23 Nisan arasındaki 99 farkı kim sayabilir?
Elbette bunu küçücük çocuklarımızdan beklememeliyiz. Onlara modern hurafeler aşılayacağımıza, 23 Nisan’ın hakikatini anlatmalıyız. (Umulur ki Nabi Hoca’nın bakanlığı döneminde bu yapılmaya başlanır.)
23 Nisan görüldüğü gibi “tamamen dinî bir açılış”dı.
Sonra din karşıtı bir bayrama dönüştürüldü! Hakimiyet-i Milliye bayramı “Çocuk bayramı”na çevrildi. Çocukları devrime kazanmak için de bol bol istismar edildi.
Son yıllarda Kutlu Doğum haftaları kutlanıyor. Ne zaman başladı ben de hatırlamıyorum. Malûm, Efendimizin doğumu, “mevlid kandili” olarak hicri takvime göre geleneğe uygun şekilde hatırlanmaya devam ediliyor. Süleyman Çelebi’nin selaset şaheseri Mevlid’i bu vesileyle bir daha okunuyor, Peygamber sevgimiz tekraren tescil ediliyor.
Nasıl olduysa, kim akıl ettiyse “ay takvimine göre değil, güneş takvimine göre de Hz. Peygamber’in doğumunu kutlayalım” denilmiş olmalı.
Peygamber Efendimizin doğumu güneş takvimine göre, 20 Nisan’a rastlıyormuş.
Rastlıyormuş diyorum ama, 17 Haziran’ı Peygamberimizin doğum günü olarak kabul edenler de var. Başta meşhur âlim Muhammed Hamidullah…
Tercih 20 Nisan olarak yapılmış. Gelenekli mevlid kutlamasının yanında bu modern kutlama nasıl değerlendirilebilir?
Muhabbet zaman tanımaz! Hicri takvime göre kutla, miladi takvime göre kutla… Maksat âlemlere rahmet olan o Hayrülbeşer’i anmak.
Biz de öyle yapıyoruz. Fakat elin oğlu ne yaptı bir aralar?
“Kutlu Doğum 23 Nisan’la çakışıyor, bizim çocuk bayramımız güme gidiyor!”
28 Şubat mantığı ile böyle buyurulmuştu. Bunun üzerine Diyanet kutlama haftasına ayar vermişti.
Oysa, 23 Nisan gerçek muhtevası ile hatırlansa idi, Kutlu Doğum’la birleşirdi. Hiçbir çatışma olmaz, aksine daha kaynaşmaya vesile olurdu.
23 Nisan gerçek kimliğine kavuşursa, Kutlu Doğum 23 Nisan’ı içine alacak şekilde kutlanabilir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi