Ali Osman Gündoğan

Ali Osman Gündoğan

Paris ve terör

Paris ve terör

11 Ocak Pazar günü, öğleden sonra, 50 civarında devlet ve hükümet başkanı, 1.5 milyon Fransız teröre karşı dayanışma içinde olmak için Paris’te düzenlenen yürüyüşe katıldı. Yürüyüşün adı: Cumhuriyet Yürüyüşü.

Paris, teröre karşı dayanışmada dünyanın başkenti haline geldi. Katılan pek çok liderin, terör konusunda duyarlılığını göstermek üzere Paris’te bulunmasının da ayrı bir ironi oluşturduğunu söylemek mümkün.

Paris, Türklere karşı ASALA’nın 15 Temmuz 1983’te giriştiği ve sekiz kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının da başkentiydi. Bu günü Paris unutmamalıdır. Paris, bizde 40 yıldan beri cebelleştiğimiz teröre, Bayan Mitterand’ı göndererek eşlik ettiği günleri de unutmamalıdır.

Paris, Fransa’nın köle ticareti yapan bir ülke olduğu günleri de unutmamalıdır. Kuzey Afrika ülkelerinin pek çoğunun niçin Fransızca konuşmak zorunda kaldığını da Paris unutmamalıdır.

Paris’in unutmaması gereken çok şeyi vardır. Ama Paris, 7 Ocak’ı da unutmamalıdır.

Çünkü 7 Ocak 2015, lanetlenmesi gereken bir olayın yaşandığı bir gündür. Paris’in yaşadığı bu olayı İslam Dünyası, yılın hemen her günü yaşamaktadır. Hem de daha da kapsamlı ve iğrenç öldürme olaylarını yaşamaktadır.

Paris ve bütün Avrupa, ABD ve bütün dünya şunu görmelidir: Terörün dini, milliyeti olmaz. Nasıl ki ekonomi küreselleştiyse terör de küreselleşmiştir. Dünyanın neresinde olursa olsun, ortaya çıkan bir terör eylemi bütün dünyayı etkilemektedir. Öyleyse terör artık yerel değil, küreseldir. Onunla mücadele de küresel olmak zorundadır. Ancak bir paradoks var ortada: Terörün küreselleşmesi, dünyayı küçük bir köy haline getiren küreselleşme aktörlerinin de eseridir. İnsanın kendi eseriyle mücadele etmesi, beraberinde ikiyüzlülüğü de getiriyor.

Paris’teki yürüyüşte dile getirilen ve sanal medyada da gezen mesajlar anlamlıydı: “Hepimiz Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, Ateistiz. Hepimiz Fransa’yız.” Bazı mesajlarda Müslümanız yerine laik Müslümanız ifadesi yer alıyordu. Sağduyulu Fransızlar, Charlie Hebdo saldırısını şeytanın adına yapanların kötülüğünün Allah adına yazılamayacağını gayet iyi biliyorlar. 

Fransa’da yayınlanmış bir karikatür gördüm. Çirkin resmedilmiş sarıklı, sakallı, ucube gibi bir varlık. Les İslamistes (İslamcılar): kendilerine çirkin ve sahtekâr görünen bu tip aynaya bakıyor ve kendi çirkinliğinin ve sahtekârlığının farkında olmasına rağmen bunu görmeyip, gördüğü şeyin sadece bir ayna hem de insanın en mahrem yerlerini gösteren olduğunu söylüyor. Siz, o’sunuz demek ister gibi. Mizah, komik olanı açığa çıkarır ve mizah, bir sanat olduğu için olayda komik olan sayesinde insanda bir hafifleme sağlar. Bu, mizah değil. 

Avrupa’nın öğrenmesi gereken çok şey var: Terör sadece Yahudilere, Hıristiyanlara, Avrupalılara, ABD’lilere yönelik şiddet hareketlerinin adı değildir. İsrail’in Filistinlilere yaptığı ve bütün dünyanın sessiz kaldığı şiddet olayları da terördür. Beyaz adamın küçümsediği, alay ettiği, tarihin dışında kaldığını iddia ettiği Siyahilere, Kızılderililere uygulanan psikolojik yok sayma ve adam yerine koymama eylemleri de terörün bir çeşididir.

Avrupalılar, her ne olursa olsun, hiçbir inanç biçimi ve onun formlarıyla alay edilemeyeceğini, ironi konusu yapılamayacağını, komik unsurun bir parçası olarak görülemeyeceğini öğrenmelidirler.
Dile dökülmese de, gizliden gizliye aralarında medeniyet farklılığı bulunan iki dünya arasında keskinleşmeye doğru giden bir tarih yazılıyor bugün. Tabiata yabancı, insana yabancı, inançlara saygısız, hoşgörüden uzak, neresinden bakarsanız bakın kötü olan bir tarih. Bu tarihin senaristleri, yapımcıları var. Oyuncuları da var. Göz önünde olan oyuncular, kötülüğün de temsilcileri. Meşhur olanlar, oyuncular. Gözden düşenler, oyuncular.
Müslümanlar, oyuncu olmamalıdırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Osman Gündoğan Arşivi