Ersoy Dede

Ersoy Dede

Anayasa Mahkemesi sorunu

Anayasa Mahkemesi sorunu

Anayasa Mahkemesi, twitter ile ilgili bir karar verdi. Ve bu karar jet hızıyla uygulandı biliyorsunuz.. Ne oldu? Yüksek mahkeme, başvurucuların haklarının ihlâl edildiğine hükmetti ve erişim engelinin kaldırılması gerektiğini karara bağladı.. Bakın değerli dostlarım, ben bu meselede tarafım.. Bu twitter denen mecrada, aile bütünlüğüme yönelik akıl almaz iftiralar atıldı. Canımı yakmak isteyen paralel yapının sanal unsurları, demedik laf, etmedik hakaret bırakmadılar. Baktılar ki benden bir geri vites yok, bu defa yalana iftiraya başvurdular. Kim olduğu belli olmayan sahte isimlerle aileme saldırdılar.. Bu kepazeliğe ortak olan Ekşi Sözlük denen gayya kuyusundan bu iftiraları kaldırmalarını istedik. Kaldırmadılar. Dava açtık. Kazandık. Peki ya twitter’dakiler ne olacak? Jack Dorsey denen milyarder bir Amerikalı girişimcinin ticari davasını sahiplenen Anayasa Mahkemesi’nin sihirli dokunuşuyla ben, bana atılan iftiraları yediğimle kaldım.. Akıl alır gibi değil.. Şimdi bu Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kapsamında, twitter’a giremeyenlerin hakkını koruyor da, benim gibi saldırıya uğrayanların hakkı ne oluyor?.. Sezgin Tanrıkulu örneğin, twitter’a giremediği için mağdur oluyor da, ben uğradığım hakaret ve iftiralara rağmen, Anayasa Mahkemesi tarafından yeteri kadar mağdur sayılmıyor muyum?.. Anlayamıyorum..

EN ÜST YARGI ORGANI ANAYASA MAHKEMESİ

Bakınız sevgili dostlar. Bu ülkede bir hukuk disiplini var.. Daha doğrusu vardı eskiden.. Bir yerel mahkemenin temyiz makamı belliydi. Ya da cezasını kesinleştirecek olan yüksek yargı makamı belliydi.. Artık değil.. Ceza davalarında en üst karar organı da artık Yargıtay değil, idari davalarda en üst karar organı da artık Danıştay değil.. Hepsi ve her şey Anayasa Mahkemesi artık.. Sözgelimi Mustafa Balbay’ı da serbest bırakan yer Anayasa Mahkemesi, TİB’in aldığı yürütmeyle ilgili kararı bozan da.. Başı ağrıyan, dişi ağrıyan Anayasa Mahkemesi’nin kapısını çalıyor.. Bir saniye arkadaşlar. Burada ters giden bir şeyler var.. Ülke hızla yargısal vesayetin kontrolüne geçmek üzere.. Bu tehlikeli gidişe son verilmezse ciddi bir problemle karşı karşıyayız demektir.. 17 adamın iki dudağı arasında memleket yönetiliyor şu anda. Millet iradesi tamamen by-pass edilmiş durumda. 2010 Referandumu ile getirilmiş olan bireysel başvuru meselesinin, Anayasa Mahkemesi’ni bir kez daha tartışmalı hale getirdiği ortada..

Zaten bir ombudsmanlık tesis edilmişken bir de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru ile birlikte kafalar allak-bullak olmuş durumda. Çok yakında ‘’kiracım zamanında kirayı yatırmıyor’’ diye kapısı çalınırsa kimse şaşırmasın.. Dahası böyle bir başvuruya, ‘’hemen kirasını öde adamın’’ gibi bir kararla karşılık verirse yüksek mahkeme, asıl ona kimse şaşırmasın..

ANAYASA MAHKEMESİ KAPATILMALIDIR

27 Mayıs Kanlı Darbesi’nin bir mirası olan Anayasa Yargısı, artık hükmünü tamamlamıştır.. Bugüne kadar TBMM’nin yasama faaliyetlerine ipotek koyarak millet iradesini hiçe sayan kararlar veren ve daha acı olanı bu kararları uygulanmak zorunda olan Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kılıfı altında yeni bir vesayeti tesis etmeye başlamıştır..

Ülkeyi bu yeni vesayet mekanizmasından kurtarın. Biz Ahmet Necdet Sezer’in ya da Turgut Özal’ın seçtiği adamların değil, bizim seçtiğimiz adamların verdiği kararlarla yönetilmek istiyoruz.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi