Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

İran’ın “Büyük Şeytan”la dansı

İran’ın “Büyük Şeytan”la dansı

İran 1979 yılındaki gerçekleşen “İslam İnkılabı”ndan sonra “Büyük Şeytan” ilan ettiği Amerika ile “şeytanlar topluluğu” olarak adlandırdığı diğer Batılı ülkelerle işbirliğine gitme yönünde önemli ve bir o kadar da şaşırtıcı hamleler gerçekleştirdi. 

BM Genel kurulunda şimdiye kadar İran Cumhurbaşkanları konuşmalarında İsrail, ABD ve diğer Batılı ülkeleri hedef alan ağır suçlamalarda bulunurken bu sefer yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin ABD ile Batılı ülkeleri suçlamaması dikkati çekti. 
Ayrıca; bundan önceki BM genel kurullarında İran temsilcisi konuşurken, ABD, İsrail ve AB üyesi çoğu ülke salonu terk ederlerdi. Aynı şekilde onlar konuşurken İran heyeti salonda bulunmazdı. Bu sefer ABD ve Batılı ülkelerin temsilcileri Hasan Ruhani’yi sonuna kadar dinlediler. Salonu sadece İsrail heyeti terk etti. 
Elbette bu yaşananlar tesadüf olarak görülemezdi. Gizli bir takım ilişkilerin tezahürü olduğu anlaşıldı ancak ayrıntıları sonraki görüşmelerde anlaşıldı.
İran-ABD ilişkilerinin nasıl başladığı merak konusu oldu. ABD Başkanı Barack Obama “İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile mektup yoluyla iletişime geçmiş olduk” açıklamasıyla bu merak giderilmiş oldu. 
New York’ta ABD-İran dışişleri bakanlarının el sıkışarak güler yüzle basına poz vermeleri “Tarihi buluşma” olarak dünya medyasında manşetlere taşındı. Böylece İran resmen “Büyük Şeytan” ile temasa geçmiş oldu. Tarihi bir adım da iki ülkenin liderlerinden geldi ve ABD Başkanı Obama, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile telefon görüşmesi yaptı. 
Bu görüşmeler elbette devletlerarası ilişkilerde normal kabul edilir ancak İran- ABD arasında süren husumet ve karşılıklı ideolojik suçlamalar ile restleşmeler nazari dikkate alındığında bu beklenmedik adaklar gerçekten sıra dışı ve de şaşırtıcı olmuştur. 

MÜSLÜMAN HALKLAR NEZDİNDE YALNIZLAŞAN İRAN YÜZÜNÜ BATI’YA MI DÖNÜYOR?

Kendi halkını katleden diktatör Esed ve Baas rejimine mezhepsel yaklaşımlar içinde büyük desteği ve Fars milliyetçiliğini öne çıkararak dış politikası nedeniyle Müslüman haklar nezdinde yalnızlaşan İran’ın ezeli düşman ilan ettiği ve dünyayı fesada boğan “Büyük Şeytan” olarak sıfatlandırdığı ABD, İsrail ve AB üyesi ülkelerle yakınlaşma girişimleri İslam dünyasında da büyük bir şaşkınlık yarattı. 
Şimdi; hem İran halkı hem de İslam dünyası “Bu yakınlaşmanın içeriği nedir? bu ilişki nasıl başladı ve talep hangi taraftan gelmiştir? Bu ilişkinin bundan sonrası nasıl ve ne düzeyde gerçekleşecek?, ABD artık “Büyük Şeytan” değil mi? Bu ilişkiler İslam inkılabının ruhuna aykırı değil mi?, Tahran başta olmak üzere İran genelinde “Büyük Şeytan” ABD, İsrail ve Batılı ülkeleri aşağılayan dev afişler indirilecek mi?. ABD elçiliği devrim muhafızlarının işgalinden alınıp tekrar ABD’nin hizmetine sunulacak mı?” sorularına rehber Hamaney’den cevap bekliyor. 
Çünkü herkes biliyor ki; İran’da Cumhurbaşkanları ve hükümetler rehberin onaycılarıdır. Asıl güç ve yetki rehberdedir. Rehberin izni olmadan hiç kimse İran’ın dış ve iç politikasını değiştirecek kararlar alamaz. 
Hasan Ruhani, açıklamasında, bu meselenin çözümünün ABD-İran ilişkilerindeki yumuşama sürecinin başlangıç noktası olacağını belirtti ve bu konuda müzakere yürütmesi için dini lider Ayetullah Hamaney’den tam yetki aldığını vurguladı. 
O zaman New York dönüşü Tahran Humeyni Havaalanında Hasan Ruhani yerine Rehberi protesto etmelidir. 
Anlaşılan o ki: İslami İran, inkılabın temel ilkelerinden biri olan “Büyük Şeytan Amerika” sloganından vazgeçmeye hazırlanıyor…

İRAN MI DEĞİŞİYOR; YOKSA “BÜYÜK ŞEYTAN” İMANA MI GELDİ?

Nükleer program konusunda muhataplarıyla 3-6 ay içinde anlaşmaya varmak istediğini belirten İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani “Suriye’de halk ülkeyi yönetmek için kimi seçerse onu kabul edeceklerini” söyleyerek İran, Suriye politikasını ABD’yi rahatsız etmeyecek şekilde yeniden gözden geçireceğini ve bu konuda bir işbirliğine hazır olduğunu ima etmiş oldu. 
İran’ı bu ilişkilerden dolayı zora sokacak bir diğer konu; başta Türkiye ve Arap ülkeleri olmak üzere kendileri dışındaki İslam ülkelerini “Büyük Şeytan’ın işbirlikçileri” olarak suçlamasıdır. Şimdi ise İran’ın benzer bir ilişki içine girmesi gerçekten düşündürücü ve “BÜYÜK ŞEYTAN imana mı geldi?” sorusu İran açısından izaha muhtaçtır. 
İran’da ABD ile ilişkilerin düzelme yolunda ilerlemesine iyimser bakanların yanı sıra ulema çevresi önemli bir kesimi ile devrim muhafızları, ABD-İran ilişkilerine kaygı ile bakıyor. “İran İslam İnkılabı’nın idealleri ve düşmanlarına karşı mücadelesi buraya kadar imiş” suçlamalarında bulunanlar da var. 

İran’ın “Büyük Şeytan”la dansından kimin karlı çıkacağı ve ne gibi sonuçlar doğuracağı zaman içinde ortaya çıkacaktır. Bekleyelim görelim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Mehmet Koçak Arşivi