Abdullah Şanlıdağ

Abdullah Şanlıdağ

CHP rezervlerinden ve atık reflekslerinden arınıyor

CHP rezervlerinden ve atık reflekslerinden arınıyor

Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CHP ile MHP’nin ortak çatı adayı olarak ilan edilmesi, hem iktidar cenahında ve hem de muhalefet cephesinin farklı katmanlarında tedirginliğe sebep oldu. Bazıları İhsanoğlu’nun “Beykoz Projesi” olduğunu dillendirirken, Sayın Başbakan’ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan ise; “Esad ve Sisi destekçiliği, İhvan karşıtlığı gibi hususiyetler, uluslararası düzeyde bir ‘proje’ ortaya konduğunu  gösteriyor.” dedi.

Buradan şu sonuca varabiliriz: Anlaşılan küresel güç AK Parti’siz bir Türkiye hedefliyor, ancak bunu başaramadığı için Tayyip Beysiz bir AK Parti veya Çankaya’yı oluşturmaya çalışıyor. Babası Mısır’a sürgün giden, Şeyhülislam Mustafa Sabri ve Kur’an şairi Mehmed Akif’le yakın arkadaşlığı bulunan birisinin evladı olarak Ekmeleddin Hoca, bir İslam karşıtı kimlik değil. CHP ve MHP gibi sistem partilerinin onu daha evvel tanıdıklarını tahmin etmiyorum. En azından onun dünya görüşüne fersah fersah uzaklar. Bu nedenle küresel proje olarak bakabilirsek de netice itibariyle CHP gibi bir partinin Ekmeleddin Hoca’da karar kılınmasının sosyolojik olarak analizinin yapılmasında fayda mülahaza ediyorum.

CHP’nin kaptanı Kılıçdaroğlu, Baykal siyasetinden farklı olarak kıblesini Batı’ya çevirdi ve tek parti döneminin atık rezervlerini, reflekslerini partisinden uzak tutmaya çalışıyor. Bunu, benimsediği için değil Türkiye’nin geldiği noktayı biraz olsun okuyabildiği için yapıyor. CHP’nin bildik klasik siyasetiyle sittin sene iktidar olunamayacağını, karşılarında AK Parti gibi İslamcı, projeci bir parti varken milletin kendilerine yetki vermeyeceğini iyi gözlemliyorlar.

CHP’nin dine ve topluma mesafeli durması kendi tabanını kısa vadede memnun edebilir, ancak iktidara talip bir parti, kahir ekseriyeti Müslüman olan Anadolu halkına rağmen bu topraklarda ötekileştirici, küçümseyen, baskıcı tutumunu devam ettirdiği sürece iktidara gelemez. CHP bu gerçeği gördü ve Baykal ekseninden hızla uzaklaşıyor. Be sebeple neden Baykal, Sarıgül veya Bahçeli değil de Ekmeleddin? sorusunun cevabı, konjonktür öyle gerektirdiği içindir. Alışacaklar… Fosil kokanalar da alışacak, fanatik Kemalistler de..

CHP sorunlu bir tarz, üslup ve rezervlerini iktidar uğruna terk ediyor. Uzun yıllar CHP’nin başında kalan İnönü, siyaset hayatında dinsel söyleme hiçbir zaman başvurmadı. Ama bu onun dine olan saygısından mı, yoksa kininden mi bilemeyiz. Fakat şu tarihi anekdotu nereye koyacağız: CHP lideri İsmet İnönü, Konya ziyareti sırasında “Allah’tan bahsedin” ricasını ilk başta reddeder. Partililerin dini terimlerle biraz mesaj verin talepleri üzerine Konyalılara “Allahaısmarladık” diyen İnönü, kasketini alır ve gider. Bunun üzerine partililer de “Efendim dini mesaj verecektiniz” diye çıkışırlar. İnönü ise bu sözler karşısında “Allahaısmarladık” dedik ya der.

CHP muhafazakar bir açılıma yönelirken parti içerisinden bazı çatlak sesler de geliyor. Süheyl Batum diyor ki: “Babam gökten inip gelse ben siyasal İslamcı birine imza da vermem destek de olmam.”

CHP’nin Genel Başkan önderliğinde ABD’nin başkentine yaptığı çıkartmayı bir kenara yazın. 11 yıllık AK Parti iktidarı ABD’ye CHP’yi keşfetme, CHP’ye de ABD’yi keşfetme imkanı verdi. Gezi rüzgarını arkasına alarak Batı’ya yönelen CHP, ülke içindeki fosilleşmiş klasik siyaset tarzıyla Erdoğan’ı alt edemeyeceğini anladı. Katı Kemalist, laikçi ve milliyetçi düşünce; yerini modernleşme, demokratikleşme ve halkın tercihlerine saygı duymaya bırakıyor. Ama Anadolu insanı CHP’nin din ve dindarlara kapı aralayıp, sosyal muhafazakarlığı dışlayarak din ve devlet ayrımını koruduğunu görmez mi? Görür elbet. CHP’nin yeni kemalizmi dine sadece birey noktasında özgürlük tanıyacak, sosyal ve siyasal bağlamda katı laikçi tutumu devam edecektir.

WINEP ve benzeri İsrail yanlısı ve neo-kon kuruluşların Türkiye’de 28 Şubat döneminde başrolü oynayan aktörlerle olan işbirliği ve bu süreçte olan katkıları oldukça açık seçik bilinen bir gerçektir. Şimdi CHP bu odaklara yanaşıyor. “Türkiye’nin ABD ile olan ilişkileri kaçınılmaz bir zorunluluk üzerine oturmaktadır ve İsrail’le ilişkiler sağlıklı olmadıkça ABD ile ilişkilerin sağlıklı bir zeminde götürülmesi de mümkün değildir.” Bu sözler CHP’nin o zamanki genel başkan danışmanı ve parti meclisi üyesi, şu an genel başkan yardımcısı olan emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu’na aittir. Söylemini değiştiren ve WINEP merkezli çalışmaya başlayan CHP’ye haklı olarak Canan Arıtman bir eleştiri getirecek ve şunları söyleyecektir: “Yeni CHP bir Amerikan projesidir.”

Kendi iç dinamikleri ve mevcut yapısıyla dönüşmesi güç bir parti olan CHP’nin, AK Parti’ye karşı ABD, İsrail ve AB merkezli çevrelerin katkı ve etkisiyle de dönüştürülmeye çalışıldığını iddia etmek pek yanlış olmayacaktır. Konuya bu merkezden baktığımızda Ekmeleddin Hocanın da kendi iradesiyle veya yalnızca Kılıçdaroğlu ve Bahçeli tarafından öne sürüldüğünü söylemek pek inandırıcı olmaz.

Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Şanlıdağ Arşivi