Hürriyet’in ‘kafa’ dengi hocası!

Hürriyet’in ‘kafa’ dengi hocası!

Hürriyet’in internet sitesi köşe yazılarını gecenin erken saatlerinde yayınlıyor. 02:00 civarındaydı...

Birkaç yazıyı okuduktan sonra, Yaşar Nuri Öztürk’ün köşesine baktım.

Yazının sonuna doğru donup kaldım...

Gece yarısı galiba yanlış anladım diye birkaç kez daha okudum.

‘Allah’ım sen aklıma mukayyet ol’ dediğimi hatırlıyorum. İşte o inanılmaz satırlar:

‘Hortlamış bir sürü Damat Ferit ve Mustafa Sabri ile bütün bunlar yapılır, bütün kaleler bir bir düşürülürken, ülke, aydınlanmanın önünü açanlardan biri olan adamın anıtlaşmış eserlerini yaratan açıktaki o büyük kafasını bırakıp fermuarının arkasındaki küçük kafasıyla uğraşıyor.’

Evet, evet. Yanlış okumadınız.

Bu satırlar Hürriyet’in internet sayfasında, ‘Bir tereddüdün romanı’ başlıklı yazının sonunda.

Bak Yaşar Hoca!

Sevenin vardır, sevmeyenin vardır. Hayranların vardır, ‘anıtlaşmış’ eserlerini takip eden, satın alan bilmem şu kadar insan vardır.

Sen de ‘Türk aydınlanması’nın büyük öncülerindensin.

Bu dini senden daha iyi bilen de yok! İtiraf edeyim, hiçbir zaman seni sevenler arasında olmadım.

Ne o her vesileyle insanları küçümseyip aşağıladığın kibirli halini, ne de devletin derinliklerine tezgah açan ‘aydın din adamı’ pozlarını sevdim.

Neyi bildiğin, neyi bilmediğin, kaç yaşında hafız olduğun, ömrünün kaç yılını neye harcadığın, aynı zamanda hukukçu, güreşçi, tarihçi, ulusalcı, magazin programlarının değişmez konuğu, uluslararası ilişkiler uzmanı olman da beni ilgilendirmiyor.

Kaç gündür memleket çalkalanıyor.

Senin ‘Şahane’ icraatların konuşuluyor.

Ama sen çıkıp doğru dürüst bir açıklama yapmak yerine, önce yine o ‘mütekebbir’ pozunu takınıp onca yıllık eşini küçümsüyorsun.

Ardından da köşende akıllara sığmayacak bir üslupla güya seninle uğraşanlara cevap veriyorsun. Sen ‘Memleket elden gidiyor, Damat Ferit Paşalar ortalığı sardı, işte Montrö delindi’ diye yüce (!) fikirler beyan ederken, bu zavallı ülkenin insanları ‘aydınlanmanın önünü açanlardan biri olan adamın anıtlaşmış eserlerini yaratan açıktaki o büyük kafasını bırakıp fermuarının arkasındaki küçük kafasıyla uğraşıyor’ öyle mi?

Kimsenin seninle uğraştığı filan yok.

Senin özel hayatın, neler yaptığın ya da yapmadığın kimseyi ilgilendirmez.

En azından kendi payıma zerre kadar ilgilenmiyorum.

Yanlış hatırlamıyorsam çalıştığım gazete de şu ana kadar bu iddiaları konu etmedi.

Bak aynı yazıda kullandığın bir cümleyi buraya alıyorum:

‘Şu vakara, şu ciddiyet ve nezakete, şu öngörüye bakın.’

Nerede vakar, nerede ciddiyet, nezaket, öngörü Yaşar Hoca?

Edep yahu, edep.

İki de bir ‘Örtülü putperestlik’ten söz eden adam, kendi kitaplarını ‘anıtsal eser’ diye tanımlıyor. Kendisini eleştirenlere okuyanı dehşete düşüren bir argoyla saldırıyor.

Bu arada tebrik etmeden geçemeyeceğim!

Helal olsun Hürriyet’e... Tam ‘keyfine’ göre bir hoca bulmuş. Maşallah, tam ‘kafa’ dengi...!

Fıkranın tamamını sokaktan dinlersin Ertuğrul Özkök.

Nasıl olsa sokak ağzıyla yazı yazanların arasına bir tane daha ekledin.

Yaşar Nuri fıkraları meşhurdur.

Anlatırlar sana.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi