Yener Dönmez

Yener Dönmez

İstismarcıların şâhı

İstismarcıların şâhı

Bu ülkede 14 yaşındaki Berkin’in ölümünden üzüntü duymayan yok. Ama bir de kirli hesaplarla, istismar iştiyakını acının önüne geçirenler var. Bununla da kalmayıp özellikle ajitasyonlar eşliğinde ölüm üzerinden çıkar elde etmek için sistematik biçimde provokasyonlara davetiye hazırlığı yapanlar var.

Bu hususta 28 Şubat’ın kadrolu provokasyoncusu Uğur Dündar, son darbe sürecinde de birinciliği kimseye kaptırmıyor…

Canlı yayında sosyal paylaşım sitesi Twitter’da tüm dünyada yaşanan teknik aksaklığı provokasyon malzemesi yapıyor. Bütün dünyada baş gösteren teknik arızayı, Halk TV’den son dakika haberi olarak sunuyor. Twitter’ın TİB tarafından Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla kapatıldığını ileri sürüp, “Berkin Elvan eylemlerine katılanların iletişiminin engellenmesi için Twitter’a operasyon yapıldı.” yorumunu yapıyor. Twitter yönetiminin, “Sorunun global olduğu, duruma müdahale edildiği ve 40 dakika süren teknik aksaklık sonucunda yeniden kullanıma açıldığı” yönündeki duyurusundan sonra dahi yüzü hiç kızarmıyor.

Can çıkmadan huy çıkmıyor işte.

Programına konuk olarak davet ettiği yeminli AK Parti düşmanı Tuncay Özkan hiç boş durur mu? Peşin hükümle 21 yaşındaki kızını dahi istismar malzemesi yapıp, “Şimdi benim Nazlıcanım orada. Ben ondan nasıl haber alacağım. Orda yapılan bir vahşeti, orda yapılan bir suiistimali nasıl öğreneceğim” diye tekrarlayıp duruyor.

Yalan haber üzerinden, hükümete yüklenip, “Bu yüz yılda bu kafayla iktidar olmak mümkün mü? Dünyada saygınlık kazanmak mümkün mü? Zulmün iktidarı diye ancak buna denebilir. Ben şimdi oraya yavrumu gönderdim. Ben ondan nasıl haber alacağım?” diye tekrar tekrar sorup çocuğu üzerinden ajitasyon yapıyor. Farkında olmadan bir de itirafta bulunuyor: “Ben oraya yavrumu gönderdim…”

Özkan’a sormak lazım: “Niye kendin gitmedin de 21 yaşındaki kızını gönderdin?”

Daha fazla ajitasyon, daha fazla istismar için mi?

Bunların derdi ne Berkin, ne Ali İsmail, ne de diğerleri…

Tıpkı dertlerinin Taksim Gezi Parkı’ndaki 3-5 ağaç olmadığı gibi.

Maalesef mesele “canlar” değil…

Belli bir kesimin AK Parti düşmanlığı öylesine iflah olmaz boyutlara ulaşmış ki; bunları ikna için uğraşmak berhava bir gayret gibi geliyor bana.

Bunca açığa çıkan hakikatten sonra bu eylemlerin doğaçlama geliştiği düşünülemez.

İç ve dış mihrakların medya üzerinden oluşturmaya çalıştığı “algı” operasyonu sürüyor. “Türkiye otokrasiye gidiyor, Erdoğan diktatör” algısını yerleştirme operasyonu bu…

Nasıl ki biz, “Madem Türkiye’de otokrasi var. Erdoğan diktatör. Dünya’nın hiçbir tarafında karşılıksız bırakılmayan bütün bu çirkeflikleri nasıl yapıyorsunuz?” sorusunu sormadan bıkmıyorsak; onlar da, yalan, iftira, dezenformasyon ve karanlık emellerinden vazgeçmiyor.

Neyse ki azgın azınlık ne yaparsa yapsın, sağduyunun sesi olan makul çoğunluk olup biten her şeyin farkında…

Dün Uludere’de PKK mayınıyla şehit düşen Uzman Çavuş Musa Somay’ın ailesiyle görüştük.

Hatay’ın Erzin ilçesine bağlı Yeşiltepe köyündeki şehit babasına, “başsağlığı” dileklerimizi ilettik.

Baba ocağında büyük bir üzüntü hakim.

Şehid Musa Çavuş geride yaşlı bir ana ve baba, gözü yaşlı bir eş, 4 yaşındaki kızı Öykü ile henüz 1 aylık oğlu Mehmet Ömür’ü bıraktı.

Bu dramın gazetelerde nasıl yer aldığını daha doğrusu nasıl es geçildiğini hepimiz ibretle izledik.

Merak edip sorduk acılı babaya, “Medyadan hiç arayan, soran, gelen, giden oldu mu?” diye…

Şehit babası önce yutkundu. Boğazı düğümlendi bir süre konuşamadı.

Sonra göz yaşları içerisinde şunları söyleyebildi: “Evladım medyadan ne arayan ne soran oldu. Hiçbir gazeteci aramadı. Hiçbir televizyoncu da aramadı. Ama Allah devlete zeval vermesin. Genelkurmay Başkanımız Necdet Özel ile çok sayıda yetkili aradı. Devlet büyüklerimiz aradı. Evladıma terör örgütü tarafından pusu kuruldu. Şehit edildi. Medya ilgisiz kaldı. Bu ilgisizlik acımızı daha da artırdı. Fakat acımızı yüreğimize gömüp misafirlerimizle ilgileniyoruz.”

Neylersin?

Bir tarafta tepe tepe istismara maruz bırakılan masum Berkin, diğer tarafta ise planlı biçimde şehid edilen Musa Çavuş…

Bir tarafta sanal yalanlar…

Diğer tarafta ise, “Biz istismarcının şahıyız şahı” diye haykıranların ekranlara yansıyan gerçek yüzü…

Bilmem farkı anlatabildim mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Yener Dönmez Arşivi