Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Paralel yapı tasfiye edilirken cemaate zarar verilmemeli…

Paralel yapı tasfiye edilirken cemaate zarar verilmemeli…

Son günlerde yaşanan olaylardan sonra “Cemaat hükümetin yanında bir paralel güç mü?” sorusu sorulmaya başlandı. Bu tartışmaların yanında F. Gülen, gündem belirleyen veya siyasete yön veren bir figür haline geldi. 

Başbakanın açıklamalarından sonra; Pennsylvania’dan “F. Gülen bu açıklamayla ilgili neler söyleyecek veya nasıl beddua edecek” gibi düşünenler oluyor.  

Ben; Hizmet Hareketinin ve F. Gülen’in bu şeklide Türkiye’nin gündeminde yer almasını hiç doğru bulmuyorum. Ancak, son günlerde onun açıklamaları ve gönderdiği mektuplarla yatıp kalkar hale geldik… 

YAZIK, ÇOK AMA ÇOK YAZIK…

Cemaatin, Türkiye’de; ilim, irfan, irşat ve tebliğ yoluyla İslam’a ve Müslümanlara hizmetleriyle anılmasını arzu eden milyonlardan biriyim. Kimse kızmasın ama okyanus ötesinden gelen sesler ve emirlerle ülkemin karıştırılması beni acayip rahatsız ediyor. Kaldı ki, “Bir inanç hareketinin” dış güçlerle işbirliği yaparak siyasi kavgaya taraf olup hesap sormaya kalkışması asla kabul edilecek bir şey değildir. 

7 yıl hizmet verdiğim Zaman ve Bugün gazetelerinde atılan manşetleri Türkiye aleyhtarı yabancı basın organlarında ve hizmetin emrindeki televizyon kanallarında görmek ağırıma gidiyor. Hükümet aleyhindeki karalama kampanyalarını ve düşmanca tavırları içime sindiremiyorum doğrusu…

O büyük Cemaati yönlendiren küçük bir kesimin; “iktidar olurlar ama muktedir olamazlar” şeklindeki şer güçlerin düşüncelerine ortak olmaları ve  hukuk dışı yapılanmaların kervanına katılmış olmalarını görmek gerçekten inanılır gibi değil…

Maalesef bu kesim; küçük menfaatleri doğrultusunda, dış destekli işbirlikçileri tarafından yürütülen yargı darbesiyle hükümetimizin önünü kesme operasyonlarına taraf olmuştur. Bir “cihan hareketi olma, egemen güçlerin desteğini alarak bir güç olma” hayali uğruna verilen tavizler öyle bir boyuta yükselmiştir ki, Türkiye’nin topyekûn menfaatleri bile nazarı dikkate alınmamaktadır.

YOLSUZLUKLAR BAHANE: ASIL HEDEF BAŞBAKAN ERDOĞAN VE TÜRKİYE’DİR…

Yolsuzluk operasyonunda yaşanan yanlışlıklar ve hak ihlallerinden daha önemli ve vahim olan bir diğer gelişme; cemaati yönlendiren o küçük kesimin emrinde hareket eden “devlet içindeki paralel yapılanmadır”. 

Üzülerek ifade etmek isterim ki,

Türkiye’yi 10 yıl sonra dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokma hedefini ve projelerini açıklayan Başbakan Erdoğan bu paralel yapının ihanetine uğramış ve arkadan hançerlenmiştir.

Bu yapı “Güçlü Türkiye” istemeyen iç ve dış mihrakların taşeronluğunu yaparak ülkemizi 2023 hedefine taşıyacak projeleri kazanan şirketleri mahkûm etme girişimiyle hedeflere ulaşılmasını engellemeye kalkmıştır. 

Şunu herkes bilmelidir ki; bu yanlışlarla daha fazla devam edilemez ve bu bünye bu yüksek tansiyonu daha fazla taşıyamaz.

Ve bu hukuk dışı yapılanma mutlaka tasfiye edilmelidir.

CEMAAT, GİZLİ İLİŞKİLER İLE PARALEL YAPIDAN RAHATSIZ

Devlet kurumları içinde çeşitli kademelerde görev yapanlar arasında birbirinden farklı siyasi görüşlere ve dini anlayışlara sahip olanlar vardır. 

Bunda bir sıkıntı yok… Olmamalıdır da... Zira devlette çalışanların fikirsiz veya dini inanışlara duyarsız olmalarını beklemek yanlış olur.

Ancak; devletin taşıyıcı kolanları olan kurumlar içinde bir bürokrat, iktidar gücünü ve yetkisini halktan alan bir hükümete ve yasalara karşı var olan sorumluluklarını hiçe sayarak; örgütsel bir yapı içinde bağlı olduğu cemaat veya dışarıdan her hangi bir merciden emir alıyorsa, bu asla kabul edilemez. 

Böyle bir durum varsa bu yapının adı paralel yapılanma olur.

Komutanı yerine dışarıdan emir alan askerle savaşa gidilemeyeceği gibi hükümet ve yasaların verdiği sorumlulukları yerine getirmeyen bürokratlarla da devlet yönetilmez. 

Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir husus şu; Cemaat ile paralel yapılanma aynı şey değil…

İslam’a ve Müslümanlara hizmet edenlere asla dokunulmamalı… 

Ancak; Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün de ifade ettiği gibi “Devlette ayrı devlet olmaz. Devlet içinde ayrı bir yapılanma olamaz. Kimse kurumunun dışında başka bir yerden talimat alamaz” uyarısı dikkate alınmalıdır.

Bu yaşanan olaylardan Cemaat de fevkalade rahatsızdır. Çünkü Cemaat İslam’a ve Müslümanlara hizmeti varlık sebebi olarak kabul etmektedir. Karşılıksız fedakârlıkların sebebi de bu kabulün sonucudur. Bunlardan dolayı Cemaatin geneli, paralel yapı ile uluslararası gizli ilişkilerden rahatsızlık duymaktadır.

Vatikan ziyareti, Musevi düşünce kuruluşları ve birtakım istihbarat örgütleriyle ilişkilerin yanında dış destekli “Başbakan Erdoğan’ı tasfiye” etme girişimlerine dolaylı da olsa destek verilmesi; cemaati derinden sarsmıştır. 

Gazete aboneliklerinin iptali, himmetlerin durması, sohbet halkalarının azalması hep bu yanlış ilişkiler ve tavırlardan kaynaklanmaktadır. 

F.Gülen’i ve Cemaati yöneten kadro artık bu gerçekleri görmeli ve vakit geçmeden kararını vermelidir.

Ya; 

Amerika başta olmak üzere egemen güçlerle ve Yahudi lobilerinin desteğiyle paralel yapıyı güçlendirip devleti ele geçirme adına mücadeleye devam edecekler. (Ki bu tutum yanlışta ısrar olacağı gibi sonucu hüsran olur.)

Ya da; 

Paralel yapıyı dağıtıp o gizli ve karanlık ilişkilere son verecekler; Cemaatin varlık sebebi olan İslam dinine ve Müslümanlara hizmet yolunda irşat ve tebliğ faaliyetlerine geri dönecekler…

Kaldı ki; Cemaatin kahir ekseriyeti bunu beklemekte ve istemektedir. Bence de en doğru olan budur. 

Bunun aksi ise intihar olur…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Mehmet Koçak Arşivi