Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Fabrikanın kaçağını garibanlar ödüyor

Fabrikanın kaçağını garibanlar ödüyor

Ka­çak  elek­trik  kul­la­nı­mı­na  çö­züm  bu­lun­ma­sı  la­zım.  Bu  çok  bü­yük  bir  kul  hak­kı­dır.  Fa­tu­ra­sı­nı öde­me­ye­nin pa­ra­sı­nı  fa­tu­ra­sı­nı  öde­ye­ne  yan­sıt­mak  da  çok  bü­yük  zu­lüm­dür.  Bu  mü­es­se­se­le­re  bu hak­la­rı  ve­ren­ler  de  za­lim­dir.

Ka­çak elek­trik kul­la­nı­mı bal gi­bi kul hak­kı­na gi­rer. Bu­nun ahi­ret­te bü­yük me­su­li­ye­ti var­dır. Dev­let za­ten bu elek­tri­ği özel­leş­tir­di. Özel­leş­ti­ri­lin­ce dev­let hak­kın­dan da çık­tı. Dev­let de ka­mu­dur. Ka­mu ma­lı, ka­mu hak­kı da çok önem­li­dir. Çün­kü o da o ver­gi­le­re gö­re hiz­met­le­ri­ni ar­tı­rı­yor. Do­la­yı­sıy­la dev­le­te de ver­me­mek gü­nah­tır ama şim­di hep­ten özel ol­du. Özel olun­ca mü­şah­has bel­li bir ki­şi­nin de hak­kı ara­da ka­lı­yor. Hal böy­le olun­ca ke­sin­lik­le kul hak­kı­dır. Ahi­ret­te ce­za­sı var. 

Kul hak­kı­nın ka­bir­den baş­la­yıp ce­hen­nem­de ne­ti­ce­le­ne­cek ka­dar bü­yük azap­la­rı ve ve­bal­le­ri var­dır. 

Bir de 10 se­ne kes­miş­ler ben­den pa­ra­yı. Şim­di Da­nış­tay boz­du, Sa­yış­tay boz­du! Ne ol­du on­dan son­ra? “Ge­ri­ye dö­nük 10 se­ne­lik hak­kı­nı­zı is­te­yin.” Ya­hu 10 se­ne­lik hak­kı­mı ala­na ka­dar mah­ke­me de 10 se­ne sü­rü­yor. Avu­kat mas­ra­fı, bil­mem ne mas­ra­fı, git­ti­ği gel­di­ği, Yar­gı­tay mı boz­du, ne ol­du­ğu ka­rış­tı ya­hu. 

ÇO­CUK­LAR HA­RAM­ZA­DE OLUR

Da­va aça­yım mı? Aç­ma­ya­yım mı? Böy­le bir saç­ma­lık ola­bi­lir mi?! Da­va aç­san avu­kat mas­ra­fı, mah­ke­me­ye git gel, ne uğ­ra­şa­ca­ğım. Ay­nı mas­ra­fa ge­le­cek ya­ni. Ço­ğu “Ba­ri bun­dan son­ra ol­ma­sın.” di­ye­rek da­va aç­mı­yor za­ten. Onun için ha­ram ola­rak, kul hak­kı ola­rak ka­lı­yor o adam­la­rın üze­rin­de. 

Bu zim­me­tin­de, ço­luk ço­cu­ğu­na ek­mek, ye­mek gö­tü­rü­yor­sun. Ha­ram­za­de olur son­ra ço­cuk­lar. 

ÇOK BÜ­YÜK BiR KUL HAK­KI

Bir baş­ka so­run bu elek­trik fir­ma­la­rı öde­ye­me­dik­le­ri, tah­sil ede­me­dik­le­ri pa­ra­la­rı, Do­ğu­’dan Gü­ney­do­ğu­’dan hiç tah­sil ede­mi­yor­lar, ba­tı­ya bin­di­ri­yor­lar. Ya­hu ar­ka­daş biz za­ten fa­tu­ra­yı zor ödü­yo­ruz. 100 li­ra fa­tu­ra gel­miş, 50 li­ra da öde­ye­me­ye­nin ye­ri­ne­… Böy­le bir şey ola­bi­lir mi?! 

Öde­ye­me­yen de­di­ğin adam za­ten fab­ri­ka­tör.  Fab­ri­ka ka­çak kul­la­nı­yor, bil­mem ne ka­çak kul­la­nı­yor. 

Ga­ri­ban emek­li in­san­lar ve­ya­hut as­ga­ri üc­ret­le ça­lı­şan fa­kir fu­ka­ra­nın fa­tu­ra­sı­na 20-30 li­ra ko­yu­yor­sun. 

RIZKINA HARAM KARIŞTI

Çok bü­yük bir ra­kam. Emek­li za­ten kaç se­ne­de bir 20 li­ra zam ala­bi­li­yor. Sen ada­mın fa­tu­ra­sı­na her ay 30 li­ra ge­çi­ri­yor­sun. Bu da çok bü­yük bir kul hak­kı­dır ve ha­ram­dır. Bu­na çö­züm bu­lun­ma­sı la­zım. As­la ve ka­t’­a bir ku­ruş da­hi fa­tu­ra­sı­nı öde­yen ada­ma öde­me­ye­nin adı­na ku­ruş da­hi ek­le­se rız­kı­na ha­ram ka­rış­tır­mış­tır. Ha­ram ye­miş­tir. Bu­nu ke­sin­lik­le söy­le­ye­bi­li­riz. 

YET­Kİ­Yİ VE­REN DE ZA­LİM

Bu ne gi­bi­dir, iş­çi­ler­den bi­ri hır­sız­lık ya­pı­yor, iş­ve­ren gi­di­yor öbür iş­çi­nin de pa­ra­sı­nı ke­si­yor. Öbür iş­çi­nin pa­ra­sı­nı ni­ye ke­si­yor­sun? Bu adam hır­sız­sa bun­dan kes. Öbü­rü hır­sız de­ğil. 

Bu ka­dar bü­yük zu­lüm ola­bi­lir mi?! Çok bü­yük bir zu­lüm ya­ni. Onun için bu mü­es­se­se­le­re bu hak ve­ril­me­me­li­dir. Bu hak­kı ve­ren­ler de za­lim­dir. Yet­ki­yi ve­ren­ler de za­lim­dir. Bu zul­mün dur­du­rul­ma­sı la­zım. 

BEDiR EHLiNiN FAZÎLETLERi

Râfi‘ ibni Hadîc (Radıyallâhu Anh)dan rivayete göre Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Bedir günü şöyle buyurmuştur:

“Eğer din ehlinden (doğma) bir çocuk kırk sene fıkıh içerisinde yaşasa da Allâh-u Te‘âlâ’nın bütün ibadetleriyle amel etse ve bütün yasaklarından sakınsa ve ömrünün en rezil çağı (olan ihtiyarlık zamanı)na döndürülünceye kadar ya da bildiklerinden sonra hiçbir şey bilmeyeceği hâle çevrilinceye kadar böylece devam etse, sizin birinizin işte şu (Bedir) gecesine ulaşamaz. 

Bedir’e katılan meleklerin bile Bedir’den geri kalanlara karşı elbette büyük bir üstünlüğü vardır.” (Taberânî, el-Mu‘cemu’l-kebîr, no:4435)  

EN ÜSTÜN MÜSLÜMANLAR

Mu‘âz ibni Rifâ‘a (Radıyallâhu Anh), Bedir ehlinden olan babası Rifâ‘a ibni Râfi‘ (Radıyallâhu Anh)ın şöyle anlattığını nakletmiştir:

Bir kere Cibrîl (Aleyhisselâm) Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) e gelerek: “Siz içinizde bulunan Bedir ehlini nasıl kabul ediyorsunuz?” diye sorunca, Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Müslümanların en üstünlerinden” buyurdu. Ya da buna benzer bir söz söyledi. 

EN FAZİLETLİLERDEN

O zaman Cibrîl (Aleyhisselâm) : 

“Biz de Bedir’e katılan melekleri böylece en üstünlerimizden kabul ediyoruz” dedi. (Buhârî, Me-ğâzî:11, no:3992, sh:707; İbni Mâce, Mukaddime:11, no: 160, 1/56)

Şeyh Abdüllatîf (Rahimehullâh) ın beyanı vechile; Müslümanların ilk fethi, Bedir’e katılanlar eliyle gerçekleştiğinden Bedir ehli, aşere-i mübeşşere (cennetle müjdelenen on sahâbî) den sonra ashâb-ı kirâmın en faziletlileri olmuşlardır. 

BEDİR’İN ARDINDAN UHUD 

Fazilette Bedir ehlini, Uhud ehli takip eder.

Uhud ehlini ise Bey‘atü’r-rıdvân ehli (Allâh-u Te‘âlâ’nın rızasını kazandıran bî‘atte bulunanlar) izler. Onlar: “Andolsun ki muhakkak Allâh, seninle o ağacın altında bî‘atleşirlerken o müminlerden râzı olmuştur”  (Fetih Sûresi:18) âyet-i kerîmesinden dolayı bu ismi almışlardır. Câbir ibni Abdillâh (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır: Biz Hudeybiye günü bindörtyüz kişiydik. Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) bize:

 “Bugün siz yer halkının en hayırlılarısınız” buyurdu. (Buhârî, no:3576, 4152; Müslim, no:1856; İbni Abdi’l-Berr, el-İstî‘âb, sh:17)

Buna göre sahâbe-i kirâmın en fazîletlileri dört büyük halîfe, sonra aşere-i mübeşşereden geri kalan altı kişi, sonra geri kalan Bedir ehli, sonra geri kalan Uhud ehli, daha sonra da Bey‘atü’r-rıd-vân ehlinin bakiyesidir. (Şeyh Tâhâ el-Cebrînî, Şerhu’ş-Şeyh Tâhâ alâ esmâ-i ehli Bedr, sh:4)

AŞERE-İ MÜBEŞŞERE

Ebû Bekr es-Sıddîk 

(Radıyallâhu Anh)

Ömer ibni’l-Hattâb 

(Radıyallâhu Anh) 

Osmân ibni Affân 

(Radıyallâhu Anh)

Ali ibni Ebî Tâlib 

(Radıyallâhu Anh)

Talha ibni Ubeydillâh    

(Radıyallâhu Anh)

ez-Zübeyr ibnü’l-Avvâm (Radıyallâhu Anh) 

Abdurrahmân ibni Avf (Radıyallâhu Anh) 

Sa‘d ibni Ebî Vakkas 

(Radıyallâhu Anh)

Sa‘îd ibni Zeyd 

(Radıyallâhu Anh) 

Ebû Ubeyde ibnü’l-Cerrâh (Radıyallâhu Anh)

HADİS-İ ŞERİF

“Kim bir kul hakkı yemişse derhal o kardeşi ile helalleşsin. Çünkü (kıyamet günü) dirhem de geçmez dinar da. Böyle olunca o (hak yiyen) kişinin sevapları alınır o adama yüklenir. Eğer sevapları yoksa o hakkını yediği adamın günahları buna yüklenir.” 

(Buhari, Rikak, 48)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi