Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Yeni Dünya Masalları

Yeni Dünya Masalları

Çocukluğumda, “Yeni Dünya Çocuk Masalları” isimli Amerikan masallarından oluşan bir kitap elime geçmişti: İçinde çokça masal vardı, ama aç gözlülük ve gururla ilgili olanı aklıma kazındı…
Deniz kıyısındaki küçücük kulübelerinde yaşayan çocuksuz bir balıkçı ailesi varmış… Erkek her gün sahile inip oltasını atar, kısmeti neyse yakalar, yakaladığı balıklardan bir kısmını eve götürür, bir kısmını satarmış… Zar-zor geçinip giderlermiş.
Günlerden bir gün bizim balıkçı yine sahile inip oltasını denize atmış. O güne kadar görmediği büyüklükte bir balık yakalamış. Sevinç içinde sahile çekmiş. Tam balığı oltadan çözmek üzereyken, balık dile gelmiş: “Ben denizlerin prensiyim. Beni serbest bırakırsan seni ihya ederim, ne dileğin varsa gerçekleştiririm.”
Balıkçı önce ürkmüş, ardından şaşırmış. Zaten safça bir adammış. Pek üstünde durmamış: “Benim hiçbir isteğim yok” demiş, “aç değiliz, açıkta değiliz. İyi-kötü geçinip gidiyoruz.”
“Belki karının vardır” diye üstelemiş balık.
Balıkçı iç geçirmiş: “Evet, sürekli halimizden şikâyet eder.”
“O zaman” demiş balık, ben de onun hayallerini gerçekleştireyim.”
Balıkçı, her ne kadar böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal vermese de, insan gibi konuşan bir balığı yemeye yahut satmaya kıyamadığı için, tekrar denize bırakmış:
“Hadi git bakalım, yolun açık olsun!”
Balık denizle buluşur buluşmaz, başını uzatıp, “Dile benden ne dilersen” demişse de, elindekilerle yetinmeyi bilen balıkçı, hiçbir şey dilememiş. Kaderine razı olduğunu söyleyip, evinin yolunu tutmuş. Sürekli yoksulluktan yakınan karısına, yaşadıklarını bir bir anlatmış.
Anlatmasıyla, aç gözlü karısı bir çığlık atmış. Ağzına ne geldiyse söylemiş, iyice bir azarlamış. Sonra da, “Hemen kıyıya git ve denizlerin prensinden doğru düzgün bir ev iste” demiş.
Adam, “Evimiz var, iyi-kötü geçinip gidiyoruz” demişse de aç gözlü karısına dinletememiş. Çar naçar gitmiş deniz kıyısına, Deniz Prensi’ne seslenmiş. Balık hemen gelmiş, ne istediğini sormuş.
“Ben bir şey istemiyorum, ama karım iyi bir ev istiyor.”
Denizler Prensi sözü ikiletmeden, “tamam o iş” demiş, “verdim gitti.”
Kulübesine bir dönmüş ki, eski evinin yerinde güzel bir ev var. Karısı Eliza da bahçeye oturmuş kahve içiyor. Daha şaşkınlığı geçmeden, Eliza bağırmış:
“Birkaç hizmetçi istiyorum. Bu kocaman evi tek başıma çekip çevirecek değilim ya… Git söyle o balığa, bana hizmetçiler versin.” 
Balıkçı tekrar sahile inmiş. Ezile-büzüle Denizler Prensi’ne seslenmiş. Denizler Prensi hemen gelmiş, istediğini vermiş.
Balıkçı eve bir dönmüş ki, ortalık hizmetçi kaynıyor. Tam “şükür bitti” derken, karısı çıkmış ortaya: “Kalabalıklaştık, gördüğün gibi bu kadar kişi küçücük bir eve sığamıyoruz, hemen sahile in, balığına söyle, bana bir saray versin.”
Ev saraya dönüşmüş. Ama istekleri bitmemiş Eliza’nın. Aklına gelen her şeyi istemiş: Bol para, gösterişli mücevherler, kudret, güç, kuvvet… Böylece fakir balıkçı ailesi dünyanın en zengin ailesi haline gelmiş…
Dünya malının da, imkânının da bir sınırı var: Eliza’nın sahip olmayı isteyeceği şeyler, günün birinde bitmiş. Canı müthiş sıkılmaya başlamış. Daha ne isteyeceğini düşünmekten, huzuru da uykusu da kaçmış.
Bir sabah erken saatlerde bahçeye çıkıp oflaya puflaya gezinirken, güneşin doğuşuna kafası takılmış: “Benden izinsiz nasıl doğar” diye bir çığlık atmış. Hemen eve dönüp kocasını uyandırmış: “Git balığına söyle, güneş sadece ben isteyince doğup ben isteyince batsın!”
Adam afallamış. Laf anlatmaya, söz dinletmeye çalışmış karısına, ama nafile: Çaresiz sahile inmiş. Denizler Prensi’ni çağırmış. Utana-sıkıla karısının isteğini söylemiş.
Denizler Prensi çok öfkelenmiş: “Elindekinin kadr-u kıymetini bilmeyenin sonu hüsrandır” diyerek derin sularda kaybolmuş, bir daha da hiç görünmemiş.
Adam evine bir gitmiş ki, ne görsün? Karısı Eliza, eski balıkçı kulübesinin önünde iki gözü iki çeşme ağlıyor. Her şeyi kaybettiklerini anlamış:
“Kişisel gurur ve açgözlülük kişileri, kitlesel gurur ve açgözlülük kitleleri mahveder” diye mırıldanmış.
Dünya tarihi ve İslâm tarihi bu gerçeğin altını çizen örneklerle doludur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi