Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Peygamberimizi iftiralardan korumalıyız

Peygamberimizi iftiralardan korumalıyız

Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sel­lem) “Buhârî” başta olmak üzere,  diğer birçok sahih kaynakta yer alan rivayetlerde cimâ  gücünün  fazlalığını kendi  fazîletlerinden  saymıştır ve  kıymetli sahâbe  ile  tâbiînden  birçok zat bu rivayetleri bizlere nakletmiştir. 

M. İs­la­moğ­lu “Şi­fâ-i Şe­rî­f” sa­hi­bi Kadı Iyaz ve “Ha­sâ­is” sa­hi­bi İmâm-ı Sü­yû­tî (Ra­hi­me­hu­mel­lâh) gi­bi ze­va­tın, Bu­hâ­rî, Ne­sâ­î ve Ta­be­rî (Ra­hi­me­hu­mül­lâh) gi­bi gü­ve­ni­lir mu­had­dis­ler­den nak­len be­yan et­miş ol­duk­la­rı “Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in er­kek­lik gü­cü cen­net er­kek­le­rin­den kırk ki­şi­ye be­del­di­” gö­rü­şü­nü red­det­mek için “Üç Mu­ham­me­d” isim­li ki­ta­bın­da: 

“Cin­sel­li­ği­nin aşı­rı yü­celt­me­ye ko­nu edil­me­si­” baş­lık­lı bir bab aç­mış ve böy­le­ce Kâ­ina­tın Efen­di­si (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in cin­sel ma­na­da güç­lü ol­ma­sı ken­di­si­ni ne­den ra­hat­sız et­tiy­se bu ko­nu­yu tar­tış­ma­ya aça­rak, bu ri­va­yet­le­rin sa­hi­bi olan Enes ib­ni Mâ­lik, Ab­dul­lâh ib­ni Amr, Ebû Râ­fi­‘, Tâ­vûs, Saf­vân ib­ni Sü­leym ve Mu‘­âz ib­ni Hi­şâm (Ra­dı­yal­lâ­hu An­hüm) gi­bi sa­hâ­be ve tâ­bi­‘î­nin ulu­la­rın­dan olan bun­ca ze­va­tı töh­met al­tın­da bı­rak­mış­tır. 

HEZEYANLAR

İs­la­moğ­lu­’nun bu ko­nu­da­ki he­ze­yan­la­rıy­la siz­le­rin zi­hin­le­ri­ni meş­gul et­me­mek için ya­zı­sı­nın tü­mü­nü de­ğil de, ken­di­si­nin alay­cı ve ha­ka­ret­vâ­ri tu­tu­mu­nu an­la­ma­nız açı­sın­dan sa­de­ce şu pa­rag­raf­la­rı ak­tar­ma­mız ye­ter­li ola­cak­tır:

“Hz. Pey­gam­be­r’­in cin­sel ha­ya­tı­nın aşı­rı yü­celt­me­ye ko­nu edil­me­si, ger­çek­ten il­ginç bir man­za­ra or­ta­ya çı­kar­dı­… 

Fa­kat, yi­ne de (Şi­fâ sa­hi­bi Ka­dı Iyaz) cin­sel­lik­ten Re­su­lul­la­h’­a bir fa­zi­let çı­kar­ma­ya ka­rar­lı­dır. Re­su­lul­la­h’­ın ev­len­me­si­ni, ev­len­me­yen Hz. İsa ve Yah­ya pey­gam­ber­ler kar­şı­sın­da da­ha fa­zi­let­li ol­du­ğu­nu de­lil ge­tir­dik­ten son­ra, Hz. Ene­s’­ten nak­le­di­len, bir gün­de on bir zev­ce­si­ni do­laş­tı­ğı ri­va­ye­ti­ni ak­ta­rır. Gün­de­me bu kez, ‘Re­su­lul­la­hın ni­ka­hı al­tın­da ay­nı an­da on bir ha­nım bir­den hiç bu­lun­du mu?’ so­ru­su ge­lir. Fa­kat sa­yı­yı do­ku­za in­di­ren ay­nı tür­den bir baş­ka ri­va­yet olan, Sel­ma ri­va­ye­ti im­da­da ye­ti­şir. Bu ara­da, Re­su­lul­la­hın er­kek­lik gü­cü hak­kın­da sa­ha­be­nin ken­di ara­sın­da yap­tı­ğı tah­min­ler ak­ta­rı­lır: 

Ne­sa­i’­den: Enes de­di ki: ‘Biz ken­di ara­mız­da Re­su­lu­la­hın otuz er­ke­ğin cin­sel gü­cü­ne sa­hip ol­du­ğun­dan söz eder­dik.’ Ta­vu­s’­tan bir baş­ka ri­va­yet da­ha yük­sek bir ra­kam te­laf­fuz eder: ‘A­ley­his­sa­la­tu ves­se­la­ma kırk er­ke­ğin cin­sel gü­cü bah­se­dil­miş­tir.’ Bu er­kek­lik gü­cü­nün kay­na­ğı prob­le­mi de şöy­le hal­le­dil­miş­tir. ‘Ceb­ra­il ba­na bir ten­ce­rey­le gel­di. On­dan ye­dim; bu­nun üze­ri­ne ba­na kırk er­kek gü­cü ve­ril­di.’ (Ha­sa­is) 

‘ATFEDİLEN RAKAMLAR’

Söz bu­ra­dan cen­net­te er­kek­le­rin gü­cü­ne ge­ti­ri­lir. Ebu Nu­ay­m’­in Hil­ye­’sin­de her cen­net er­ke­ği­nin kırk er­kek gü­cü­ne sa­hip ola­ca­ğı nak­le­di­lir. Tir­mi­zi­’de­ki ri­va­yet­te te­laf­fuz edi­len ra­kam çok da­ha yük­sek­tir. ‘Her cen­net er­ke­ği­nin gü­cü yet­miş, hat­ta yüz er­kek gü­cü­ne be­del­dir.’ (Şi­fa,1/90)

Fa­kat ola­yın ar­ka plâ­nın­da ya­tan asıl ne­den da­ha baş­ka­dır. O da Ra­su­lul­la­h’­ın cin­sel güç açı­sın­dan Hz. Sü­ley­ma­n’­dan ge­ri ol­ma­dı­ğı­nı is­bat­la­mak. Doğ­ru­su, tüm ça­ba­la­ra rağ­men Hz. Sü­ley­ma­n’­a at­fe­di­len ra­kam­la­rın aşı­la­ma­dı­ğı bir ger­çek.

Bü­tün so­run, Hz. Pey­gam­be­rin bu ko­nu­da Hz. Sü­ley­ma­n’­dan ge­ri­de ol­ma­sı­dır, her alan­da ol­du­ğu gi­bi Ra­su­lul­la­h’­ın pey­gam­ber­le­rin en üs­tü­nü ol­du­ğu, bu alan­da da is­bat­lan­ma­lı­dır. Ef­da­liy­yet te­zi­ni ze­de­le­ye­cek hiç­bir şe­ye izin ve­ril­me­me­li­dir. Ve so­nun­da bu prob­lem de hal­le­dil­miş­tir. Çün­kü, cen­net er­kek­le­ri­nin cin­sel gü­cü ri­va­ye­ti­nin de­va­mın­da Ra­su­lul­la­h’­a ‘dört bin er­kek gü­cü ve­ril­di­ği­’ ifa­de edil­mek­te­dir. So­nuç­ta Pey­gam­ber sal­lal­la­hu aley­hi ve­sel­lem Sü­ley­man aley­his­se­lam­dan ef­dal ola­cak. Çün­kü, Sü­ley­man aley­his­se­la­ma yüz ya da bin er­kek gü­cü ve­ril­miş­ti. Pey­gam­ber az ye­mek ye­di­ği hal­de, faz­la cin­sel güç bah­şe­dil­di. İki fa­zi­let de on­da bir­leş­ti­…” (M. İs­la­moğ­lu, Üç Mu­ham­med, sh: 117-118) 

ALAYCI VE AŞAĞILAYICI ÜSLUP 

Gör­dü­ğü­nüz üze­re; İs­la­moğ­lu her za­man­ki alay­cı ve aşa­ğı­la­yı­cı üs­lu­buy­la bu ko­nu­da­ki ha­dîs-i şe­rîf ve ri­va­yet­le­rin asıl­sız ol­du­ğu­nu, Kāadı Iyâz ve Sü­yû­tî (Ra­hi­me­hu­mel­lâh) gi­bi ze­va­tın bu ko­nu­yu is­pat­la­mak için hu­ra­fe ri­va­yet­le­re tu­tun­duk­la­rı­nı, as­lın­da Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in di­ğer in­san­lar­dan fark­lı bir gü­ce sa­hip ol­ma­dı­ğı­nı is­pat­la­mak için ba­ya­ğı bir gay­ret sarf et­miş­tir. Ta­bi ki bi­zim bu ko­nu­da ken­di­si­ne ya­pa­ca­ğı­mız du­a: “Sa­‘yi meş­kûr, zen­bi mağ­fur ol­ma­sı­n” de­mek­ten öte­ye geç­me­ye­cek­tir. 

Şim­di siz­le­re İs­la­moğ­lu­’nun laf­la­rı ara­sın­da ge­çen ri­va­yet­le­rin her bi­ri­nin ne ka­dar sağ­lam ol­du­ğu­nu is­bat ede­cek de­lil­le­ri ser­de­de­lim: 

OTUZ ERKEK GÜCÜ

Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in en ya­kın hiz­met­çi­si olan Enes (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh): “Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) ge­ce ve­ya gün­dü­zün bir saa­tin­de on bir ha­nı­mıy­la ci­mâ eder­di. Biz ara­mız­da Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)e otuz er­kek gü­cü ve­ril­di­ği­ni ko­nu­şu­yor­du­k” de­miş­tir. (Bu­hâ­rî, Ğu­sül:12, no:265, 1/105; Ne­sâ­î, ‘Aş­ra­tü­’n-ni­sâ:36, no:9033, 5/328; Ah­med ib­ni Han­bel, el-Müs­ned, no:14141, 3/291)  

İs­la­moğ­lu bu­ra­da: “Eş­le­ri­nin sa­yı­sı ay­nı an­da hiç­bir za­man on­bir ol­ma­dı, do­la­yı­sıy­la bu­ra­da Sel­mâ ha­di­si im­da­da ye­tiş­ti­” di­ye­rek ri­va­yet­ler ara­sın­da çe­liş­ki var­mış gi­bi gös­ter­mek sû­re­tiy­le ko­nu­nun as­lı­nın ol­ma­dı­ğı­nı îmâ et­mek­te­dir. Oy­sa bu ri­va­yet “Bu­hâ­rî Şe­rî­f” da­hil bir­çok sa­hih kay­nak­ta bu­lun­du­ğu gi­bi ay­nı ri­va­ye­tin so­nun­da Sa­‘î­d’­in, Ka­tâ­de­’den (Ra­dı­yal­lâ­hu An­hü­mâ) yap­tı­ğı nak­le gö­re Enes (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh)ın, ken­di­le­ri­ne: “Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in eş­le­ri o an için do­kuz idi­” di­ye an­lat­tı­ğı da zik­re­dil­miş­tir. (Bu­hâ­rî, Gusl:12, no:265, 1/105) 

İb­ni Ha­cer (Ra­hi­me­hul­lâh)ın be­ya­nı vec­hi­le; bu ri­va­yet­ler ara­sın­da çe­liş­ki yok­tur, zi­ra ni­kah­lı eşi do­kuz ta­ne­dir. Mâ­ri­ye ve Ray­hâ­ne isim­li iki câ­ri­ye­si he­sa­ba ka­tıl­dı­ğın­da ise sa­yı on bi­re çık­mak­ta­dır. (İb­nü Ha­cer, Fet­hu­’l-Bâ­rî, Ğu­sül:12, no:268, 1/642)

DÖRT ŞEYDE ÜSTÜN

Yi­ne İb­ni Ha­cer (Ra­hi­me­hul­lâh)ın nak­li vec­hi­le; İs­mâ­‘î­lî (Ra­hi­me­hul­lâh)ın, Ebû Mû­sâ ta­rî­kiy­le Mu‘­âz ib­ni Hi­şam (Ra­dı­yal­lâ­hu An­hü­mâ)dan yap­tı­ğı ri­va­yet­te ha­dîs-i şe­rif­te ge­çen “O­tuz er­ke­k” ifa­de­si ye­rin­de “Kırk er­ke­k” laf­zı zik­re­dil­miş­tir ki, Amr ib­ni Şu­‘ay­b’­ın, ba­ba­sı va­sı­ta­sıy­la de­de­si (Ab­dul­lâh ib­ni Amr) (Ra­dı­yal­lâ­hu An­hüm)dan ri­va­yet et­ti­ği: “Güç­lü ya­ka­la­yış ve ci­mâ hu­sû­sun­da ba­na kırk ki­şi­nin kuv­ve­ti ve­ril­di­” (Ta­be­râ­nî, el-Mu­‘ce­mü­’l-Ev­sat, no:567, 1/178; Ebû Nu‘­aym, Hil­ye­tü­’l-Ev­li­yâ, 8/376) ha­dîs-i şe­rî­fi de bu laf­zı te­yid et­mek­te­dir.

Enes (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh)dan ri­va­yet edi­len bir ha­dîs-i şe­rif­te de Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) şöy­le bu­yur­muş­tur: “Ben in­san­lar üze­ri­ne dört şey­de; cö­mert­lik, ce­sa­ret, çok ci­mâ ve güç­lü ya­ka­la­yış hu­sus­la­rın­da üs­tün kı­lın­dım.” (Ta­be­râ­nî, el-Mu­‛ce­mü­’l-Ev­sat, Hey­se­mî, Mec­ma­‛u­’z-ze­vâ­id, 8/269; Kādî Iyâz, eş-Şi­fâ, no:152, sh:135; Sü­yû­tî, el-Me­nâ­hil, no:149)

GÜVENİLİR KİŞİLER

Bü­yük Mu­had­dis Nû­red­dîn el-Hey­se­mî (Ra­hi­me­hul­lâh): “Bu ha­dîs-i şe­ri­fin se­ne­din­de bu­lu­nan râ­vî­le­rin tü­mü mü­ves­sak (gü­ve­ni­lir ka­bul edil­miş) ki­şi­ler­di­r” de­miş­tir. 

(Hey­se­mî, Mec­ma­‛u­’z-ze­vâ­id, 8/269)

Yi­ne böy­le­ce bü­yük mu­had­dis Zey­nüd­dîn el-Irâ­kî (Ra­hi­me­hul­lâh): “Bu ha­dîs-i şe­rî­fi ri­va­yet eden ri­câ­lin hep­si si­ka­dır (mu­had­dis­ler nez­din­de gü­ve­ni­lir ka­bul edi­lir)” de­miş­tir. (Irâ­kî, Tah­rî­cü Ehâ­dî­si­’l-İh­yâ, 2/360)

Ay­rı­ca ha­dis ha­fız­la­rı­nın hâ­ti­me­si ka­bul edi­len İmâm-ı Sü­yû­tî (Ra­hi­me­hul­lâh) bu ha­dîs-i şe­ri­fin is­na­dı­nın çok mu­te­ber ol­du­ğu­nu be­yan et­miş­tir. (Sü­yû­tî, el-Me­nâ­hil, no:149) 

CENNET EHLİNDEN 40 ERKEK

Bu­ra­ya ka­dar zik­re­di­len mu­te­ber ha­dîs-i şe­rîf­ler Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)e di­ğer er­kek­ler­den fark­lı ola­rak kırk ki­şi­nin kuv­ve­ti ve­ril­di­ği­ni açık­ça is­bat et­miş­tir. 

Bu kırk ki­şi­nin cen­net eh­lin­den olan kırk ki­şi ol­du­ğu şek­lin­de­ki ri­va­yet­le­rin kay­nak­la­rı­na ge­lin­ce: Ebû Nu‘­aym (Ra­hi­me­hul­lâh)ın, se­ne­diy­le zik­ret­ti­ği bir ri­va­ye­te gö­re İmâm-ı Mü­câ­hid (Ra­hi­me­hul­lâh): “Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)e kırk er­kek gü­cü ve­ril­di ki bun­lar­dan her bi­ri cen­net eh­lin­den­di­r” (İb­nü­’l-Mü­lak­kin, el-Bed­ru­’l-mü­nîr, 2/571;  İb­nü Ha­cer, Fet­hu­’l-Bâ­rî, Ğu­sül:12, no:268, 1/642) de­miş­tir.

Zeyd ib­ni­’l-Er­kam (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh)dan ri­va­yet edi­len bir ha­dîs-i şe­rif­te ise Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem): “Cen­net eh­lin­den bir ada­ma ye­me-iç­me, ci­mâ ve şeh­vet hu­sû­sun­da hiç şüp­he­siz ki yüz ki­şi­nin kuv­ve­ti ve­ri­le­cek­-ti­r” (Dâ­ri­mî, es-Sü­nen, no:2867, 2/213; Ah­med ib­ni Han­bel, el-Müs­ned, no:19288, 4/367; İb­nü Hib­bân, es-Sa­hîh, no:7424, 16/443) bu­yur­muş­tur. 

DÖRT BİN KİŞİ

Şim­di İs­la­moğ­lu­’nun, ki­tap­la­rı­nın dip­not­la­rı­nı ken­di­sin­den na­kil­ler­le dol­dur­du­ğu İb­ni Ha­cer (Ra­hi­me­hul­lâh)ın şu be­ya­nı­na dik­kat­le­ri­ni­zi çe­ke­rim: “Bu he­sa­ba gö­re Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in kuv­ve­ti dün­ya er­kek­le­rin­den dört bin ki­şi­nin kuv­ve­ti­ne denk olur.” (İb­nü Ha­cer, Fet­hu­’l-Bâ­rî, Gu­sül:12, no:268, 1/642)

Bir­çok ko­nu­da ih­ti­yat­lı yak­la­şan, fark­lı gö­rüş­le­re bir­lik­te yer ve­ren ve ha­dis da­lın­da “E­mî­ru­’l-mü­’mi­nî­n” la­ka­bı­nı hak­lı bir şe­kil­de kes­be­den İb­ni Ha­cer (Ra­hi­me­hul­lâh) bu hu­sus­ta en ufak bir te­red­düt ve 

ih­ti­laf nak­let­mek­si­zin ko­nu­yu ge­ri­de zik­ret­ti­ği­miz şe­kil­de ne­ti­ce­len­dir­miş­tir. 

‘KARİZMA KATMAK’

Gö­rül­dü­ğü üze­re; Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) “Bu­hâ­rî­” baş­ta ol­mak üze­re di­ğer bir­çok sa­hih kay­nak­ta yer alan bu ri­va­yet­ler­de ci­mâ gü­cü­nün faz­la­lı­ğı­nı ken­di fa­zî­let­le­rin­den say­mış­tır ve kıy­met­li sa­hâ­be ile tâ­bi­‘în­den bir­çok zat bu ri­va­yet­le­ri biz­le­re nak­let­miş­tir. 

Bu zat­la­rın Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)i Sü­ley­mân (Aley­his­se­lâm) ile ya­rış­tı­rıp, on­dan üs­tün tut­mak için ha­dis uy­dur­mak­tan ve ri­va­yet­ler ih­dâs et­mek­ten mü­nez­zeh kim­se­ler ol­duk­la­rı bü­tün ha­dis âlim­le­ri nez­din­de mü­sel­lem­dir. İti­ka­dı­mı­zı alâ­ka­dar eden hu­sus­lar baş­ta ol­mak üze­re, ab­dest-na­maz gi­bi en zo­run­lu fı­kıh hü­küm­le­rin­de ken­di­le­rin­den de­lil al­dı­ğı­mız ve ri­va­yet­le­riy­le amel et­ti­ği­miz bu kay­nak­lar­da ge­çen ri­va­yet­le­rin sa­hip­le­ri hak­kın­da: “Ka­riz­ma kat­mak için Ra­sû­lül­lâh hak­kın­da ha­dis uy­dur­du­la­r” di­ye if­ti­ra­da bu­lu­nan­la­rın da, bun­la­ra ina­nan­la­rın da dün­yâ-âhi­ret baş­la­rı­na ge­le­cek azap­la­rı kim­se ta­sav­vur da­hi ede­mez. 

KOLTUĞUNA YASLANMIŞ

En azı­lı kâ­fir­le­rin da­hi Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) hak­kın­da ağız­la­rı­na al­ma­ya ce­sa­ret ede­me­dik­le­ri mah­rem ve cin­sel ko­nu­lar­da bu ka­dar per­va­sız­ca ke­lâm et­mek, sa­hih ri­va­yet­ler hak­kın­da: “Şu ri­va­yet on­la­rın im­da­dı­na ye­tiş­ti­” şek­lin­de ifa­de­ler kul­la­na­rak bu bü­yük mu­had­dis­le­rin bir şey­ler uy­du­rur­ken se­ne­di­ne bak­mak­sı­zın her ri­va­ye­te îti­bar et­tik­le­ri­ni îmâ et­mek, as­lın­da bu ko­nu­da­ki üs­tün­lü­ğü­nü be­yan eden Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) hak­kın­da: “Pey­gam­ber ken­di­si­ni di­ğer pey­gam­ber­ler­le ya­rış­tı­rı­yor­du ve on­lar­dan üs­tün ol­du­ğu­nu or­ta­ya koy­ma­ya ça­lı­şı­yor­du­” de­mek­ten baş­ka bir ma­na ta­şı­ma­mak­ta­dır. 

Kıy­met­li okur­la­rı­mı­zın tak­dir ede­cek­le­ri vec­hi­le; biz bir şey­le­ri is­ba­ta ça­lı­şır­ken bun­ca il­mî kay­nak­tan de­lil­ler ge­ti­rir­ken İs­la­moğ­lu kol­tu­ğu­na yas­lan­mış va­zi­yet­te otur­du­ğu yer­den bü­tün bu fa­zî­let­le­ri red­de­de­bil­mek­te ve râ­vî­le­ri olan o yü­ce sa­hâ­be ve tâ­bi­‘în ha­za­râ­tı­nı ya­lan­cı­lık­la it­ham ede­bil­mek­te­dir.  

YÜZÜMÜZ OLMAZ

Bu­gün biz­ler ken­di­mi­zin ve en sev­dik­le­ri­mi­zin ırz ve hay­si­ye­ti­ni mü­da­fa­a gay­re­ti­miz­den da­ha kuv­vet­li bir şe­kil­de Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in ır­zı­nı, na­mu­su­nu, hay­si­yet ve şe­re­fi­ni bu adam­la­rın tah­kir ve if­ti­ra­la­rın­dan ko­ru­ma­ya ça­lış­maz­sak, farz-ı ki­fâ­ye olan bu ko­nu­da üm­met adı­na yap­tı­ğı­mız bu red­di­ye ça­lış­ma­sı­nı oku­yup okut­maz­sak ve Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in ır­zıy­la il­gi­li bir ko­nu­yu ina­nan-inan­ma­yan tüm in­san­la­rın ağ­zı­na bu şe­kil­de mal­ze­me ola­rak ve­ren İs­la­moğ­lu gi­bi şah­si­yet­le­rin bu gö­rüş­le­rin­den in­san­la­rı ha­ber­dar ede­rek on­la­rı sa­kın­dır­maz­sak, ger­çek­ten biz­le­rin ya­rın âhi­ret­te Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in hu­zu­ru­na çı­ka­cak yü­zü­müz ol­ma­ya­cak­tır. 

İş­te bu nok­ta­da “Mus­ta­fa İs­la­moğ­lu Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in Cin­sel Gü­cü­nü Di­li­ne Do­la­ya­rak Char­li­e Heb­do­’nun Ya­pa­ma­dı­ğı­nı Yap­tı­” şek­lin­de­ki tes­pi­ti­mi­zin ne ka­dar ye­rin­de ol­du­ğu ve bu ki­şi­le­rin İs­lâ­m’­a ve Müs­lü­man­la­ra ver­di­ği za­ra­rı kâ­fir­le­rin da­hi ve­re­me­ye­ce­ği ha­kî­ka­ti ayan be­yan or­ta­ya çık­mış­tır.

(Şifâ sahibi Kadı Iyaz) cinsellikten Resulullah’a bir fazilet çıkarmaya kararlıdır. Resulullah’ın evlenmesini, evlenmeyen Hz. İsa ve Yahya peygamberler karşısında daha faziletli olduğunu delil getirdikten sonra,  Hz. Enes’ten nakledilen, bir günde on bir zevcesini dolaştığı rivayetini aktarır.

AZAPLARINI TASAVVUR EDEMEYiZ 

İti­ka­dı­mı­zı alâ­ka­dar eden hu­sus­lar baş­ta ol­mak üze­re, ab­dest-na­maz gi­bi en zo­run­lu fı­kıh hü­küm­le­rin­de ken­di­le­rin­den de­lil al­dı­ğı­mız ve ri­va­yet­le­riy­le amel et­ti­ği­miz bu kay­nak­lar­da ge­çen ri­va­yet­le­rin sa­hip­le­ri hak­kın­da: “Ka­riz­ma kat­mak için Ra­sû­lül­lâh hak­kın­da ha­dis uy­dur­du­la­r” di­ye if­ti­ra­da bu­lu­nan­la­rın da, bun­la­ra ina­nan­la­rın da dün­yâ-âhi­ret baş­la­rı­na ge­le­cek azap­la­rı kim­se ta­sav­vur da­hi ede­mez. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi