Hacı Yakışıklı

Hacı Yakışıklı

Paralel Kürt Diasporası, kendine gel!

Paralel Kürt Diasporası, kendine gel!

Kürt Diasporası dünyada çapında sadece Türkiye’de görülebilecek derecede farklı bir yapılanma! Bu yapıyı elinde tutan Kürtler değil! Esas unsurlar, sorunlara “Türkiye eksenli fikir üretme”noktasından baktılar! Aslî unsurları bertaraf edip köşebaşlarına yerleşenler ise daima çatışmayı destekledi! Köşebaşları tutulmuş, üstelik yağmur yağmakta..!

Mahsum Korkmaz’ın kaleşnikoflu heykelini “Paralel Kürt Diasporası” diktirdi! Heykelin kaldırılmış olması zihniyeti de kaldırmıyor! Heykelleri sevmiyorum; lakin illâ olacaksa neden Ahmet Kaya’nınki değil? Yıllarca propagandası yapılan “Rojin Ülker, Kemal Burkay, Şivan Perver” bir anda nasıl kötü adam oldu? Ahmet Kaya özgürlük savaşçısı iken, çatal fırlatılan adama nasıl dönüştü? Müslümanların haklarını alenen savunmaya başlayıp “Benim annemin başörtüsüne kimse el uzatamaz” sözüyle konser alanlarında haykırdı diye mi? Birisi de Osman Pamukoğlu’nun heykelini dikse, altına da “Ben leşleri toplatmam” yazsa; çocuğu dağa kaçırılan annelerin hatırına hiç zorunuza gitmez mi? Hiç mi?!

Uludere’yi hatırlayalım! Uludere’yi hatırlayanlar Başbağlar’a “Fransız kalıyorsa” bunu da dipnot olarak yazalım! Madımak’tan sonra söylenen şarkılarda “Senin de dağların var Sivas / Dağlarında şahanların” diyerek koca bir halkı, bir başka halk adına tehdit etmenin ne demek olduğunu da yazalım! “Ne kışın azala, ne çilen bite / Kızılırmak boylarında bir şehir” diyen Ferhat Tunç’un bedduasını da unutmayalım! Hem “Brindarım brindarım, derba dijmin brindarım”(Yaralıyım, düşman darbesinden yaralıyım) diye türkü söyleyeceksin, hem katliama çanak tutacaksın! Biz senin yaralarına kardeş olmak isterken, sen ve zihniyetin bu ülkenin bütün evlatlarına “dijmin” (düşman) gözüyle mi bakıyorsunuz? Düşmanınız vurulan halklar mı? Bir halk adına ve o halkın gönül rızası olmadan bir başka halkın çocuklarını katletmeye gayrimeşru fetva çıkaranlar bilsin ki bizler sizin “Yaşasın halkların kardeşliği” derken hangi kanın üstüne basmaya çalıştığınızı gayet iyi biliyoruz!

Hükümet Uludere’de sınıfta kaldıysa, Mahsum Korkmaz’ın heykelini dikenler çoktan Kürtler tarafından tasdikname ile okuldan atılmıştır! Sınıfta kalan, geçmesini de bilmeli! Okuldan atılan, verdiği huzursuzluğun cezasını vicdanlara mahkum olmakla daima çekecektir! Uludere yürekte yaradır, bu yarayı açanlar TC yöneticileri olmasa bile kapatması gereken onlardır! 2 sene evvel “TC” deseydim terörist yaftasını çoktan üzerime etiketlemişlerdi. Algı yönetimi budur! 2014’teki devlet ile 1993’deki devlet aynı değil! 93’te devletçi olanlar bugün “isyan”dan yana!

Eşref Bitlis’in faillerinin bulunması ile asit kuyularına atılan masumların hesabı arasındaki bağlantıyı kuramayanlar siyaset sahnesinden çekip gitsin, bize lazım değilsiniz!

“Gerçek Kürt Diasporası” kendine gelmeli! Kendine gelip, hak arama yetkisini gavurun eline, ne yana savrulduğu belli olmayan siyasi baronların ve onların görünen yüzlerinin eline teslim etmemeli! Kürt Diasporası, “Biz burdayız ve bizim adımıza savaş heykelleri dikenleri reddediyoruz” diyebilmeli! Daha fazla çocuk ve daha çok Mehmetçik dağlarda ölmesin diye! Vurulunca “bir taraf leş, bir taraf şehit” diye adlandırılmasın diye! Sahte bir savaşın masum şehitleri, sahte bir savaşın ötelenmiş gerillaları!

İnsan hakkı Allah’ın lütfu! Hükümetin Kürt kardeşlerimize verdiği haklar birer siyasi lütuf olmasa da bu güne kadar Kürtleri yok hükmünde sayan yönetimlerin aksine Erdoğan Hükümeti’nin acıları görüp toplumun sesine kulak kesilmesi de takdir edilmesi gereken bir durum! Hükümetin eksikleri tabii ki olacak; sürekli takdir hataları doğurur! Bizler talep etmeye devam edeceğiz! Kürt veya Türk olduğumuz için değil, statik savaşın mazlumları olarak! Özeli olan müslümanlar ve özelinde “Hakk ve Kitap” sevdalıları olarak! Biricik Kitap; Kuran-ı Kerim! Yaşasın halkların sevgililiği!

Bizler Mahsum Korkmaz’ın kaleşnikofunu değil, Dilan anaların gül yürekli türkülerini istiyoruz. Ahmet Kaya bestesi ile devam: Bize kalan, insanlığa bırakmak istediğimiz değildi.. Binlerce fidan ektik halkın çölüne.. Su vermediler.. Eğildi!

Ve anonim bir türkü: Erzurum’dan çevirdiler yolumu.. Jandarmalar bağladılar kolumu..  Ne bağlarsın çavuş benim kolumu.. Ben bilirim karakolun yolunu!

Evet biz karakolun yolunu da topraklarımızın dağlarını ve ovalarını da biliriz! Gece yarısı evler basmanıza ve evlatları dağa götürmenize gerek yok, 33 erimizi silahsız yollara sürüp katletmenize ve buradan kanlı rantlar beklemenize  gerek yok, kaleşnikof heykeli dikmenize gerek yok! Biz kardeşler birbirimizi iyi biliriz, siz çekilin aramızdan, “sittin sene” (çok uzun seneler) dönmeyin, defolun gidin!

Ve Ahmet Davutoğlu’na Başbakanlık yolunda Türkiye’miz adına başarılar diliyoruz. Söyleyince “övünüyorsun” diyorlar ama yok kardeşim övündüğüm yok; ama 12 Nisan 2014 tarihli gazetemizde “Başbakan Davutoğlu, Başkomutan Erdoğan” başlıklı yazımızı hatırlatmayalım mı şimdi! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hacı Yakışıklı Arşivi