Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Artık bu şerefsizin adını koyalım!

Artık bu şerefsizin adını koyalım!

Hürriyet’im yok, ama alabildiğine “hür”üm!

Milliyet’im yok, milliyetimden şüphe etmiyorum!

Artık Zaman’ım da yok. Zamanıma istediğim gibi tasarruf edebiliyorum!

Tirajlara baktım… Bir zamanların milyonluk tiraj iddiasındaki gazetesi 300 binlere inmiş… Öteki ondan geride… Milyonluk iddia ile kendini pazarlayan gazetenin ise, bir çok bayide tek nüshası yok. Olanlarda ise bir veya iki adet!

**

Şerefsize “şerefsiz” demek suç mu?

Öyleyse demeyelim!

Fakat adamın yaptıklarını sıralasam her defasında sizlerin “vay şerefsiz, vay ahlâksız, vay namussuz….” diyerek naralanacağınızdan eminim…

Dün yazmış: “Artık bu rejimin adını koyalım.”

Neden? Türkiye HSYK kanunu kabul edildikten sonra hukuk devleti olmaktan çıkmış! Anayasa’nın kuvvetler ayrılığı prensibi fiilen askıya alınmış!

Türkçeye bak: “Fiilen askıya alınmış”! Bu Türkiye’nin büyük bir gazetesindeki Türkçe. Bir şeyin fiilen olabilmesi için, uygulanması gerekir. Eğer bu adını koyacağımız zatın dediği olsa idi, kanun yürürlüğe girmiş ve uygulanmış olmalıydı! (Ki kuvvetler ayrılığının bu kanunla ortadan kalktığı da bir iddiadan ibaret.)

Ah Türkçe! Bu adamın yazdıkları Türkçe ise, bu Türkçe ile bir yere varılmaz. Bakın cümleye: “Ergenekon davaları ile ‘yargısallaşan siyaset’ iyice yargısallaşmıştır.”

Ne demek “yargısallaşmak”?

Bu Türkçe sefaletinde, TDK’nın sözlüğüne bakın: Yargısal = Yargı ile ilgili. “Yargı ile ilgili olan” hukukidir!

“Yok efendim, yargı aslında mahkeme demektir, gerçek karşılığı ‘kaza’dır” diyenler çıkabilir.

Kaza da ne? Sayenizde “trafik kaza”sından başka kaza bilen var mı?

Ayrıca siz yargının sırf bu mânada kullanıldığını görebiliyor musunuz?

Adalet= yargı, mahkeme= yargı, hukuk= yargı… Bir kelime üç anlamı da kapsayacak şekilde kullanılıyor. Bu adını koyacağımız zat hangi mânada kullanıyor acaba?

Olsa olsa “hukukî”.

Fakat demek istediği bu değil. Muhtemelen, yargının siyasileşmesinden şikayet edecek. İbare “Yargının siyasallaştığı” olmalıdır.

Dünyanın başka yerlerinde olsa, halkın dilini doğru dürüst bilmeyen bir adam ancak kıytırık bir gazetede yazabilir. Fakat baş köşede yer tutuyor.

Sebebi ne ola ki?

Kullanışlılık!

Onu rejimin oligarşik güçleri tepe tepe kullandı. Başçavuşların telefonu ile manşet attı, yazı yazdı. Sayısız insanı yargısız infaza tabi tuttu.

Patronu bu vesile ile, tepmekten de beter ederek kullandı. Patronu adına nasıl zamanının başbakanına şantaj yapmak istediğine dair çözümlemelere isteyenler internette hemen ulaşabilir.

Bakın bu adamın altın devrine: 28 Şubat.

O zamanın canavar yayın yönetmeni. Her türlü pislikle, muzahrafatla uğraşıyor. Peki o zamanın hukuku, yargısı hakkında kanaati ne?

Bütün yüksek mahkeme üyeleri, hakimi savcısı Genelkurmay’da brifingten geçiriliyor.

O zaman “yargı” ne oluyor? O zaman buna itiraz etmiş miydin?

Edemezdin!  Çünkü sen de birifing almış, postmodern darbedeki rolünü öğrenmiştin. O rolü sonuna kadar başarıyla oynadın. Darbeseverlerin kahramanı oldun.

Sen rol oynadın, yani bir çok suçun faili oldun, buna rağmen hâlâ ötmeye devam ediyorsun; sana rol verenler ise mahkemede veya içeride!

Reva mı bu?

Türkiye’de adalet adalet olduğunu göstermeli.

Onu gösterdiği zaman sana verilecek sıfat belli.

Ben söylemiyorum. Okuyucularım yüzüne karşı haykırmakta serbest!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi