Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Her şeye rağmen; değişim ve yeniden yapılanma devam ediyor

Her şeye rağmen; değişim ve yeniden yapılanma devam ediyor

Darbe hukukunun dayanağı kabul edilen Türk Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi nihayet değiştiriliyor.

Ancak; bu ve benzeri değişiklikler de yetmez.
Çünkü biz; ülke olarak 35. maddeye dayanılarak gerçekleştirilen 12 Eylül ihtilâlinin  bir ürünü olan  darbe anayasasından hâlâ kurtulamamanın ayıbını yaşıyoruz.  
“Ordu sorgulanmaz ve yargılanmaz” anlayışının kaynağı olan 35. madde üzerinden tekrarlanan darbeler, muhtıralar ve sonrasında kurulan cuntacı hükümetlerin dayattığı anayasalarla moral değerlerimiz bozulmuş, enerjimiz boşa harcanmıştır. Darbelerin yaşattığı mağduriyetler sadece siyasi alanda olmadı. Ekonomi ile dünya milletler camiasında itibarımız ağır darbeler almıştı. Kısacası; sosyal hayatımızın her alanında ve ülkemizin kalkınıp güçlenmesine mani olunmuştur.  
Şimdi şartlar değişti ve millet olarak her konuda yeni ve farklı bir noktadayız. Küçük bir azınlık olan “elit jakoben” çetelerin Türkiye’sinden, demokratik cumhuriyete”, yani “Yeni Türkiye”ye dönüşüm ve değişim ile yeniden yapılanma her şeye rağmen devam ediyor, edecek.
Gecikmiş olunmakla birlikte Türk Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesini değiştirmek üzere kanun tasarısı hazırlanıp Meclis’e sunulması demokratikleşme yolunda çok önemli bir adımdır. Hukukun üstünlüğünü kabul eden devletler sistemlerinde olmayan bu kanun maddesi, bizimde gündemimizde olmalı.
Sadece darbeler değil, bu madde üzerinde devlet kurumları içinde hukuk dışı yapılanmalarla küçük bir azınlık olan elit jakobenlerin kurduğu hukuk dışı çeteler korunmuş ve kollanmıştır. Usulen ve şeklen seçimle işbaşına gelen hükümetler ülkeyi yönetenler olarak kabul edilse ve görünse de gerçekte ülke o gizli hukuk dışı yapının kadroları tarafından yönetilip yönlendirilmiştir.
AK Parti iktidarıyla gerçekleştirilen referandumlarla başlatılan reformlar sonucu bu gizli gücün yani o, hukuk dışı yapının yerine demokratik hukuk normlarına uygun bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesindeki bu değişiklik, bu değişim ve dönüşümün bir parçasıdır.
Aslında bu maddesinin değişimi hem darbeleri önlemiş olacak hem de “Her devletin bir ordusu var. Türkiye’de ordunun bir devleti var” algısı ve suçlamasından şanlı ordumuz ve şerefli mensupları böylece kurtulmuş olacaklar.
Bu değişikliğe paralel olarak orduyu öne çıkaran “Güçlü ordu güçlü millet” yerine “Güçlü millet güçlü ordu” olarak değişmelidir. Çünkü her ordu gücünü milletinden alır.
Kısacası: 35. maddenin değişmesiyle birlikte TSK, resmi ideolojinin karargâhı olmaktan kurtarılıp “Türk milletinin ve devletin ordusu” gerçeğine kavuşmuş olacak.

AKİL İNSANLAR VE ÇÖZÜMÜN YOL HARİTASI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Akil İnsanlar, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’ne final toplantısı için bir araya geldi. Ne tayin edilmiş ne de atanmış; sadece ülkenin bölünmez bütünlüğü içinde çeşitli halk katmanlarındaki farklı ses ve fikirler ile hükümetten beklentileri dinleyip rapor etmek üzere yola çıkan Akil İnsanlar başarılı bir çalışmayı tamamlamış oldu.
Akil İnsanlar Heyeti, ülke genelinde altmış bin insanla yaptıkları görüşmeler sonunda hazırladıkları “Çözüm Önerileri Raporu”nu Başbakan’a sundular.
Ayrıntılı bilgilerin yer aldığı raporda “Çözüm Süreci” konusunda güneydoğu bölgesinde anadilde eğitim, yerel yönetim hakkı ile kültürel haklar gibi beklentilerin yanında Güneydoğu dışındaki bölgelerde sürece verilen desteğe rağmen geniş halk kitlelerinde bir bölünme olacağı korkusuna işaret ediliyor.
“Talepler, endişeler, beklentiler ve kaygılar” başlıklar halinde sınıflandığı bu rapor; “Çözüm Süreci” konusunda yeni yol haritası için hükümetin başvuracağı bir temel esas olacağı tahmin edilmektedir.  
Ancak; bu süreç devam ederken ülkede dış destekli bir komplonun sonucu hedeflenen, ancak başarılamayan “isyan”ın asıl hedefinin “Çözüm Süreci”ni engellemek olduğu unutulmamalı. Şimdi sürece yönelik bir benzer komplo Güneydoğu’da tezgâhlanıyor. “PKK’nın silahlı unsurlarının Türkiye dışına çıkması” şartı, henüz yüzde 15 oranında gerçekleşmişken PKK ve BDP tarafından yüzde yüzü çekilmiş gibi ifade edilerek, “Birinci aşama tamamlandı, şimdi ikinci aşama başlamalı” şeklindeki tehditkâr açıklamaları dikkati çekmektedir. Cizre’de yüzleri maskeli bir grup PKK’lı gençlere polis sertifikası verilmesi gibi eylem ve söylemler; süreci engellemeye yönelik girişimlerdir.
PKK ve BDP sürece verilen desteği azaltacak veya süreci olumsuz şekilde etkileyecek talep ve söylemler ile girişimlerden uzak durmalıdır. Aksi halde süreci sabote eden ve barıştan kaçan taraf olacakları hatırdan çıkartılmamalıdır. Bu olumsuz gidişin bedeli ise çok ama çok ağır olur...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mehmet Koçak Arşivi