Ersoy Dede

Ersoy Dede

Bayrak konusunda samimi olalım

Bayrak konusunda samimi olalım

“Lice’de bayrak indirmişler, ne diyorsunuz?” Elleri kırılsın.. Ne diyebilirim ki.. Böyle soru mu olur? Her bir santimetrekaresi kanla sulanmış vatan toprağının şerefli bayrağına uzanan ellerin savunulacak bir tarafı olabilir mi? Bunun üzerinden bir tartışma yapmayı bile anlamsız bulurum.. Bununla ilgili bir soruya muhatap olmayı bile saçma sayarım.. Üstelik ben bu bayrak konusunda samimiyim.. Bayrak her nerede indiriliyorsa ya da yakılıyorsa aynı tepkiyi verebilirim.. Oysa CHP Başkanı’nın, Lice üzerinden yaptığı açıklamayı okuyunca, gözümün önüne geçen yıl bu vakitler Ankara’da yakılan bayrağımız geldi.. Kendilerince kesilen ya da yerleri değiştirilen ağaçları protesto ettiğini söyleyen (!) gençlerin, şanlı bayrağımızı sokak ortasında nasıl yaktıklarını hatırlıyor musunuz? 18 Haziran 2013 Salı günkü Grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu o bayrak yakma hadisesi ile ilgili olarak söylediklerini hatırlatmamı ister misiniz? “..... Birinci yalan.. Bayrak yakmışlar.. Ya millet bayrağıyla koşmuş oraya.. Ne bayrak yakması.. ...” Geçen yılki skandal görüntülerle ilgili olarak, zekamızla alay edercesine bu açıklamayı yapan Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Lice’de bayrak indirilmesi üzerinden Başbakan’a yükleniyor.. Başbakan’ın Türk Bayrağı ile ilgili hassasiyetini burada anlatmaya sayfalar yetmez.. Sadece biz değil, dünya biliyor Erdoğan’ın bayrak hassasiyetini.. Dünya Tayyip Erdoğan’ı, uluslararası toplantılarda, yeri belli olsun diye zemine yerleştirilmiş bayrağı alıp ceketinin iç cebine koyan lider olarak tanıyor.. Yerde (başka bir nedenle bile olsa) iki dakika kalmasına tahammül edemeyen lider olarak.. Kılıçdardoğlu ise bugün indirilmesinden derin üzüntü duyduğu bayrağı, Hakkari Mitingi sırasında cesaret edip de açtıramamıştı hatırlayın.. Her Ak Parti Mitingi, aynı zamanda bir bayrak şöleni gibi geçerken, Kılıçdaroğlu’nun Hakkari Mitingi’nde, ilaç için bir kağıttan yapılmış 23 Nisan Bayrağı bile göremedik.. Yapmayın lütfen memleketi bayrak hassasiyeti yarıştırarak germeyin.. Başka argümanlar üretin kendinize...

**

Lice’de süreç içinde sürpriz sayılmayacak bir gerginlik olduğunu görüyoruz.. Dünyanın hiçbir tarafında şiddet eylemleriyle özgürlük mücadelesi verdiğini anlatan gruplarla mücadele, böyle tereyağından kıl çeker gibi olmamış.. Olmayacak da.. ne İngiltere’de, ne İspanya’da ne de başka bir yerde.. Bugün silah bırakıyoruz diyecekler, yarın içlerinden bir grup çıkacak ve “neden silah bırakıyormuşuz ki?” diye soracak.. Ya bütünden ayrılacaklar ve kendi başlarına bir mücadeleye kalkışacaklar ya da liderleri o farklı düşünen grubu ikna edecek.. Bunlar sürecin doğal akışı.. Şimdi de karşımıza PKK’nın gençlik yapılanması diyebileceğimiz YDG diye bir grup çıktı.. Yolları kesiyorlar, bayrakları indiriyorlar, yöre insanına korku salıyorlar.. Her şey iyi olacakken berbat etmenin yollarını arıyorlar.. Bunlar olacak.. Kaç kez yazdık, yine tekrar edeceğiz.. Sinir uçlarımıza dokunacaklar.. Dudaklarımızı ısıracağız ama şans vereceğiz barışa.. Yapılan bir kanunsuzluğa hukuk dairesinde cevap vereceğiz. Örneğin bir karakola yapılan silahlı saldırıya elbette silahla karşılık vereceğiz.. Ama tuzağa düşmeden, provokatörlerin ekmeğine yağ sürmeden..

**

Çocukların alıkonulmasının da aralarında olduğu, süreci zora sokmayı hedefleyen pek çok harekete tanıklık ediyoruz şu günlerde.. Örgütün gençlik yapılanmasının, “Lice Serhildanı” dediği bir kalkışma provasının kanlı sonuçları olduğunu gördük. Provokasyonlarda her zaman üzerine çalışılan “ilk kurşun” olmuştur.. O ilk kurşundan sonra hedeflenen her ne ise çorap söküğü gibi gelir gerisi zaten.. Ondan sonra yumruklar sayılmamaya başlanır. İlk kurşunu sıkan elin arkasındaki iradeyi ise tarih kitapları yazmaz.. Sadece ilk kurşunu biliriz bir de ardından oluk oluk akan kanı.. Paris’te üç PKK yöneticisinin de suikast sonucu öldüğü gün sürecin akamete uğrayacağını söyleyenler oldu.. Bu boş heveslerden kurtulun artık.. Bitti bu iş.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi