Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Ağlanacak hallerine gülüyorlar

Ağlanacak hallerine gülüyorlar

Millet para verip şarkıcıları, komedyenleri izlemeye, gülmeye gidiyor. Yani Allah’ı unutmak, gaflete kendilerini düşürmek için üzerine para ödüyorlar. Halbuki gülecek bir halin yok senin. Kur’an “Az gülün, çok ağlayın” diye emrediyor. 

Sinan Erdem’deki Mevlid programına yaklaşık 50-60 bin kişi geldi. Gazetede “30 bin kişi içeri girdi, 15 bin kişi de geri döndü” yazıyordu. Onlar hep Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem)in muhabbeti için geldiler. 

Program biletli mi diye korktu bazıları. 1 lira desek kimse gelmez. “Bedava, üstüne bir de su veriyoruz” dedik. Bir doldu, bir doldu… 2 lira desek kimse gelmez. Ama falan şarkıcı, komedyen bilmem ne gelse… Ne yapacak size? Güldürecek! 

BİZİ GAFLETE DALDIR

Yahu 100-200 lira bilet parası veriyorlar gülmek için. Yahu senin gülmeye ihtiyacın yok ki. Senin ağlamaya ihtiyacın var. Zaten durumun gülünç bir durum. Gülünecek halin yok ki senin. Ağlanacak halin var. Sen bir de para verip adama “Beni güldür.” diyorsun. İslamiyet’te, Kur’an’da “Az gülsünler, çok ağlasınlar.” diyor. Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem) “Siz benim bildiklerimi bilseydiniz çok ağlardınız, çok az gülebilirdiniz.” buyuruyor. Kahkaha hiç atmazdınız. En fazla dişin çıkacak kadar gülerdin. Yani bir de para verip, adama “Bizi güldür.” diyorlar. Ne demek bu? “Bize Allah’ı unuttur, bizi gaflete daldır, bizi zikirden uzaklaştır, bizim abdestimizi kaçırttır.” Gülmek ile abdest bozulmaz ama bazıları alttan üstten koy veriyorlar yani. Ne oluyor öyle ha ha ha diye gülerek?! Abdest kalır mı senin gibi adamda! Bu gibi şeylerde zaten abdesti tazelemek lazım. Abdest bozulmaz ama böyle eğlenceli işlere karışırsan abdest tazelemek müstehap olur. Mesela eğer söylediğin şiir Allah, peygamber aşkına değilse, şiirden sonra bile müstehaptır. Şarkı dinlememek lazım ama diyelim ki dinledin. Günaha girdin. Neyse, yine abdest almak müstehap. 

BEDAVA YERE GELMEZLER

Namaz kılsan o abdestle, namaz olmaz demedim. Borcun düşer. Ama fıkıh kitapları abdest tazelemenin müstehap olduğu baplarda bunları da söylüyor. O kadar gülersen ne olur sonu?!

Yani Allah’ı unutmak için, kendilerini gaflete düşürmek için biletle para verip gidiyorlar. Allah’ı hatırlamak için, cennete kavuşmak için, rahmete nail olmak için bedava yere gelmezler. Ama sizin gibiler gelirler Elhamdülillah. Allah sayınızı, şuurunuzu, aşkınızı arttırsın. 

ALLAH'IN İZNİYLE KALK

Abdülkadir Geylani Hazretleri bir gün Bağdat’ta bir mahalleden geçerken bir Hristiyan ile Müslüman’ın kapışmasını görmüş. Yanlarına giderek niye kavga ettiklerini sormuş. Hristiyan, Hazreti İsa (Aleyhisselâm)ın Hazreti Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sel­lem)den üstün olduğunu, Müslüman da Hazreti Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sel­lem)in Hazreti İsa (Aleyhisselâm)dan üstün olduğunu söylüyormuş.   

KABİR GÖSTER

Abdülkadir Geylani Hazretleri Hristiyan’a dönerek “Senin Peygamberinin üstünlüğünü neye dayanarak söylüyorsun?” demiş. Hristiyan “İsâ (Aleyhisselâm) ölüleri diriltirdi.” diye cevap vermiş.

Gavsul Azam Hazretleri “Ben Nebî değilim, bizim Peygamberimiz Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sel­lem)in ümmetiyim, bana bir kabir göster ben de ölüyü dirilteyim” demiş.

MEVTÂ ayağa kalkmış

Hristiyan bir mezar göstermiş. Abdülkadir Geylani Hazretleri “Bu mezardaki kişi dünya hayatında şarkıcıymış. İstersen şarkı söylerken dirilteyim.” demiş. 

Sonra “İsa (Aleyhisselâm) ölüleri diriltmek için ne diyordu?” diye sormuş. Hristiyan “Kum bi iznillâh (Allah’ın izniyle kalk)” diyordu demiş. Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin “Kum bi iznillâh” demesiyle hemen mezar açılıp vücudundan eser kalmamış olan mevtâ sevinerek mezarından çıkıp ayakta durmuş. Bunu gören Hristiyan, Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin ayaklarına kapanarak Müslüman olmuş.

ALKIŞ LUT KAVMiNE AiT BiR HASLETTiR

Lut kavminin helakına sebep olan 10 tane haslet vardır. Bu 10 hasletten biri de alkış yapmaktır. Kötü haslettir. Allah cümlemizi uzak etsin. Bu bize yakışmaz. Ama tabi siyasiler alkış ister. Salavat getirsen “Ne oluyor?” der. O işlere karışmam. Ama sohbette, derste falan siz alkış tutanlardan olmayın.

SALEVÂT OKUMAK MÎZÂNI AĞIRLAŞTIRIR

İbni Ebi’d-Dünyâ ve Ebû Abdillâh en-Nümerî “el-İ‘lâm bi fazli’s-salâti alâ hayri’l-enâm” isimli eserinde Abdullâh ibni Amr (Radıyallâhu Anhümâ)nın şöyle anlattığını nakletmişlerdir:
“Şüphesiz Âdem (Aleyhisselâm)ın Allâh-u Azze ve Celle katında Arş’ın geniş bir yerinde makamı vardır, üzerinde de iki yeşil elbise vardır. (O haliyle) sanki o uzun bir hurma ağacıdır. O, çocuklarından cennete gönderilenlere de bakar, zürriyetinden cehenneme gönderilenlere de bakar.

EY BEŞERİN BABASI

Âdem (Aleyhisselâm) bu hal üzereyken bir ara ümmeti Muhammed’den bir adamın cehenneme gönderildiğini görür. O zaman Âdem (Aleyhisselâm): ‘Ey Ahmed! Ey Ahmed!’ der. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) de: ‘Buyur, ey beşerin babası!’ der. 
O zaman o: ‘İşte bu senin ümmetinden bir adamdır ki, cehenneme gönderilmektedir’ der.

ONU CENNETE GÖTÜRÜN

Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bundan sonrasını şöyle anlatıyor: ‘Ben de paçamı sıvarım da meleklerin peşine koşarım ve: ‘Ey Rabbimin elçileri! Durun’ derim. Onlar: ‘Biz Allâh’ın bize emrettiği şeylere karşı gelmeyen, emrolunduğumuz şeyleri yapan iri yapılı, sert tabiatlı melekleriz’ derler.’ Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ümit kesince sol eliyle sakalını tutar ve yüzünü Arş’a çevirerek: ‘Ey Rabbim! Sen bana ümmetim hakkında beni rüsvay etmeyeceğine söz vermiştin’ der. O zaman Arş tarafından: ‘Muhammed’e itaat edin ve bu kulu mahşerdeki yerine döndürün’ diye nida gelir. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bundan sonra şöyle buyurmuştur: ‘Bunun üzerine ben parmak ucu kadar beyaz bir kâğıdı belimden çıkarır ve: ‘Bismillâh’ diyerek mîzânın sağ kefesine bırakırım. 

O zaman güzel ameller kötü amellere ağır basınca: ‘Bu kişi saadete kavuştu, büyüklüğü mübarek oldu (itibarı parladı), mîzânları da ağır geldi. Haydi onu cennete götürün’ diye nida edilir.’

EN MUHTAÇ OLDUĞUN AN

Derken bu kişi: ‘Ey Rabbimin elçileri! Durun da şu Rabbi katında kıymetli olan kula sorayım’ der ve: ‘Anam babam sana feda! Ne güzel yüzlüsün, ne güzel ahlâklısın. Sen kimsin? Ayak kayıntımı giderdin ve gözyaşıma acıdın’ der. O da: ‘Ben senin peygamberin Muhammed’im! Bu (kâğıtta olan) da senin bana okuduğun salavâttır. İşte o kendisine en muhtaç olduğun anda sana yetişmiştir’ buyurur.” (Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 6/327-328; Âlûsî, Rûhu’l-me‘ânî, 5/123-124; Kurtubî, el-Câmi‘u li-ahkâmi’l-Kur’ân, 7/163)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi