Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

İran mı “Büyük şeytanı” dize getiriyor, Yoksa “Büyük şeytan” İran’ı mı?

İran mı “Büyük şeytanı” dize getiriyor, Yoksa “Büyük şeytan” İran’ı mı?

İran ve “Büyük şeytan” olarak adlandırdığı ABD arasında Bahar rüzgarları esmeye devam ediyor. Medyada görülen yüksek iyimserliğin diplomasiye de yansıyacağı yönünde sinyaller geliyor.

Son zamanlarda, gerilimi yumuşamaya bırakan açıklamalar yapılmakla beraber, karşılıklı uzatılan “zeytin dallarının” hangi kazanımlar uğruna yapıldığı ve bu “satranç” tahtasından kimin galip kalkacağı dünya başkentlerinde merak ediliyor.

Diploması alanında başlatılan ve siyaset arenasında devam eden bu yakınlaşma ve pazarlıkları destekleyen manevralar yapılırken, hem İran’da hem de ABD ve Batı dünyasında çok ciddi endişe ve korkular öne çıkıyor ve bu endişeler muhalefetin sesini de yükseltiyor.

Diplomasi “satranç” oyununa benzer. Sıkıntı, engel ve zorluklar ne kadar şiddetlenirse, o derece kuvvetlenen bir sabır, irade ve kararlılıkla mukavemet etme başarısını hedeflemelidir.

Aksi halde; çabuk ümitsizliğe ve yılgınlığa düşenler, sıkıntıları, zorlukları ve engelleri aşamaz ve büyük kayıplara uğrarlar. Zamanında hamle yapma taktik geliştirmek ve değişen şartlara göre yeni stratejiler oluşturma kabiliyeti ortaya koyabilinmelidir.

Devlet adına bir irade ortaya koymak kolay değil... Umutsuzlukları umuda çevirmek akıl ve sabırla siyaset ister. Derinlerinden zirvelerine ulaşmak da, oralarda tutunabilmek de bedel ister.

Görüşmeler ve geleceğe yönelik yeni ilişkiler iyi gidiyor görünse de taraflar arasında güven bunalımı henüz aşılmış değil. Taraflar, hâlâ taktiklere, gizliliklere ve belirsizliklere başvuruyor. Herkes ihtiyatlı bir bekleyiş içinde, disiplinli ve çok seçenekli olmaya çalışıyor.

İRAN’DA REJİM YANLILARI

İKİYE BÖLÜNMÜŞ DURUMDA

İran’daki rejim taraftarlarının bir kısmı; İran’ın dış politikada başlattığı bazı düzenlemeler etkili olacağına inanıyor. İran’ın nükleer tesislerinin, İsrail’in istediği şekilde tümüyle yok edilmesinin asla söz konusu olmayacağı yönünde ülkenin en karar verici otoritesi olan Rehberin ve rehbere yakın çevrelerin açıklamalarını referans olarak kabul ediyorlar.

Aynı çevreler; bu girişimler sayesinde “özlemle istedikleri, bölgesel bir güç olarak tanınma imkânını sağlayabilir” düşüncesindeler. Bu değişim politikalarına destek verenler içinde bir kesim daha da ileri giderek “İran’ı bir anda Körfez’in dokunulmaz üstün gücü haline getirebilir” şeklinde hayallerini dillendiriyorlar.

Ancak; rejim taraftarı oldukları halde bu görüşlerin tam aksini düşünen ve seslendirenlerin sayısı azımsanamayacak kadar güçlü ve etkilidir.

İran’da “Büyük şeytan, İslam rejimini /sonlandırmak ve Nükleer silah gücünü yok etmek için İran yetkililerini oyuna getiriyor”, “Büyük şeytanla barış İslam inkılap ruhuna aykırıdır” şeklinde yapılan ağır eleştirilerin yanında uyarılarda bulunanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu yüzden de İran için “Büyük Şeytan” ile barışmak ve yeni politik düzenlemeler oluşturmak öyle sanıldığı kadar basit ve kolay olmayacaktır.

Şu bir gerçek: Nükleer silahlardan vazgeçmek petrol zengini İran için çok ama çok zor olacak. Ancak; ülkeye acı veren izolasyondan kurtulmayı ve uluslararası yaptırımların ortadan kaldırılmasını sağlayacaksa; kabullenip sineye çekilmesi daha kolay olacak. Çünkü, o zaman olağanüstü bir ekonomik canlanma başlamış olacak, bu da iç politikada istikrar yeniden sağlayacaktır.

Cumhurbaşkanı Ruhani ve arkasındaki en yetkili güç olan rehber Hamaney, “Büyük Şeytan” ABD’yi dize getirmiş kabul edilecek. Ancak bu beklentilerin tersi olursa ülke hem ekonomik hem de siyasi olarak büyük bir çıkmaza sürüklenmiş olacak

BÜYÜK ŞEYTAN HEDEFİNE

ULAŞMA YOLUNDA İLERLİYOR

ABD’ye göre İran’ın ısrarlı inadından vazgeçip pazarlık masasında daha esnek davranmasında ekonomik ambargo, siyasi baskılar ile izole etme politikaları etkili oldu.

Yaptırımlardan kurtulmak için uzlaşmaya hazır olduğunu belirten İran’ın asıl hedefinde küresel çapta söz hakkına sahip aynı zamanda bölgesinde etkin güç olmaktır. ABD başta olmak üzere Batı dünyası bu istekleri ve beklentileri yönünde İran’a göz kırparak pazarlığın içine çekmeye çalışıyor.

“Büyük şeytan” ABD ve yandaşı Batılı ülkelerin hedefi; İsrail’i tehdit eden İran’ın nükleer silah gücünü Suriye benzeri bir diplomasi oyunuyla savaşsız ve zararsız bir şekilde kontrol altına almaktır.

İran’ın nükleer programına ilişkin daha önce yapılan müzakere turlarının hiçbirinde atmosfer, Cenevre’deki görüşmelerin başlangıcında olduğu kadar iyi olmamıştı...

Görünen o ki; Batı cephesinin takım oyunu işliyor. Dünyayı 10 yıldan uzun bir süredir meşgul eden ve krize dönüşen İran’ın Nükleer programını durdurmaya yönelik hedeflerine adım adım ilerliyor.

Ya İran beklentilerine kavuşabilecek mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Koçak Arşivi