Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

“Kur’ân Ayı”nda Hayatımızı Kur’ân’a Göre Test Etmek

“Kur’ân Ayı”nda Hayatımızı Kur’ân’a Göre Test Etmek

Kur’ân-ı Kerîm Ramazan ayında Kadir Gecesi’nde inmeye başladığı için bu mübarek aya “Kur’ân Ayı” da denmiştir. Müslümanlar, Peygamberimizi (s) örnek alarak her Ramazan ayında Kur’ân-ı Kerim’i baştan sona okuyup düşünerek, senenin 11 ayında yapıp-ettiklerini ve yapmayıp-etmediklerini Kur’ân ölçüsüne göre test eder, bir anlamda Kitabullah’a bakarak her yıl hayatlarının sağlamasını yaparlar. 

Bugün, Kur’ân’ın başından başlayarak, bazı âyetler ışığında hayatımızı çek etmeye ne dersiniz? 

Fatiha Sûresi’nin öğrettiği gibi; her gün, her namazda, her rekâtta, Âlemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm Allah’ımıza gereği gibi hamd edebiliyor muyuz? Yalnız O’na kulluk edip yalnız O’ndan yardım dileyeceğimize söz verdiğimizin farkında mıyız? O’nun Dosdoğru Yolu, nimet verilen (peygamberler, doğrular, şehidler, salih)lerin yolu olan İslâm üzre yürüme ve sebat etme isteğimizin farkında mıyız? 

Bakara 2-4’de açıklandığı üzere; kendisinde hiç bir şüphe olmayan bu Kitab’ı hayat rehberi ve yol haritası edinen, gayb’e iman eden, namazı dosdoğru kılan, Allah’ın rızık olarak verdiklerinden O’nun rızası için infak eden, Efendimizin şahsında bize indirilen Kur’ân’a ve önceki ümmetlere indirilen kitaplara iman eden, Ahiret’e ise kesin iman eden “muttakiler” olmak için gayret sarf ediyor muyuz?

Bakara 43’te emir buyurulan; “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı gereği gibi verin ve rükû edenlerle beraber rükû edin!” talimatına uyarak namazlarımızı cemaatle kılmaya özen gösterebiliyor muyuz?

Yoksa biz, Bakara 44’te eleştirildiği üzere; insanlara birri (takvayı-iyiliği-erdemliliği) emrediyorken kendi nefsimizi unutuyor muyuz? Kitabullah’ı okumakta olduğumuz halde aklımızı kullanmaz mıyız?

Yoksa biz, Bakara 42 ve 159’daki uyarılara rağmen; batıl değerlerden etkilenerek -Allah korusun- Hakkı batıl’la örtmeye, (hakka batıl elbise giydirmeye) ve bile bile hakkı gizlemeye mi kalkışıyoruz?

Yoksa biz, Bakara 45,153’te 2 kez tekrarlanan ‘Sabır(oruç)la ve namazla Allah’tan yardım dileyin!’ emrine uymayı ihmal ediyor ve namaz ve orucun huşû duyanlardan başkasına ağır geldiğini unutuyor muyuz? Yoksa -Allah korusun- Nisa 142’de‘Onlar namaza kalktıklarında üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az zikrederler’ diye tanımlanan münafıklara benzer hâle mi geldik?

O münafıklar ki, onlar Bakara 13’te deşifre edildiği üzere; kendilerine ‘İnsanların (sade müminlerin) inandığı gibi inanın’ denilince: ‘Biz beyinsizler gibi mi inanırız?’ diyen gerçek beyinsizler takımıdır.

Yoksa biz, -Allah korusun- Bakara sûresinde uzunca anlatılan ve 120. âyette “Sen onların milletine (din ve hayat tarzına) tabi olmadıkça onlar asla senden razı olmazlar” buyurulan Yahudilere ve Hristiyanlara uymaya, onların yaşam biçimini aynen benimsemeye ve onlara benzemeye mi başladık? Ya da biz, Bakara 78’de ifade buyurulduğu üzere; onların bir bölümü gibi, ‘Kitabı bilmeyen ve sadece kuruntulara inanan ve yalnızca zanları ve tahminleri peşinden giden ümmîler’ haline mi geldik? Böyle olunca da, ‘elleriyle kitap yazıp’ kendi ürettikleri yanlışları ve hurafeleri, ‘bu Allah katındandır’ (Bakara 79) diyerek yutturmaya ve bunlar üzerinden rant elde etmeye çalışanlara prim mi verdik?

Öyleyse gelin; onlara ve onlar üzerinden Müslümanlara ve tüm insanlara hitap eden şu âyetlere kendimizi doğrudan muhatap kabul ederek, bu mübarek ayda inen Kur’ân’la hayatımızı çek edelim: 

Bakara 54: ...O halde sizi yoktan var eden Allah’a tevbe edin ve hemen nefislerinizi/benliklerinizi öldürün!... (Zira “ego”nuzu -“ene”, “ben”- yenmeden/öldürmeden hatalarınıza tövbe edemezsiniz.)

Bakara 63 ve 93: …Size verilen Kitab’a kuvvetle sarılın; talimatlarına iyice kulak verin ve içindeki ilahi mesajları düşünüp öğüt alın ki, belki takvaya (Allah’a karşı sorumluluklarınızın bilincine) erersiniz.

Bakara 110: Namazı dosdoğru ve gereği gibi kılın ve zekâtı tam verin; hayırdan kendiniz için ne takdim ederseniz Allah katında onu bulursunuz; şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görmektedir.

Bakara 112: Kim muhsin olarak özünü Allah’a teslim ederse onun ecri Rabbi katındadır. (Muhsin: İhsan sahibi demektir. İhsan ise; Allah’ı görür gibi O’na ibadet etmek, yaptığını Allah için yapmaktır.)

Bakara 123: Öyle bir günden korkup-sakının ki; o gün hiç kimse bir başkası için bir şey ödeyemez, kimseden bir fidye kabul edilmez ve kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiç yardım da görmezler.

Öyleyse gelin; Bakara 131’de, “Müslüman ol!” denilen İbrahim’in dediği gibi, “Âlemlerin Rabbine teslim oldum” diyelim ve Bakara 132 gereği; ‘sadece ve sadece Müslümanlar olarak can verelim!’

Resul’ü model alıp insanlara şahitlik/örneklik eden vasat/dengeli bir ümmet olalım (Bakara 143).

Rabbimizi hep analım ki O da bizi ansın; O’na şükredelim ve nankörlük etmeyelim (Bakara 152).

NOT: Bugün (1 Temmuz Salı) 11.00’de Moral Radyo’da; bu (Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan) gece 02.00’de TRT Arapça’da (Sahur programı); 5 Temmuz Cumartesi 15.00-19.00 arası Bayezit Kitap Fuarında Pınar Yayınları standındayım, inşaallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi