ÜNİVERSİTE ÇİFTLİĞİNİN KOVBOYLARI ZOR DURUMDA!

ÜNİVERSİTE ÇİFTLİĞİNİN KOVBOYLARI ZOR DURUMDA!

Bütün dünyada üniversite denince akla gelen ilk şey;özgür düşünce ve bu özgür düşüncenin eseri olan özgür beyinlerdir.

Yani özgür düşüncenin ve onun eseri olan özgür beyinlerin hayat bulduğu yerler üniversiteler olmuştur.

özgür düşüncenin ve özgür beyinlerin olmadığı ülkeler kağıt üzerinde bağımsız görünse de aslında pratikte bağımsız değillerdir.

Bu gün bütün dünyanın istifade ettiği, gerek islam gerekse batı medeniyetinin ortaya koyduğu bilimsel buluşların hepsi her türlü baskıdan arınmış özgür düşüncenin ürünüdür.

Bütün dünyada bilim adamlarından aranan temel özellik;hangi dine,ideolojiye ve ırka ait olduğundan ziyade ortaya koydukları bilimsel eserler ve bu bilimsel eserlerin insanlığa ne kattığı iken;

ülkemizde bilim adamlarında aranan temel özellik ne kadar Atatürkçü,ne kadar laik ve irticanın kökünü ne kadar kazıyacağı gibi bilim anlayışından uzak kriterlerdir.

Bu zihniyet için;

Bilim adına ortaya konan akademik kariyerin hiçbir geçerliliği yoktur!
Ortaya konulan bilimsel çalışmaların hiçbir değeri yoktur!

Varsa yoksa Atatürkçülük,laiklik,şeriat…gibi sloganik kavramlar!

İşin tuhaf yanı akademik kariyer yapıp insanlık adına bilimsel eserler ortaya koyan,hayatını bilime ve insanlığa adayan nice bilim adamlarına cüzzamlı muammelesi yapılarak okullarından hatta ülkelerinden göç ettirilmeleri bu zihniyetin övünerek anlattığı en büyük icraattır!

İkna odaları onların sadist duygularını tatmin ettiği tek yerdir!

İçki sofralarında dindarlara yaptıkları büyük zulüm en güzel sohbetleridir!

Yüzlerce bilim adamı şu anda ülkemizin güzel üniversitelerinde insanlık için laboratuvarlarda kafa patlatması gerekirken şimdi başka ülkelerde en üst düzeyde izzet ve ikram ile çalışmalarına diyarı gurbette devam etmektedirler.

Binlerce genç beyin okulların kapısından başları örtülü olduğu için üniversiteyi kazanmış olsalar bile kapılardan kovulurken yine gurbet ellerde çeşitli başarılara imza atmaktadırlar.

Kendi ülkesinde zenci köle muamelesi görenler buralarda baştacı edilmektedir.

Onlar mı yanlış yapıyor biz mi doğruyu?
Anlayabilene aşk olsun!

Burası kadar tezat olan başka bir yer var mı?

Kendi memleketine, kendi milletine düşman mürekkep yalamış merkepler!

Bu beyinlerin özel iltifata tabi tutulup baş tacı edilmesi gerekirken onları kovan,kovalayan ve beyin gücünü yaşatanlar ise oturmamaları gereken koltuklarda oturmaya devam etmektedirler.

Gerçek bilim adamları yurt dışında sürgünde yaşarken sahte etiketli bilim adamları çiftlik olarak kullandıkları makamlarda saltanatlar sürmeye devam etmektedir.

Bu makamlara gelebilmenin kriterleri neler?

Atatürkçü olmak…
Laik olmak…
Şeriat karşıtı olmak…
İrticaya karşı durmak…
Demokrat olmak…
Veya bir oy da alsan da arkanda Sezer gibi bir Cumhurbaşkanı olmak…

Keşke diyorum,keşke bunlar gerçek anlamda samimi Atatürkçü,laik ve demokrat olsalardı!

Olsalardı da, bize düşen görev bu samimi insanlara şapka çıkarmak olacaktı!
Ama nerdeee!
Samimiyetin s’si yok!

Gelinen noktada bilimsel anlamda bir çivi dahi çakmadıkları gibi bilime hizmet edenler de kovulmuş,sürgün edilmiştir.

Bilim yuvası olması gereken üniversiteler birer kışlaya çevrilmiş,darbe planlarının hazırlandığı karargahlar haline getirilmiştir.

Bu da yetmezmiş gibi üniversiteler kendi ideolojilerine uygun militanların yetiştiği,bilime harcanması gereken kaynakların kendi özel çıkarları için kullanıldığı birer çiftlik haline getirilmiştir.

üniversiteler bir bilim yuvası değil bir karargah,bir çiftlik ve bir kışla olarak kullanılmıştır.

Şimdi YöK Başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın değişmesiyle tepe tepe kullandıkları bu çiftliklerin terkedilmesi istendiği için gider ayak ortalığı bulandırmak, pis kokularıyla bütün Türkiye’yi rahatsız etmek istiyorlar.

Bu kovboyların bu kadar gürültü ve patırtı çıkarmalarının asıl nedeni bu çiftlikleri bırakıp gitmeleri değil asıl neden bundan sonra geriye dönük kendilerinden hesap sorulma korkusudur.

Onların tek korkusu geri kalan yaşamlarını ergenekoncu abileri gibi demir parmaklıklar ardında geçirme korkusudur.

Bu güne kadar insanları boğmak için kullandıkları kemendin kendi boyunlarına geçme korkusudur.

öyle ya, o koltuklara alışan popolar demir ranzada rahat eder mi?
Emir vermeye alışmış beyefendiler gardiyanlardan emir alabilirler mi?
Değil kampüs Türkiye bile onlara dar gelirken birkaç metrekarelik odalarda nefes alabilirler mi?

Alacaklar!
Mecbur!
Başka yolu yok!
Devran eski devran değil!
Bunu herkes böyle bile!
Gerçek demokrasi geliyor…..

GüNüN SöZü

Mal kaybeden, bir şey kaybetmistir, onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmistir.

GOETHE


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi