Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Ey Erdoğan düşmanlığıyla CHP’ye yönelmiş “dindarlar”!

Ey Erdoğan düşmanlığıyla CHP’ye yönelmiş “dindarlar”!

Tayyip Erdoğan kinini ruhuna emzire emzire ruhunu kin tufanına dönüştürmüş, onu devirmeyi varlık sebebi yapmış, bu uğurda CHP’ye oy toplamış, oy vermiş, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde de CHP adayına çalışmaya başlamış bilumum “dindar”lara, kısaca CHP’yi takdimimdir… 

Ezanın Türkçeleştirilmesini, camilerin kapatılmasını, satılmasını, kiraya verilmesini, dini eserlerin yasaklanmasını, din okullarına kilit vurulmasını, camilere sıra ve piyano konmasının “münasip”bulunmasını, Ayasofya’nın kimliksizleştirilmesini, şapka giymeyenlerin idam edilmesini, bütün bunlara itiraz eden  Bediüzzaman’ın zindanlara atılmasını, birkaç kez hayatına kast edilmesini bir tarafa bırakıyor, sadece CHP iktidarı boyunca ders kitabı olarak liselerde okutulan “Tarih-II”isimli kitaptan birkaç alıntı sunmak istiyorum. 

Bu kitap Türk Tarih Tetkik Cemiyeti (Bugünkü ismiyle Türk Tarih Kurumu) tarafından yazılmış, ilk baskısı 1932’de, son baskısı 1941’de yapılmış, 1950’de Demokrat Parti iktidara gelene kadar okutulmuştur.

Kitabın 1942 baskısının doksanıncı sayfasını açıyor, “Kur’an ve Vahiy” bölümünü okuyoruz: 

“Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir.”

Yani, yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkenin çocuklarına, bu ders kitabı, hâşâ, Kur’an’ın Allah kelamı değil, “Muhammed’in uydurması” (Kur’an’daki harf adedince hâşâ) olduğu öğretiliyor…

Peygamber Efendimizin peygamberliğiyle birlikte vahiy ve ona dayalı her şey en kaba bir şekilde inkâr ediliyor…

Ey Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla CHP’ye yönelmiş “dindarlar”! Bu tarifi içinize sindirebiliyor musunuz?

Sabır taşını çatlatma pahasına, alıntıya devam edeyim:

“Muhammed’in çocukluğuna ve gençliğine âit malûmata sonradan katılmış çok uydurma şeyler vardır.” (Sayfa. 89).

“Kırk yaşına geldiği zaman peygamberliğini ilân ve vatandaşlarını, kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine dâvete başladı.” (Aynı sayfa).

“Muhammed de Mekke’den kalkıp Medine’ye kaçtı.” (Sayfa: 90).

Tek soru: Hicret, bir kaçış mıdır?

Ey Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla CHP’ye yönelmiş “dindarlar”! Peygamberinize “korkak”denmesini içinize sindirebiliyor musunuz?

Uhud Savaşı’nın nasıl anlatıldığına da bakalım isterseniz…

“Telâş ve korku içinde kendilerini kaybeden Müslümanlar canlarını kurtarmaktan başka bir şey düşünmüyorlardı. Muhammed bizzat firarilere ‘buraya geliniz! Bana geliniz! diye bağırdı. Fakat, kendisini dinlemiyorlar, hiç durmadan dağa doğru kaçıyorlardı.” (Sayfa: 99).

“Muharebeden dönenleri karşılamak için Medine haricine çıkanlar Muhammed’i perişan bir halde, at üzerinde gördüler. Yüzü şişmiş, alt dudağı morarmış, sarkmış ve kanamış idi.” (Aynı sayfa).

Ey Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla CHP’ye yönelmiş “dindarlar”! Peygamberinizin böyle tasvir edilmesi ruhunuzu incitmiyor mu?

Bitmedi: İşe yarar mı bilmiyorum, ama ikaz görevime devam etmek istiyorum. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
23 Yorum
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi