Ersoy Dede

Ersoy Dede

Başbakan’ın sözünü düzeltme çabası

Başbakan’ın sözünü düzeltme çabası

AK Parti içinden hatta hükümetten bazı üyeler çıkıp, Başbakan’ın sözlerini tefsir etmeye çalışıyorlar.. Bunun iyi yanları yok değil.. Liderin politik hamlesinin kurmay kadrosu tarafından ete kemiğe büründürülmesi iyi bir siyasi hareket için olması gereken bir durumdur.. Fakat ben üç gündür başka bir şey gözlüyorum. Sanki “aslında Başbakan öyle demek istemedi” gibi bir çaba içinde bazıları.. Oysa Recep Tayyip Erdoğan, bugüne kadar bu ülkenin başına gelmiş, sözü en kolay anlaşılan liderdir.. Söz oyunu bilmez, denge gözetmez.. Neye inanıyorsa doğrudan onu söyler.. Ve bu insanlar onun için bayılıyor bu adama.. Bir şey söylerken başka bir şey kastediyor olduğunu varsaymak Başbakan’ın kişiliğine hakarettir.. Ama aynı Başbakan, yine bugüne kadar bu ülkenin başına gelmiş liderler arasında, yanlışta, politik kaygılar gereği ısrar etmeyen nadir isimlerdendir.. Bir düzenleme beraberinde başka sakıncalar getireceği görülürse iptal edilir, revize edilir.. Bunun 3 Kasım 2002’den beri onlarca uygulamasını gördük.. Bu da Başbakan Erdoğan’ın kişiliğinin bir yansıması.. “Yanlış oldu ama yaptık bir kere” demedi hiçbir zaman.. En tarihî meselelerden çok basit uygulamalara kadar pek çok alanda maksimum fayda asgari zarar mantığı içerisinde çok konunun baştan düzenlendiğini ya da düzenlemeden vazgeçildiğini gördük..
Dolayısıyla;
1) Evet Başbakan Erdoğan, erkeklerle kızların aynı evde birlikte kalmasını kastetmiştir.
2) Bunun için yapılacak herhangi bir yasal düzenlemenin başkaca sakıncalar doğuracağı görülürse bundan geri adım atılır..
Bundan başka söz, laf kalabalığıdır..

BU İHTİYAÇ NEREDEN DOĞDU?

Her şeyden evvel Başbakan’ın, bir siyasal hareketin lideri olduğu unutuluyor.. Ve bu hareketin muhafazakâr tabanı, AK Parti oyunun aşağı yukarı % 80’ine denk geliyor. Yani AK Parti’ye oy verenlerin önemli bir bölümünün, daha muhafazakâr, daha değerlere bağlı, aile yapısının güçlendirilmesine önem veren bir kitle olduğunu göz önünde bulundurmamız gerekiyor.. Biraz daha açayım isterseniz. Başbakan’ın öğrenci evleri ile ilgili tespitlerini televizyon başından izleyen anne-babaların önemli bir bölümünün, “hay ağzına sağlık” dediğini görmemiz lazım. Hep diyorlar ya; “herkesin başbakanı olmalısın” işte tam da burada, herkesin başbakanı olması gerektiği düşüncesine, karşı cepheden bakmayı denesin insanlar.

KİMİN NEREDE OTURDUĞU BİLİNMESİN Mİ?

Meselenin bir diğer ayağında ise, bazı pratik gerçekleri görmemiz lazım.. Mesela ev sahibi ile kiracı arasındaki kontrat ve o kontratın hükümlerine ters bir takım işler var mı yok mu?. Örneğin yapılmış olan kontratta, evin hangi amaçla kullanılacağı, başkasına kiraya verilemeyeceği gibi hususlar özellikle belirtilir. Örneğin, bir öğrenci, babasıyla birlikte gidip bir ev kiralıyor.. 1.000 TL’ye diyelim.. Babası da çocuğunu yerleştirip memleketine geri dönüyor. Ev sahibindeki bilgi, evin o çocuk tarafından kullanılacağı yönünde.. Oysa ev, 250’şer liradan başkaca üç kişiye oda oda kiralanıyor bu çocuk tarafından. Kimsenin kim olduğunu bilmediği, ev sahibinin haberi olmayan üç ayrı kişi daha taşınıyor eve.. Peki adrese dayalı nüfus kayıt sistemi gereği, her adres değişikliğinde yetkili mercilere bildirmemiz gerekmiyor mu? Hatırlayın Kemal Kılıçdaroğlu bildirmemişti İstanbul’a taşındığını.. (ya da Ankara’ya geri döndüğünü) oy kullanamamıştı bu yüzden. Dolayısıyla yeni adresinizi de, orada oturuyor musunuz yoksa misafir misiniz o evde ne işiniz var, bunu bildirmek zorundasınız. Bu bilgi, apartman ya da site yönetimindeki bilgiyle çelişmemeli. Eğer çelişiyorsa, buna da müdahale edilir. Pardon..

BAŞA GELMEDEN ANLAYAMAZSINIZ

İşin ahlâki tarafına gelecek olursak. Bugün atarken mangalda kül bırakmayanları, kızlarını okumaya gönderirken göreceğim ben. Bakalım erkeklerle aynı evde sabahlamalarına gönülleri razı gelecek mi?. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi