Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Konferansta Esad ve çetesi “savaş suçlusu” ilân edilmeliydi

Konferansta Esad ve çetesi “savaş suçlusu” ilân edilmeliydi

İsviçre’nin Montrö kentinde düzenlenen Cenevre-2 Konferansı başladığında; Suriye’de Esad’e bağlı savaş uçakları, halkın üzerine “varil bombaları” yağdırıyordu. Konferans devam ederken varil bombalarıyla yapılan saldırıda 17’si çocuk 87 sivil halk acımasızca katledildiği haberi geldi.  

Konferanstan bir gün önce dünya kamuoyunu sarsan Suriye’de işkence edilerek öldürülen 11 bin kişiye ait fotoğraflar konferansın gündemindeydi. “Savaş Suçu belgeleri” olan bu fotoğraflar Suriye’de İran ve Rusya destekli katiller çetesinin sürdürmekte olduğu bir insanlık faciasını boyutlarını gösteriyordu. 

11 bin sivil insanın işkenceyle öldürüldüğünü belgeleyen, kan donduran o fotoğrafların bir benzerini Şam’ın Guta ilçesinde “kimyasal katliam”da görmüştük. Sarin gazı ile 1500 kadar suçsuz, insanın en acımasız şekilde katledilmişti.

 Son üç yıl içinde Suriye baştan başa yakılıp yıkıldı… 17 bini masum çocuk 130 binden fazla savunmasız sivil halk katledildi… Bu vahşet tüm şiddetiyle Şam yönetimi tarafından halen sürdürülmektedir. 

Aslında; Cenevre-2 Konferansında diktatör Beşşar Esad ve çetesi “savaş suçlusu” ilân edilmeliydi. 

Ayrıca, Cenevre-2 Konferansı kararıyla BM Savaş Suçluları Mahkemesi göreve çağrılmalıydı. Çünkü; elde edilen bilgi ve belgeler “insanlığa karşı suç” işlendiğini açıkça ortaya koymaktadır. 

Maalesef bunlar yapılamadı ve diktatör Esad ve çetesine yeni katliamlar için bir fırsat daha verildi…

HEM SUÇLU HEM DE MÜTECAVİZ..

Konferansta Suriye’de yaşanan insanlık faciasının sonlandırılması ve buna sebep olan Şam yönetiminin tasfiye edilmesi yönünde bir irade gösterilemedi. Bir de üzerine Şam Çetesinin temsilcisi olan Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in suçlayıcı eleştirilerine imkan tanındı. 

Velid Muallim o toplu katliamların baş sorumlularından biri olduğu halde, utanmadan arlanmadan Muhalifleri ‘hainlikle’; Batılı ülkeleri ve bölge ülkelerini “Suriye’deki teröristleri desteklemekle” suçladı. 

Konuşmasında küstahlaşan Velid Muallim ayrıca; “Komşularımız bizi sırtımızdan bıçakladı. Erdoğan hükümeti olmasa bunlar yaşanmazdı” dedi. Bu suçlamalara en güzel cevabı, Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Biz Suriye’de kimin terörist olduğunu biliyoruz” sözüyle verdi. 

Terör; korkutmak ve dehşet saçmaktır. Bu, devlet güçleri ile yapılıyorsa o zaman buna “devlet terörü” denir.

Şam yönetimi bir yandan devlet terörü yapıyor diğer yandan da yıllardır terörü destekliyor ve yönlendiriyor.  

Ülkede kanlı eylemler gerçekleştiren El Kaide ve Irak Şam İslam Devleti gibi birçok terör örgütü, Şam Yönetimi tarafından desteklenmekte ve de himaye edilmektedir. 1982-1998 yılları arasında Türkiye’de 40 bin insanın ölümüne sebep olan PKK terör örgütünü Baba Esad himaye etmiştir.

Valid Muallim denen katil de Baas rejiminin kanlı izinden yürüyen o dönemdeki kilit adamlardan birisidir. 

Görüldüğü gibi bu küstah  “Hem suçlu hem mütecaviz”dir.

 “Gelinen noktada Esad yeniden güçlendi. Yanlış politikalar yerine yeniden Şam ile diyalog kurulmalı” diyen malum çevrelere kalemini satmış bazı yazar ve siyasiler, bu yönde bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. 

Zerre kadar vicdan taşıyan herkes; Suriye’de kanlı diktatör yerine hak arayışı yolunda saldırılara maruz kalan Suriye halkının yanında yer alarak sahiplenen Başbakan Erdoğan ve hükümetini takdir etmektedir. Ancak bu politik tavrı; haysiyet, onur ve vicdan sahibi olmayanlar anlayamıyor anlayamaz…

KONFERANS FİYASKOYLA SONUÇLANDI...

Katiller çetesinden oluşan Şam yönetiminin hâlâ Rusya tarafından himaye edilmeye devam edildiği Konferansta kendini gösterdi. 

Cenevre-2 Konferansında Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Şam yönetiminin ülkeyi yakıp yıkması ve sürdürülen toplu katliamları hiç konu etmeden muhalifleri destekleyen bölge ülkelerini eleştirerek, Şam yönetimine desteğini ima eden görüşlere yer verdi. 

Çünkü… Rusya’nın Suriye’de üsleri var… 

Suriye Rusya’nın bölgeye açılan kapısı olduğu için; Rusya, kayıtsız şartsız Şam yönetimini desteklemeye devam ediyor. Bölgeyi terk etmeye hiç mi hiç niyeti yok. ABD ve Batılı ülkeler bunu çok iyi biliyor ve Rusya ile karşı karşıya gelme yerine ortak çıkarlar çerçevesinde oyunun kurallarını geliştirmeye çalışıyorlar.  

Suriye’de kelimenin tam anlamıyla bir vahşet yaşanırken, her gün varil bombalarıyla savunmasız sivil halk katledilirken; bu insanlık dışı gidişi durdurma adına Cenevre- 2 Konferansında öneri dahi getirilemedi. 

Cenevre-2’de bir kere daha görülmüştür ki; 

BM Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Toplum, üzerine düşeni yerine getirmekte bir acziyet içindedir...  

Zaten böyle olmasaydı Suriye’de bu insanlık faciası yaşanmaz veya bu mezalim bugüne kadar devam edemezdi.

Şam yönetimi Cenevre-1 Konferansının 6 maddelik kararlarını resmen kabul etmişti ancak bu kararların hiçbirini yerine getirmediği halde hiçbir kınama yapılmadı. Kısacası;  konferans başarısızlığa uğradı…

Şu gerçeği unutmamak lazım… 

Suriye’de zalim diktatör Esad ve rejimine karşı sadece bir halk ayaklanması yok. Aynı zamanda egemen güçler ve bölgede etkili olmak isteyen aktörler üzerinden yürüyen bir savaş var. Bunların başında Rusya ve kendini İslam devleti olarak tanıtan İran bulunmaktadır.

Burada savaşan tarafların bir araya getirilmesi usuldendir. Gerçekte, Suriye’nin geleceğini; Suriye dışındaki aktörlerin Suriye üzerindeki kendi çıkarları için sürdürdüğü pazarlıklar belirleyecektir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Koçak Arşivi