Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Muhalefetin hazmedemediği başarılar

Muhalefetin hazmedemediği başarılar

Türkiye’de, ana ve yavru muhalefet ile meclis dışında kalmış muhalefetin vazgeçemediği bir alışkanlık var. AK Parti Hükümetinin başarılarına bahane bulmak, doğruları ve başarıları kabullenememek, ya da Anadolu’da “Şeyhinin hatasında keramet aramak” alışkanlığı...

Bu öyle bir bağnazlık ki; bazen gözlerinin önünde gerçekleşen doğruları gördükleri halde kabullenemiyorlar. Tıpkı ülkede yaşanan siyasi ve ekonomik değişimi kabullenememe gibi…
Siyasi alanda devrim niteliğinde reformlar gerçekleştirilip demokratikleşme önündeki engeller bir bir kaldırılırken, özgürlük alanları genişletilmiştir. Ekonomik alanda ise yapılan düzenlemelerle kanımızı emen “enflasyon canavarı” dizginlenmiş ve IMF (Uluslararası Para Fonu) bu ülkenin gündeminden çıkartılmıştır.  
Bir insan istediği kadar bakımlı olmaya dikkat etsin, eğer karnında solucanlar varsa o kişinin yüzüne kan gelmez sürekli halsiz olur. Çünkü o solucanlar onu içinden sömürüp onun kanından beslendiği için kişiyi halsiz bırakırlar. Siyasi istikrarsızlıktan beslenen Enflasyon ve IMF de bizi içimizden sömüren, kanımızı emen solucanlardı. Hastalar hastanelerde rehin kalıyor; yeni doğan bebek bile, borçlu doğuyor ve hayatını borçlu olarak idame etmeye mahkûm ediliyordu.
1944 yılında ABD’nin New Hampshire eyaletinin Bretton Woods kasabasında kurulan IMF ile 1961 yılında başlayan ilişkimizde, 19 defa stand-by anlaşması yapıldı.
Bu stand-by anlaşmaları ile IMF’ ye adeta teslim olduk. Her iktidar IMF’nin emirleri doğrultusunda hareket etmek zorunda kaldı. Para politikamızı ve siyasi gündemimizi bile IMF belirledi. IMF yetkilileri Türkiye’ye gelişlerinde bir devlet adamı düzeyinde özel karşılamalar yapıldı.
O dönemlerde daha yeni konuşmaya başlayan çocuklar bile IMF başkanının adını bilirdi.
Bilhassa; Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli üçlüsünden oluşan Üçlü koalisyon döneminde 2001 krizi olarak tarihe geçen o karanlık dönemde “Acı reçeteler” ve “kemer sıkma politikaları” hükümetin beceriksizliği yanında IMF’nin eseriydi.
Bu süreçte IMF’ye olan borcu borçla kapattık ve faiz üstüne faiz ödedik.  Kısacası IMF; bizi tuzağına düşürmüş faiz sistemiyle insafsızca sömürürken diğer yandan da denetleyen ve yönlendiren bir güç olarak sırtımızda belimizi büken bir yüktü.
Nihayet IMF’ye olan borcumuzun son borç taksitimiz ödendi ve ülkemiz çok şükür IMF pençesinden kurtuldu.
Milletçe mutluyuz, sevinçliyiz ve gelecek adına çok daha ümitliyiz. Türkiye artık borç alan ülke durumunda kurtarıldı ve borç veren ülke konumuna geldi. Artık siyasi alanda da etkin olmaya başladık ve ekonomik olarak da daha özgürüz.
 
“BİZ BİTERİZ” KORKUSU

Türkiye 2001’de tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşamışken, geçen hafta IMF’ye tüm borcunu bitirdi. Küresel krize rağmen ortalama yüzde 5’lik bir büyüme trendi yakaladı. G-20’de yer aldı. İçerde Kürt meselesi ve derin devlet gibi mayınlı alanları temizlemeye başladı. Dünya başkentlerinde artık Türkiye, hasta adam olarak anılmıyor. Dünya siyasetinde etkili ve bölgesinde sözü gecen bir ülke olarak Türkiye güvenilen ve de saygı duyulan bir ülke. Geçen hafta Başbakan Erdoğan’ın Beyaz Saray’da gördüğü son derece yüksek itibar da bu gelişmeleri teyit ediyor.
Bunlar gerçekten büyük bir devrimdir.
Bu başarı hamlelerini hazmedemeyen, içine sindiremeyen siyasi muhalefet, AK Parti iktidarına alternatif projeler üretmekten acizdir.
Türkiye’deki ekonomik ve siyasi büyük değişimi ve bu değişimin mimarı Başbakan Erdoğan, dünya başkentlerinde takdir edilirken; bizim muhalefet hala bahaneler üretmeye çalışıyor.  
Dış politikada yavru muhalefet yok, Ana muhalefet ise kelimenin tam anlamıyla çuvalladı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, gecen hafta gittiği Brüksel’de siyasi bir skandala sebep oldu. Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda ile planlanan görüşmesi gerçekleşmedi.  
Çünkü; AP Sosyalist Grup Başkanı, CHP liderinin Erdoğan’ı Esad’a benzetmesine tepki gösterdi; görüşme iptal oldu.
İşin özü şu; AK Parti, haklı gururunu yaşarken muhalefet cephesi; “Enflasyonu dizginledi, IMF’yi kovdu. Şimdi terörü de bitirirse, bizim halimiz ne olur? İşte o zaman bizi de bitirecek” korkusu yaşıyor.
Korkunun ecele faydası yok. Yanlışta olanlar bitecek bu ülkeyi sözde değil, gerçekte sevenler ve o aşkla hizmetinde bulunanlar var olmaya devam edecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Koçak Arşivi