Gül, kime 'yobaz' demedi?

Gül, kime 'yobaz' demedi?

Geçtiğimiz hafta, milletin canına “okumayı” entelektüellik zanneden bazı yazarlar şu üç konuda kalem oynattılar.

Birincisi; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Kubilay'ı anma günü dolayısıyla verdiği mesajla ilgiliydi..

İkincisi; eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın “TBMM Cuma günleri de tatil olsun..” şeklindeki önerisiydi..

üçüncüsü ise; Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu'nun “Medyada dini konularda yanlış bilgilerin yer almaması için medyada ilahiyat mezunu kişiler de istihdam edilmelidir..”

Birinciden başlayalım; Cumhurbaşkanı Gül dedi ki: “Kubilay'ı katledenler kendini bilmez kişilerdi..”

İşte bu cümleye bazıları takıldı ve bozulmuş plak gibi tekrarladıkları şu cümleyle mukabele ederek dediler ki:

“Kubilay'ı anma günlerinde Ahmet Necdet Sezer bu katillerden hep 'yobaz' diye bahsederdi.. Oysa Gül, yobaz sözcüğünü ağzına almadı..”

Yani demek istiyorlardı ki: “Gül yobazlara yakın olduğu için katillere yobaz demedi..”

Oysa bu satırları kaleme alanlar “yobaz”dı.. (Pardon bu sıfat ağır oldu.. Hafif olan sıfatı yazmalı ve “kendini bilmez” demeliydim”!)

İşte kendini bilmez ama işini iyi bilen bu kalemler, Benazir Butto'nun katlinden bile “laik manşet” türetmeyi beceren isimlerdir.

çünkü dünkü gazeteler arasında Butto'nun öldürülmesine ilişkin olarak sadece bu gazete yani Vatan gazetesi “Cesur Laik Lider öldürüldü..” diye manşet atmıştı..

“Cesur laik lider..” derken gerekçesi neydi? Şuydu: “Benazir Butto laikti çünkü saçlarının bir kısmını gösteriyordu..”

Peki İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat öldürülseydi “Cesur Şeriatçı Lider öldürüldü..” diye manşet atacaklar mıydı, merak ediyorum.

Manipüle edilen ikinci haber ise şu..

Bülent Arınç diyor ki: “Milletvekilleri kendi illerine gidecek vakit bulamıyor. Cumartesi ve Pazar günleriyle birlikte Cuma da tatil olsun ki bu ortam sağlansın..”

Buna itiraz ederek Arınç'ın şeriatçı olduğu imasını gündeme getirenler diyor ki: “Amaç Cumartesi ve Pazar günleriyle birleşmesini sağlamaksa, niçin Pazartesi değil de Cuma gününün olmasını istiyor? çünkü şeriata hazırlık yapıyorlar..”

Ben de diyorum ki: “Siz Pazar eki verdiniz yetmedi, Cumartesi eki de veriyorsunuz.. Bu da yetmedi; beş-altı yıldır Cuma eki de veriyorsunuz.. Niçin Pazartesi eki değil de Cuma eki..”!

öyle ya, Cuma günü ek verilmesinin sebebi hafta sonuna hazırlık değil midir?

Yoksa siz Cuma eki vererek “hafta sonu”na değil de “şer'i düzen”e mi hazırlık yapıyorsunuz?!

Ve geldik Bakan Yazıcıoğlu'nun önerisine..

Bu öneriye aynı gazetenin internet sitesi şu başlığı atmış: “Bakan 'dini bütün' medya istiyor”

Oysa Bakan, medyada dini konularda cahilane yayınlar yapıldığını, bunun olmaması için de dini konularda enforme eden, uyaran insanların da istihdam edilmesini istiyor..

Bakan son derece haklıdır; çünkü daha “namazda selam vermenin” ne olduğundan habersiz kişiler yazarlık yapabilmektedir.

örneğin; Hürriyet yazarı Yalçın Doğan iki-üç ay önce şöyle yazdı:

“Geçtiğimiz Cuma günü Kocatepe camisinin yanından geçiyordum.. Cemaat yola taşmış namaz kılıyordu.. Cemaatin tamamı yoldan geçen ve namaz kılmayanlara hep birden yan gözle bakıyordu..”

Yani Doğan, namazda “selam vermek için” hep birden bir tarafa doğru başların çevrilmesini “yan gözle bakmak” olarak değerlendiriyordu..

çok şükür ki Doğan, rükuya eğilen cemaat için “Bunlar topluca aerobik yapıyor” demedi!

Yazıcıoğlu'nun bu önerisine “Bakan 'dini bütün' medya istiyor..” diye başlık atmak işte böylesine bir cehaletin, cehalet değilse sakaletin, o da değilse habasetin ürünüdür..

Medyada cinsel ve tinsel alanda istihdam sağlanıyor da dinsel konular da niye çalışanlar olmasın?

“Haydar Dümen pirimiz, üstadımız”ın Posta'da “Hocam ödüm patladı acaba hamile kalır mıyım?” şeklindeki sorulara cevap veren bir köşesi olduğuna göre birileri çıkıp şu manşeti atması mı gerekiyor?

“Aydın Doğan 'dini bütün' değil 'uçkuru düşük' medya istiyor..”

NOT: 22.12.2007 tarihli yazımda Soner Yalçın'ın kitabından bahsederken Yalçın'ın ağzından “Süleyman Hilmi Tunahan kızına İbranice 'Beria' ismi koydu..” dediğini aktararak Yalçın'ı eleştirmiştim.. Aileye mensup bir okur arayarak merhum Tunahan'ın, kızına “Hatice Bedia” ismini koyduğunu belirtti.





Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi