Ersoy Dede

Ersoy Dede

BDP Genel Başkanı Abdullah Öcalan

BDP Genel Başkanı Abdullah Öcalan

Hukuk yoğun tartışmaların yaşanacağı bir haftaya giriyoruz.. Bir yandan Anayasa Mahkemesi’nin Balbay ile ilgili verdiği karar tartışılacak yarından itibaren, bir yandan da, terör eylemlerinden mahkûm olanlarla ilgili siyasi partilere üyelik yasağının kalkması.. Her iki mesele de kendi içinde yeni döneme dair ipuçları barındıran meseleler.. Biri hem tutuklu milletvekillerinin durumunu hem de uzun tutuklulukla ilgili şartları tartışmaya açıyor, diğeri ise doğrudan Abdullah Öcalan’ın siyasete girişini..

BDP LİDERİ Mİ OLSUN PKK LİDERİ Mİ?

Abdullah Öcalan’ın siyasete girmesinden ne anlıyoruz? Belki de ilk soru olarak bunu sormalıyız.. Daha da doğrusu Öcalan siyaset dışında mıdır ki, girmesi ile ilgili birtakım tartışmalar yaşanıyor, bunu değerlendirmek gerek.. Daha doğrusu, Öcalan’ın siyaseten varlığı, terör örgütü lideri olarak varlığından daha mı tehlikelidir? Bu soruları kendi kendinize sorun önce.. Cevap arayın.. PKK Lideri Öcalan mı problemdir, BDP Lideri Öcalan mı?

İŞİN HUKUKİ BOYUTU

Önce işin hukuki tarafını arz edelim.. Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nda Siyasi Partiler Kanunu’nun 11. maddesinin b bendinin yürürlükten kaldırılması öngörülüyor.. Buna göre kamu hizmetinden yasaklılar, yüz kızartıcı suçlar, kaçakçılık, ihalelere fesat veya devlet sırlarını açığa vurma suçlarından mahkûm olanlar, taksirli suçlar hariç 5 yıl veya daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar, devlete karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar ve terör eyleminden mahkûm olanlarla ilgili siyasi partilere üyelik yasağı kalkmış olacak..

ZATEN ÖCALAN’I KAPSAMIYOR

İşte Öcalan’a siyaset yapmanın önünü açacağı düşünülen düzenleme bu.. Ancak Siyasi Partiler Yasası’nın halen yürürlükte bulunan ve tasarıda da değiştirilmesi öngörülmeyen ilgili madde “18 yaşını dolduran, medeni ve siyasi hakları kullanma ehliyetine sahip bulunan her Türk vatandaşı bir siyasi partiye üye olabilir” hükmünü taşıyor. Bu düzenleme, parti üyeliğini “medeni ve siyasi hakları kullanma ehliyeti” şartına bağlıyor. Hangi hallerde “medeni ve siyasi hakların kullanılmasının” kısıtlanacağı ise, Ceza Kanunu’yla düzenleniyor.. Kanun, siyasi hak mahrumiyetinin “kişinin işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” süreceğini söylüyor. Dolayısıyla Öcalan, infazı devam eden bir hükümlü olduğu için, başkaca değişiklikler yapılmazsa, siyasete aktif olarak geçemiyor..

CEZAEVİNDEN PARTİYİ YÖNETEBİLİR

Yukarıda anlattığım işin hukuki tarafıydı.. Reel politiğine baktığımızda ise Öcalan da, tıpkı İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek gibi, cezaevinden parti yönetebilir.. Yıllarca cezaevinden terör örgütünü yönetiyor suçlamasıyla ulusalcı çevrelerin hedef aldığı Öcalan, bu defa da pek âlâ meşru ve legal siyasi partisini hem de açıktan yönetebilir.. Bu durum, cezaevinden çıkacağı, TBMM’ye gireceği, Mandela gibi devlet başkanı olacağı anlamına gelmiyor. Nitekim milletvekili seçilme yeterliliği Anayasa’da düzenlenmiş.. Gereksiz yere fantezi yapmanın anlamı yok.. Eğer Öcalan, (olmaz diyorlar ya) hakikaten BDP Genel Başkanı olarak partisinin direksiyonuna geçerse, bu hem parti tabanı açısından hem de siyasal muhataplık bakımından çok faydalı bir hamle olacaktır.. Başta da söyledim, tekrarlıyorum; “PKK lideri olması mı iyi, BDP lideri olması mı iyi?” Biliyorum bu tür sorular sinir uçlarınıza dokunuyor ama, ne çare daha sık ve daha sert sorular da soracağız.. Kalın sağlıcakla..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi