Abdullah Şanlıdağ

Abdullah Şanlıdağ

İsrail’e dikkat etmek gerekiyor

İsrail’e dikkat etmek gerekiyor

Siyonizm’in amaç ve felsefesini anlamadan bugünkü İsrail’in ne yapmak istediğini anlayamayız. Temelinde ırkçılık yatan; yayılmacı, çatışmacı ve tahripçi İsrail siyonizminin üç temel dinamiği vardır:

1-Ortadoğu’dan dünyanın çeşitli yerlerine sürgün edilen Beni İsrail halkı toplanmayı ve birliktelik oluşturarak güçlenmeyi hedeflemektedir. Roma döneminden başlayıp 2. Dünya Savaşı’na kadar süren göç hareketi neticesinde Filistin’de nihayet toplanma evresine gelen bu kavim, şimdi Kudüs topraklarını kendi bahçesi olarak görmektedir. Dolayısıyla üç temel dinamikten birincisini gerçekleştirmiş bulunmaktadır.

2-Arz-ı Mev’ud denen Büyük İsrail Projesi’nin inşa edilmesi. Bilindiği üzere Büyük İsrail Nil’den Fırat’a kadar uzanan topraklardır. Merhum Erbakan Hocamızın da siyaset hayatı boyunca tekrarladığı gibi, bu topraklar arasında Türkiye ve Kıbrıs da vardır. Kutsal kitapları Kabala’ya göre bu düşünceler onların dinlerinin en önemli akidelerindendir. Bu topraklar güneyde Medine’ye kadar uzanır.

3- Süleyman Mabedi’nin ne pahasına olursa olsun inşa edilmesini hedefleyen İsrail için  Mescidi Aksa’nın bir kutsallığı yoktur.

İsrail, yayılmacı siyonist bir kavimdir, özellikle devlet demiyorum. 1967’den beri 8 savaş, sayısı belirsiz anlaşma, ateşkese rağmen hiç birisine uymayan, Mısır’da Sina’yı, Suriye’de su havzalarının yer aldığı Golan Tepeleri’ni, Ürdün’de Batı Yaka ve Doğu Kudüs’de devam ettirdiği işgalciliğini, anlaşılan Büyük İsrail projesini gerçekleştirinceye kadar devam ettirecektir. 

26 Kasım’da İsrail Knesset’i, hükümetin “Ulus-Devlet Kanunu” olarak
bilinen yasada değişiklik tasarısını görüşecektir. Yani Yahudi prensiplerinin ön plana alınması hedeflenmektedir. Bundan böyle İsrail’de kanunlar tamamen Yahudi prensiplerine uygun tarzda belirlenecek şekilde tasarı olarak gündeme geliyor. Tasarı ile ülkenin ulusal bayramları ve Yahudilerin dini bayramları arasındaki fark ortadan kaldırılmayı amaçlanıyor. Bizim ülkemizde henüz böyle bir şeyi bırakın tasarı olarak sunmayı, teklif bile edemezsiniz. Göbeğinden Kemalizme ve sekülerizme bağlı olan CHP ile solcu geçinenleri karşınızda bulursunuz. Çünkü onlar hâlâ 1940’ların Türkiye’sinde yaşadıklarını zannediyorlar.

Geri Dönüş Kanunu, dünya Yahudilerine arzu ettikleri takdirde İsrailli olma hakkını verdiği gibi, İsrail’in kimliğini de “Yahudilerin Ulus Devleti” olarak tanımlamayı hedefliyor. Aslında Yahudilerin kültür milliyetçilikleri ve ırkçılık anlamında siyonist felsefeleri inançlarından öndedir. Ulus Devleti ideolojisi onları biraz daha dinlerinden uzaklaştırabilir mi acaba? Orasını bilemem ama bildiğim o ki, bu tasarı; topraklarından uzaklaştırılmış Filistinlilerin vatanlarına dönüş hakkını engelleme yolunda atılmaya çalışılan bir adımdır. Bu noktada HAMAS’ın çağrısını önemsiyorum. Siyonist yayılmacı İsrail’in Yahudi Devleti olarak tanınması çok tehlikeli bir süreçtir. İslam dünyasının buna sessiz kalması kabul edilebilir bir şey değildir. Filistin Özerk Yönetimi, Filistin Devleti ve Hamas arasında ne türden bir görüş ayrılığı var? Her üçü birleşip İsrail’e karşı mukavemet gösteremezler mi?

İsrail İslam dininin sosyal-politik alanda bir barış dini olduğuna inanmıyor. Bu bağlamda Müslüman Kardeşler’i ve HAMAS’ı terör örgütleri arasında zikrediyor. Bu yüzden de HAMAS’a karşı mücadele görüntüsü vererek Filistin’e vurmaktadır. Tek gaye, İsrail’i Yahudi Devleti olarak tanınmanın yollarını açmak. Mısır’da Müslüman Kardeşlerin yönetimden uzaklaştırılmaları ve Ortadoğu’da başlatılan Arap Baharı ayaklanmalarının son buldurulması sürecinde İsrail’in katkısı büyüktür. İsrail o esnada Fas, Tunus, Libya, Mısır, Ürdün, Somali ve Sudan’ın bir İslami devlet yapılanmasına doğru ilerlediklerini gözlemledi. İslam dünyası böyle güçlü bir İslami pakt oluşturulabilseydi, hem kısa ve hem de uzun vadede İsrail’in devlet olma yolunda ilerlemesi mümkün olmayacaktı.

İsrail’in Suriye topraklarında yer alan su havzasının bulunduğu Golan Tepelerine sahip olma arzusu ve daha başka sebeplerden dolayı Suriye’de bir rejim değişikliği öngörmediği de bir gerçektir. İsrail için, Nusayri Araplığını temel alan, özgürlük ve sosyalizmi savunan bir ideolojiye dayanan BAAS partisi ve onun lideri Beşar Esed’den daha sadık köpek mi bulunur? Olası bir İsrail-Suriye barış anlaşmasında, Suriye İsrail’i Yahudi Devleti olarak tanıyacaktır. Bu sebeple BAAS geleneğinden gelen Irak’taki Sünnilerle, Kürtler; Şiileri dengeleyecek bir yapı oluşturmaya çalışıyorlar. Gelecekte İsrail’in devlet olmasına ses çıkartmayacak yeni bir Irak inşa edilmek isteniyor.Tüm bu dengeler karşısında İran’ın politikalarında da bir gevşeme yaşandığı, Uluslararası küresel sistemi artık onun da gözetmek zorunda kaldığını söyleyebiliriz.

Tüm bu hesapların ötesinde bir de Allah’ın hesabı var. Bakalım sekülerleşme yolunda hızla ilerleyen yaşlı dünya, dinsiz ideolojilerin ve tağuti liderlerin daha ne kadar peşinden gidecektir?

Fi emanillah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Şanlıdağ Arşivi