Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Batılılar, Türkiye ile İran Arasında “Yeni Bir Sayfa” Açılmasından Rahat

Batılılar, Türkiye ile İran Arasında “Yeni Bir Sayfa” Açılmasından Rahat

İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin 18 yıl aradan sonra ülkemizi ziyaret eden İran’ın üst düzey yetkilisi oldu. Dünya kamuoyunun ‘reformist’ olarak nitelediği İran Cumhurbaşkanı Ruhani, 7 bakanla birlikte gerçekleştirdiği ziyaretin hedefinin İran ile Türkiye arasındaki işbirliğini artırmak olduğunu duyurdu.

Ancak; bu ziyaret ve iki ülke arasındaki yakınlaşma ile ticaret işbirliği anlaşmaları Türkiye ve İran’ın “yüzden dost”larını rahatsız ettiği görülmektedir. Batı medyasında yer alan haber ve yorumların yanında Batı başkentlerinde siyasilerin değerlendirmelerinde bu rahatsızlık ima ediliyor. Her defasında olduğu gibi geleneğini bozmayan Batı medyası bu ziyarette de Türkiye ile İran ilişkilerinde fitneye ve fesada sebep olacak şekilde haber ve yorumlara yer verdi.

Bu ziyaret Türkiye ve İran tarafından iki ülke arasında “yeni bir dönemi, yeni bir sayfa” olarak kabul görürken, Batı medyasında “Türkiye ve İran yeni bir sayfa açabilir mi? başlığının altında Türkiye-İran yakınlaşmasından duyulan rahatsızlık ima ediliyor. Batı medyasında, iki ülke arasında iş birliği yakınlaşması es geçilerek; Anıtkabir’e gitmeyen Ruhani’nin “Ben Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’ı yeniden halkı tarafından tekrar seçilmesi nedeniyle kutladım” açıklamaları öne çıkarılarak iki ülke arasında “yeni bir sayfa”nın açılmasının zor olduğu vurgusu yapıldı. Bu hem bir kıskançlık ve çekememezliktir, hem de emperyalist çıkarları açısından bu yakınlaşmadan duyulan rahatsızlığın bir ifadesidir.  

İRAN İLE VAROLAN TARİHİ DOSTLUĞUMUZ SORUNLARI AŞACAK GÜÇTEDİR

Türkiye ile İran arasında başta Suriye ve Irak olmak üzere bölge sorunlarının çözümü konularında fikir ayrılıklarımız olduğu doğrudur. Ancak, fikir ayrılıklarına rağmen her iki ülke de bölgemizde güvenlik ve istikrar istiyor. Fakat; İran’ın Suriye ve bölge politikasında mezhepsel bağnazlığı içinde çözüm aramaya çalışması bizi olduğu kadar bölge ülkelerini de rahatsız etmektedir.

Ruhani’nin  “Suriye’de halkların oyları belirleyicidir” görüşü, adil, eşit ve katılımcı bir seçim olduğunda geçerli olur. Halkını katleden, ülkesini yakıp yıkan ve halkın değil, kendi yandaşlarının katıldığı göstermelik bir seçimle zaferini ilan eden bir katili kutlamak bir İslam devleti olduğunu dünyaya gururla ilan eden İran gibi bir ülkenin Cumhurbaşkanına yakışmadığını üzülerek ifade etmek zorundayım.  

Kaldı ki iç savaşın devam ettiği ve halkın katılmadığı, adaylar arasındaki yarışta eşit hakların söz konusu olmadığı bu seçim asla meşru kabul edilemez.   

Ancak, Türkiye ile İran arasındaki sorunların benzerleri ve daha fazlası ülkeler arasında fikir ayrılıkları dünya var oldukça hep ola gelmiştir. Nitekim Almanya, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere AB üyesi ülkeler arasında da  benzer sorunlar ve anlaşmazlıklar hâlâ devam etmektedir. Ve yine Almanya ile Amerika arasında Başbakan Angela Merkel’i de kapsayan telekulak skandalından olumsuz etkilenen iki ülke arasındaki ilişkiler düzeltilmeye çalışıyor. ABD, AB’den oluşan Batı cepheyle Rusya arasında Ukrayna konusunda yaşanan büyük sorunlar ve restleşmeye rağmen Almanya ve Fransa Rusya ile her türlü ticari ilişkilerini sürdürmektedirler. 1700 Alman şirketinin Rusya’da çok ciddi yatırımları var ve ABD ile AB’nin Rusya’ya yaptırımlarına rağmen aktif faaliyetlerini sürdürüyorlar.

Fransa’nın Ukrayna krizi gölgesinde Rusya’ya iki adet savaş gemisi satması tartışmalara neden oldu.  Fransız yapımı Mistral tipi helikopterler için çıkarma-indirme gemisinin Rusya’ya satışı ile ilgili olarak Fransız Cumhurbaşkanı Francois Hollande geri adım atılmayacağını açıkladı. Hatta; Mistral helikopterleri Rusya’nın Kırım’ı işgali sırasında da kullanılmıştı.

Batılılar kendi aralarındaki sorunlara rağmen ticaret ilişkilerini sürdürürken Türkiye ile İran arasındaki yakınlaşma ve işbirliği çerçevesinde “yeni bir dönem ve yeni bir sayfa” açmalarından rahatsız olmaları emperyalist düşüncelerinden kaynaklanmaktadır. Egemen güçler; bölgede süren arayışların yeni ittifaklara ve ekonomik işbirliğine dönüşmesini istememektedirler.

Halbuki; İran’la aramızda bu fikir ayrılıklarından ziyade hem fikir olduğumuz konular çok daha fazladır. İran ile Türkiye arasında tarihin derinliklerinden gelen karşılıklı güvene dayalı dostluk ve kardeşlik bağları var ve bu bağlar bu gibi sorunları çözebilecek güçtedir. Nitekim; bu sorunlar ve fikir ayrılıklarına rağmen özellikle nükleer programı konusunda İran’a karşı takınılan haksız tutuma en büyük tepkiyi gösteren Türkiye oldu. Anlaşmazlıkların barışçıl yönde çözüme kavuşması yönünde taraflar arası çok ciddi bir diplomasi yürüten Türkiye, İran’ın Batı’yla yakınlaşarak bir çıkış yolu bulmasında  önemli rolü olmuştur.  

Nitekim İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Gül’le yaptığı ortak açıklamada “Bazı görüş farklılıkları olabilir ancak görüş ayrılıklarından çok işbirliğine odaklanmalıyız” şeklindeki mesajı, bazı fikir farklılıklarının yakınlaşma ve işbirliğinin geliştirilmesine mani olmayacağı yönündedir.

Bu ziyareti taraflar çok iyi değerlendirerek Batılı emperyalistlerin ve ‘paralel yapı’nın  tüm kışkırtmalarına rağmen, Türkiye İran arasında gelecek adına çok daha ümit verici yeni bir dönem başlatılarak  “yeni bir sayfa” açılacaktır. Bu her iki ülkenin milletleri tarafından da büyük bir takdirle desteklenmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Koçak Arşivi