Ayhan Demir

Ayhan Demir

İhvan’ın Mısır direnişi…

İhvan’ın Mısır direnişi…

Mısır’daki 25 Ocak devrimi ve 30 Haziran askeri darbesi açıkça gösteriyor ki, Amerika, İsrail, Avrupa Birliği ve yerli işbirlikçileri, Hüsnü Mübarek’ten vazgeçseler de, Mısır’dan vazgeçmediler.

Hazırlıklara 30 Haziran’dan çok önce başlayan küresel güçler ve yerli işbirlikçileri, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi başarısız kılmak için gerekli zemini hazırladılar. Mısır’ın tüm dış yardımları ve IMF kredileri askıya alındı. Elektrik, benzin ve ekmek krizi oluşturuldu. Yargı, asker ve idari bürokrasi, her konuda Cumhurbaşkanına ayak diredi.
Askeri darbe için şartlar olgunlaşınca, darbe suç olmaktan çıkarılıp, AB müktesebatına dahil edildi.
Emperyalistler ve yerli işbirlikçileri, tüm hesapları doğru yaptıkları kanaatindeydiler. Ne var ki, hiç hesaba katılmayan gelişmeler oldu.
İhvan, darbecilerin tüm hesaplarını alt üst etti.
Bir Boşnak atasözü; “İnsan plan yapar, Allah karar verir” diyor.
Darbeciler, Mursi’ye destek veren İhvan’ın, darbeyi kabul etmekten başka çaresinin olmadığını öngörmüşlerdi. Buna karşılık İhvan, arkasındaki büyük halk kitlesi ile Arap dünyasında eşi benzeri görülmemiş şanlı direnişe imza atıyor.
Darbeciler, İhvan’ı şiddete yöneltip, meşruiyetlerini ortadan kaldırmayı planlamışlardı. Buna karşılık İhvan, barışçıl eylem çizgisindeki duruşunu kararlılıkla sürdürüyor.
Darbeciler, 25 Ocak devriminin tüm kazanımlarını 30 Haziran darbesiyle geri almayı hesaplamışlardı. Buna karşılık İhvan, 25 Ocak devriminin tüm ideallerini yaşatmaya devam ediyor.
Darbeciler, Tahrir Meydanı’nda yeşeren demokratik, adil, özgürlükçü ve çoğulcu Mısır umutlarını aynı meydanda kurutmayı hedeflemişlerdi. Buna karşılık İhvan’ın Tahrir’den devşirdiği umut fidanları, Rabia’tül Adeviyye Meydanı’nda her gün biraz daha fazla serpilip, boy veriyor.
İhvan, sıcak ve oruca rağmen, Tahrir’den çok daha fazla insanı Rabia’tül Adeviyye’de bir araya getirdi. Üstelik direnişi, bütün Mısır sathına yaymayı da başardı.
Mısır’ın meydanlarına toplanan göstericilerin her geçen gün artması ve barışçıl çizgide ısrar etmeleri, darbecileri hata yapmaya yöneltiyor. Darbeciler, hile ve desise üzerine inşa ettikleri meşruiyetlerini katliamlarla ayakta tutmaya çalışıyorlar.
Cunta rejiminin cellatları, gerçekleştirdikleri ilk katliamda, Kahire’deki Cumhuriyet Muhafızları Karargahı önünde sabah namazı kılan halka namlu doğrulttular. Sabah namazının ikinci rekatında, yetmişten fazla insanı şehid ettiler.
Cunta rejimi ve ‘baltacılar’ isimli haydutlar, bir sonraki katliamda, Mansura şehrinde çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu yürüyüş kortejine saldırdılar. Bir tanesi daha 17 yaşında olmak üzere, dört kadını şehit ettiler.
Kana susamış cunta rejimi, birkaç gün önce de, iki yüzü aşkın insanı şehit etti ve beş bini aşkın insanın da yaralanmasına neden olan bir saldırı gerçekleştirdi.
Son saldırılarda ise Nahda Meydanı’na giden halkın araçlarına, polis helikopterinden ateş açıldı. Port Said şehrinde üç kişi şehid edildi.
Mısır’ın tüm meydanlarında oyuna sahip çıkan, silahsız sivil halka kurşun yağdıran Sisi ve işbirlikçileri, artık sadece darbeci değiller. Aynı zamanda eli kanlı katiller.
Bugün gelinen nokta itibariyle, Mısır’ın önünde iki seçenek var: Kışlaya teslim olmak ya da sandığın meşruiyetine sonuna sahip çıkmak.
Mısır halkı, ülkenin kışlaya dönüşmesini istemiyor. Demokrasiye sahip çıkıyor. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi geri istiyor.
Mısır halkı, sadece kendisi ve Muhammed Mursi için direnmiyor. Kudüs için, Mescid-i Aksa için, ümmetinin izzet ve şerefi için de direniyor.
Rabia’tül Adeviyye’den yükselen “Allah-u Ekber!” ve “La ilahe illallah!” nidaları, Kahire’deki cunta rejiminden daha çok, Tel Aviv’deki işgalcilerin yüreğine korku salıyor.
İskenderiye’den yükselen “Sisi defol, cunta hükümeti defol!” haykırışı, Sisi ve yol arkadaşlarından önce, Siyonist işgalcilerin uykusunu kaçırıyor.
Port Said’den yükselen “Benim Cumhurbaşkanım Mursi’dir” sloganları, Camp David düzenin tükenişini; Gazze ve Refah’a açılan yolları ve özgür Kudüs’ü müjdeliyor.
Cuntacılar, kısa vadede, devlet idaresini ele geçirdiler. Fakat halkı ve halk nezdinde itibar ve meşruiyetlerini kaybettiler.
Bugün Mısır’da, namluya ve kurşuna korkmadan göğüs geren, mücadeleden geri adım atmayan bir halk var. Mısır halkının bu kararlı duruşu, hem Mısır’a hem de Filistin’e özgürlük getirecek inşallah.
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Demir Arşivi