Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Bakanlardan Beklenen

Bakanlardan Beklenen

17 Aralık’ın üzerinden 1 yıl geçti. Bu bir yıllık süre içerisinde muhafazakar çevreler net bir şekilde taraf olarak, siyasi iktidarın arkasında durdu.

Bir anda ortaya saçılan “yolsuzluk” iddiaları gerçekti veya değildi. İnsanlar daha ziyade, neyin, niçin hedeflendiğine yoğunlaştı.

Ve başka birşey “gördü” orada. Daha doğrusu “hissetti”.

Önemli bir kısmı zaten antipati duyuyordu Gülen ve cemaatine.

“28 Şubat’ta sergilenen tavır, dinlerarası diyalog, ABD ve İsrail’le ilişkiler, Pensilvanya, bizden/bizden olmayan ayrımı, devlet kurumlarını ele geçirme içgüdüsü” gibi konularda akıllarda tonla soru işareti vardı. 

Yıllardır aradıkları cevapları 17 Aralık’ta, 25 Aralık’ta buldu bu insanlar.

Erdoğan’a bu nedenle sahip çıktılar.

Başdanışmanlar Mustafa Varank ve Aydın Ünal’ın da dediği gibi “kelepçeye ellerini uzatmayarak, paralel yapıyla mücadeleye girişen” Erdoğan’ın yanında bu nedenlerle yer aldılar. 

Sonuç?

Gülen ve devlet içindeki ekibine ciddi bir darbe vuruldu.

İnsanlar şimdi sıranın ise “yolsuzluk” iddialarında olduğunu düşünüyor.

AK Parti içinde ciddi bir kesim de konudan muzdarip. “Yolsuzluk yapanın kolunu keseriz” duruşunun gereği olarak, 4 eski bakanla ilgili “iddiaların” paralel emellerden arındırılmış şekliyle masaya yatırılması bekleniyor.

Bence de bu bakanların üzerlerine atılan pisliklerden arınmaları şart.

Hem yargı önünde, daha da önemlisi halkın vicdanında.

Hem kendi gelecekleri, hem de partinin geleceği için bu çok önemli.

Paralel konusunda kendilerine arka çıkan insanlar, şimdi bunu bekliyor. 

Bu gerçekleşmediği sürece, örneğin Zafer Çağlayan’la ilgili akıllarda hep bir şüphe olacak.

Hele o saat olayı…

Paralelden arındırılmış haliyle bile son derece garip. 

Mal varlıklarıyla ilgili iddialar ha keza öyle. 

Yüce Divan’a gitmeyi kendileri istemeli önce.

Bunu yapmıyorlarsa da…

 “Yüce Divan’a gitmekten korkmuyorum. Dosyam düştü, neye dayanarak gönderecekler? Gidersem, hakkımdaki iddiaların hepsinin açıklamasını yaparım” diyen Erdoğan Bayraktar rahatlığını, alın açıklığını gösterebilmeliler ki, Komisyon’un AK Partili üyelerinin işi kolaylaşsın. 

Sonuçta, kendileri istesin veya 5 Ocak’ta Komisyon’dan o yönde karar çıksın, bu, “17-25 Aralık’ın Hükümet’e yönelik tertiplerin bir parçası olduğu gerçeğini” değiştirmez.

4 bakanla ilgili iddialarda haklılık payı olması da paraleli aklamaz. 

O başka o başka. 

Önceki gün ATV’de yaptığı açıklamada “Komisyon ne sonuca ulaşırsa ulaşsın, 17 Aralık’ın darbe girişimlerinin bir halkası olduğunu değiştirmez” diyen Sayın Başbakan’ın beklentisinin de bu yönde olduğunu düşünüyorum. 

Ahlaken de, mantıken de, vicdanen de doğru tektir neticede.

4 eski Bakan, Yüce Divan’ı kendileri istemeli. 

Aksi halde yukarıda ifade etmeye çalıştığımız antipati kendileri için de sözkonusu olacaktır.

Ve bir ömür boyu bundan kurtulamayacaklardır.

İddialar muhalefetin dilinde sakız olmaya devam edecek, AK Parti, Erdoğan, Davutoğlu, yani yeni Türkiye bundan büyük zarar görecektir. 

Zafer bey, girdiği her ortamda her “saat kaç” muhabbetinden etkilenecek, Muammer bey, “kasa” hatırlatmasından kurtulamayacak,

Egemen bey, sahibi olduğu evlerde rahat edemeyecektir.

Hayatları zehir olacaktır.

Hem kendilerine hem çevrelerine.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi