Ali Osman Gündoğan

Ali Osman Gündoğan

Milliyetçilik ve Küreselleşme

Milliyetçilik ve Küreselleşme

Küreselleşmeyi, dünyanın herhangi bir bölgesinde olup biten bir olayın bütün dünyayı anında etkilemesi olarak düşünüyorum. 

Küreselleşmenin temel olarak iki boyutu var: Ekonomik boyut ve siyasi boyut. Her iki boyut, üçüncü bir boyutu destekliyor. O da kültürel boyut.

Küreselleşme, küresel bir ekonomik ve siyasi kültür oluşturmak istiyor. Bu ise, kültürel ve ekonomik gümrük duvarlarının yok edilmesi anlamına gelir. Gümrük duvarlarını oluşturan ise milli devletlerdir. Öyleyse milli devletler, küreselleşmenin önündeki en başta gelen engellerdir. Küreselleşme taraftarları için milli devletlerin törpülenmesi, güçsüz hale getirilmesi gerekir. Bunun için de küreselleşme, kendisine karşıtmış gibi görünen ama nihayetinde küreselleşmeye hizmet eden bir post-modern durum icat etti. 

Post-modernizm de yerel olanı, ferdi olanı, alt-kültür unsurlarını, farklı olanı gündeme getirmek suretiyle milli devletler içerisinde bulunan farklılıkları harekete geçirmeye çalıştı. Bunu da küreselleşmenin de vasıta olarak kullandığı bireysel haklar, özgürlükler, talepler bağlamında yapmak istedi. Küreselleşme, emperyalist bir tutuma sahip olduğu için milliyetçilik, milli devlet içinde birlik hedefi sebebiyle küreselleşmenin post-modernizm ile birlikte tahrik etmeye çalıştığı farklılıklar, çoğulluklar düşüncesine elbette bir tepki duymak zorundaydı. Çünkü milliyetçilik, emperyalizmin her türüne karşı olmak zorundadır. 

Küreselleşme, içinde gizli-açık bir emperyalizm ruhuna sahiptir. Küreselleşmenin aktörleri, devletler-üstüdür. Yapmak istedikleri, dünyanın en ücra köşesindeki bir ürünü bile bütün dünyaya sunmak ve tüketimi teşvik etmektir. Dünyanın 85 zenginin varlığı, 3.5 milyar insanın varlığına denktir. 12 milyar insana yetecek bir yıllık üretim yapan şirketler, tüketimi özendirmek suretiyle ihtiyaçtan fazlasını tüketmeye teşvik ederler. Bu, sermayenin belli ellerde toplanması ve dünya nüfusunun fakirleşmesi anlamına gelir. Hiçbir milliyetçi düşünce, böyle bir adaletsizliği ve sömürüyü kabul edemez. Elbette bu durum, milliyetçi tavır alışların önemli ölçüde güçlenmesine de etki etmiştir. Fakat küreselleşme, konformist fertler oluşturmak bakımından son derece yeteneklidir ve kullandıkları başta medya araçlarıyla dinamik bir tavır alışı da atıl bir duruma dönüştürmeyi başarabilmektedir. Bundan dolayı da kozmopolitliğin yaygınlaşması ve içinde yetiştiğimiz değerlerle olan münasebetin zayıflaması dediğimiz bir durum da yaygınlaşmaktadır. Bana göre bu gidişatın sonu, nihilizmdir. Değerlerin değersizleşmesi. Çünkü küreselleşme, ferdin konforuna hitap etmekte, onu bağımlı bir varlık haline dönüştürmektedir. Bu konfor, beraberinde zihinsel konforu da getirir. Bana göre bu konformizm, en büyük tehlikedir. 

Küreselleşme ve post-modernizm, özgürlük mü sağlıyor? Özgürlük, içimizden ve dışımızdan bizi esir edici kuvvetlere karşı “hayır” diyebilme güç ve iradesidir. Küreselleşme, böyle bir özgürlük vaat etmiyor bize. Tam tersine post-modernizm ile “ne yaparsan gider” düşüncesini körüklüyor, bunu da hak-özgürlük ve talep kavramlarına indirgiyor. Oysa özgürlük, sorumluluk ile birlikte düşünüldüğünde anlamlıdır. Ahlaki boyutu yok eden bir dünyevi konformizm, insani olan için büyük bir tehlike oluşturuyor. Milli devletler, bu tehlikenin farkında olmaları gereken devletler olduğu için kendilerini mümkün mertebe bu türlü küreselleşmeci bağlantılardan uzak tutmak zorundadırlar. Bu, dünyadan uzak ve tarihin dışında olmak anlamına gelmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Osman Gündoğan Arşivi